‘Ayıp Şeyler’

  • 09:01 6 Aralık 2020
  • Medya Kritik
Sena Dolar
 
HABER MERKEZİ - Süleyman Soylu’nun erkekleri ayıplamasından sonra bir ayıplama da Yonca Evcimik’ten geldi. Yonca Evcimik’in 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine vurgu yapan ve toplumu kadına yönelik şiddetle mücadele de bilinçlendirmek amaçlı yaptığı paylaşım yoğun ilgi gördü” demek isterdim ama ne yazık ki tam tersi oldu…
 
Hayatlarının her alanında eril zihniyet ile karşı karşıya kalan kadınlar, bu kez de 25 Kasım’da ilginç bir durum ile karşı karşıya kaldı. Şarkıcı Yonca Evcimik’in “Ayıp Şeyler” isimli şarkısı gerçekten de dikkatleri üstüne çekmeyi “başardı”.  İçerisinde cinsiyetçi ve eril söylemler bulunduran şarkıya çekilen klip, kadın cinayetlerine karşı Türkiye’deki bakış açısını özetler nitelikte. Sosyal medyada aldığı tepkilerin ardından Yonca Evcimik şarkısında kadına, çocuğa ve hayvana şiddet konularında farkındalık yaratmayı hedeflediğini belirten bir paylaşımda bulundu. Klibi ve şarkı sözlerini incelediğimizde Yonca Evcimik’in farkındalık konusunda pek de bir bilince sahip olmadığını birlikte görebileceğiz.
 
Öncelikle eğer kadına, çocuğa, hayvana şiddete karşı farkındalık yaratmak isteniyorsa, şiddeti gösteren, görüntüleri klibe yerleştirip geçişlerde içerikten bağımsız/uyumsuz dans olmaması gerekir. Tabi eğer amacınız gerçekten de farkındalık yaratmak ise. Kadına yönelik şiddete dikkat çekmek için yapılmış dans gösterileri de mevcut -Las Tesis Protesto Dansı gibi- fakat “Ayıp Şeyler” klibindeki dansta namevcut durumda.
 
En ortada Türk bayrağı ve birçok ülkenin bayrağı olan bir sahne karşılıyor sizi. Klibin size küçük sürprizler yapacağından bu sahne ile emin oluyorsunuz. Kadına yönelik şiddete ilişkin militarizmi destekleyen yapılar aracılığıyla farkındalık yaratamazsınız. Çünkü kadınlar hem erkeğin hem de erkek-devlet ’inin şiddetine maruz kalmakta. Bayrağın ve üniformanın arkasına sığınan şiddet günden güne artarken sanki biraz tutmamış bu sahne.
 
Biraz ilerledikten sonra yazarken bile utanç duyduğum “Amcaların kolunda cillop çıtırlar, hepsi çok şirin hepsi pıtır pıtırlar” sözleriyle paralel şekilde ilerleyen objektif ile kadını cinsel bir obje olarak yansıtan Hollywood filmlerine eşdeğer bir çekimle kadına yönelik şiddete karşı farkındalık nasıl yaratılacak? Çekimin tekniği “farkındalık” tekniği olmalı. Muhtemelen burada “seks işçiliğine” değinip ardından “yaşlı amcalar” ile “cillop çıtırların” ilişkisinin finansal boyutuna klipte parmaklarla kabaca para işareti yapılarak değinildi.
 
Nakarat kısmı yüzde gerçekliğin verdiği bir tebessüm oluşturmakta, ‘ Baylar ve Hanımlar’ anlaşılan “Bayan” yazmanın tepki toplayacağı düşünülmüş işte! Farkındalık tam burada cukladı.
 
“Ezilen ve ezdiren kadınlar” ezdiren sınıf yoktur. Ezenler ve ezilenler vardır. Belli ki bu şarkıda emeği geçenler ezilenler sınıfının çoğunlukta olduğu Türkiye toplumundan bir haberler. Şarkıda geçen ‘ezdiren’ kişisinin tanımı ancak klipteki zıtlıkta doldurulur.  Kadınların, her gün katledildiği tecavüze tacize uğradığı ve eril tahakküm altına alınmaya çalışıldığı bir ülkede tüm bunlara rağmen birlikte mücadele eden kadınlara çok ciddi özürler borçlusunuz.
 
En ürkütücü kısıma geliyoruz, “Mesaj atma kocama, gözünü dikme ocağıma’ ve gelen görüntü… Kızının gözü önünde Fedai Baran isimli erkek tarafından öldürülen Emine Bulut’un son sözleri.  Kadın davalarında cezasızlık ve faillerin en çok ‘Haksız tahrik’ ve ‘aldatılmanın öne sürülmesiyle uygulanan indirimlerdir’. Ve bu indirimlerle kadın katliamları meşrulaştırılmaktadır. Böyle bir gerçekliğin ardından şarkıda böyle sözler söyleyip katledilen kadınların görüntülerini paylaşmak lümpenlikten bile öte harekettir. Farklı mesajlar verir yanlış sonuçlar ortaya çıkartır.
 
“Ahlaklı ol ki seni hak ettiğin gibi sevsinler”, ahlak namus bekçilerinin tavuktan çıkan yumurta gibi çıktığı bir ülkede ahlak ve namus kavramları - toplumsal cinsiyet rollerini de göz önünde bulundurursak-yalnızca kadınlar için geçerlidir. Bu geçerlilik kadının, muhafazkar giyimi, iyi aile kızı, söz dinleyen hanım hanımcık kız, vb. birçok toplumsal kalıp yargı ile çevrilidir. Bunların aksi bir durumda toplum nezdinde kadınlar namussuz ve ahlaksız olur. Özgecan Aslan gibi birçok kadın katliamında bulunduğu yer/saat,  ne giydiği sebebiyle yumurtada çıkan güruh tarafından cinayet meşrulaştırılmaya çalışıldı. Kadınlar öldüren sevgi istemiyor. Türkiye’de ki ahlak anlayışının felsefede ki ahlak kavramıyla uzaktan yakından alakası yoktur. Türkiye’de “ahlak ve namus” kavramları yalnızca kadınlar için vardır.
 
Hakları ve hayatları için kadınların herkesin eşit olduğu bir gelecek tahayyül eden mücadele eden kadınların “işte bak bu kadın gibi kadın desinler”e de hiçte ihtiyaçları yok.
 
Eğer farkındalık yaratmak istiyorsanız birkaç düzeltmeyle:
 
* İlla bayrak ile görüntüyü başlatmak istiyorsanız konuyla ilişkisi olan farklı ülkelerin ve farklı feminist anlayışların bayraklarını LGBTİ+ bayrağıyla başlayabilirdiniz.
 
* “Cillop Çıtırların” neden “yaşlı amcalar” ilişkisi olduğunu neden buna itildiklerinin derinlemesine incelenmesi gerekirdi.
 
* Sırf kadın oldukları için yani cinslerinden dolayı toplumsal cinsiyet stereotipilerine maruz kalan ve bundan ötürü katledilip katledilmemeleri meşru görülen kadınlarla ilgili toplumu yanlışa sevk edecek sözlerden kaçınmalısınız.
 
* Toplumda sanatçı olarak kabul edildiğiniz için toplumu yönlendirmeye de sahipsiniz. Türkiye toplumunda Cinsel ahlakla bağdaştırılan ‘namus’ kavram yalnızca kadınlar üzerinde kendini var etmekte. Klibi izleyen kadınlar muhtemeldir ki ‘kadın gibi kadın’ sözlerini cinsel ahlakla bağdaştırıp cinselliklerinden belli bir düzeye kadar feragat edecek. Türkiye’de ki bakir olma olmama meselesini de yine aralayacaktır. Bu toplumda namus kavramı cinsel ahlaka indirgenmişken evlenmeden veyahut aktif cinsel hayatı olan kadınlar namussuzlukla itham edilecek.
 
Kısaca Hanım Yonca, eğer böyle hassas bir konuda farkındalık yaratmak istiyorsanız bir sosyolog bir psikolog ile çalışmanız herkes için daha sağlıklı olacaktır.