Kaldığımız yerden devam…

  • 09:07 4 Nisan 2021
  • Medya Kritik
Öznur Değer
 
HABER MERKEZİ - Sitemizde son günlerin en güzel haberlerinden biri tutsak edilen arkadaşlarımızın tahliyesiydi. Her ne kadar ana akım medya bizi görmeyi tercih etmese de, bizler dün olduğu gibi bugün de hakikate götüren kalemimizin mürekkebini dolu kılarak, özlem dolu kucaklaşmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
 
Baharın en güzel aylarından olan Nisan, bana göre umudun ve yeniden doğuşun timsali. Kuşların narin tınısı, rengarenk açan çiçeklerin güzelliğiyle bahar, tüm görkemiyle adeta kucak açıyor. Nisan’ı özel ve güzel kılan birçok sebebim var tabi. Ama bunlardan bir tanesini, daha doğrusu en güncel olanını paylaşarak duygularımı siz değerli okuyucularla ortaklaştırmak istiyorum.
 
Nisan’ın güzel haberi
 
Cuma günü yani 2 Nisan, biz özgür basın geleneğinin hakikat meşalesini yükseltme gayesinde olan gazeteciler açısından, mutlu ve umutlu bir gün olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı. 9 Ekim 2020’de evlerine yapılan baskın ile gözaltına alınan arkadaşlarımız, meslektaşlarımız ve özgür basının birer endamları Şehriban Abi, Nazan Sala, Cemil Uğur ve Adnan Bilen’in 6 aydır tutuklu bulunduğu davanın ilk duruşması Van 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Türkiye’de yargı sisteminin iktidardan yana olduğunu çok defa deneyimlemiştik. Nitekim arkadaşlarımızın, Van’ın Çatak ilçesinde askerler tarafından helikopterden atılan Osman Şiban ve Servet Turgut’a yapılan işkenceyi belgelemelerinden dolayı, 6 ay boyunca tutsak tutulmaları edindiğimiz tecrübelere bir yenisini eklemişti.    
 
Ankara’dan Van’a…
 
Van’da arkadaşlarımızın duruşmasının görüldüğü saatlerde Ankara Adliyesi’nde ise “Kobanê Davası”nın tutukluluk incelemesi görülüyordu. Ankara Adliyesi’nden, Van Adliyesi’nde arkadaşlarımız hakkında verilen tahliye kararının sevincini yaşamış oldum. Öyle ki duruşma salonunda rekleksif bir şekilde attığım sevinç çığlığı herkesi hayrete düşürdü. Nerden bilsin ki eril aklın yürütücüsü, özgür basının kaleminin tutsak edilemeyeceğini.       
 
Korku gerçeği ifşaya götürür
 
Şüphesiz ki AKP ve MHP ittifakının en önemli argümanı ve besin kaynağı olan medyasının da bizleri görmemesi, görmek istememesi ilk defa karşılaştığımız bir durum değil. Nitekim yıllardır medyaya neyin servis edilip neyin “sakınca” teşkil ettiğinin üstten gelen talimat doğrultusunda ele alındığı bilinen bir gerçek. O nedenle de “sarayın sakıncalı işlerini” açığa çıkardığımız için görülmüyor olmamız şaşırtıcı olmasa gerek. Haliyle anlamıyor da değiliz sarayın hakikati açığa çıkarmamızdaki tedirginliğini. Tabiri caizse, karşımızda etekleri tutuşuyor. Onlar, “Aman ha sakın bu basın bir açığımızı yakalamayadursun” diye korktukça biz de “Hakikatin izinden yürümeye devam edeceğiz” demeye devam edelim.
 
Ana akım medya ne yapıyordu?  
 
Bizler sevincimizi paylaşırken, heyecanımızı sosyal medya hesaplarımız üzerinden kaynaklarımıza ulaştırmaya ve arkadaşlarımızın tahliye haberini tüm dünyaya duyurmaya çalışırken, ana akım medya ne yapıyordu diye merak edenimiz vardır. Peki, hakikaten ne yapıyordu ana akım medya?       
 
İşkence gibi tahliye de görülmedi
 
Ana akım medyanın arkadaşlarımızın tahliyesini nasıl gördüğüne gelelim.  Ana akım medya bizi şaşırtmamakta ısrarcı gibi görünüyor.  Gönül isterdi ki Sabah gazetesinden akşam gazetesine, Sözcü’den Yenişafak’a kadar “Bütün gazeteler tahliye edilen 4 arkadaşımızı manşete taşımış” demeyi. Lakin görmek ve işlemek şurada dursun, Milliyet, Hürriyet, Akşam, Karar, Sabah, Sözcü, Takvim, Türkiye, Yenişafak ve hatta kendini muhalif ilan eden Cumhuriyet bile 6 aydır hukuksuz bir şekilde tutsak edilen ve tek yargılama konuları, yaptığı haberler olan 4 gazeteci arkadaşımızı görmek yerine iktidarı besleyecek konuları işlemeyi esas aldı. Bu medya, 6 ay önce ülke gündemine oturan “helikopter işkencesini” ve işkenceye maruz kalmasının ardından yaşamını yitiren, daha doğrusu işkence ile katledilen Servet Turgut’u da görmezden gelmişti.  
 
‘Muhalif’ basından ‘iddia’ hüznü
 
Arkadaşlarımızın tahliye haberini kimse görmedi demiyoruz elbette. Görenler oldu, oldu da nasıl gördükleri ve değerlendirdikleri de önemli bir detay. Yeni Yaşam, Evrensel, Birgün, Özgür Manşet, Gerçek Gündem, ABC gazetesi, İleri Haber, Euronews, Tele1 arkadaşlarımızın serbest bırakıldığını haberleştiren medya kuruluşlarından. Ancak Yeni Yaşam’ın “Haber Yargılanamaz” başlığına karşı,  Euronews, Tele1, ABC gazetesi ile Birgün gazetesi yaptığı haberde “İşkence iddiasını haberleştiren gazeteciler tahliye edildi” ifadelerini kullandı. İşkenceyi bir iddia olarak servis etmeyi kendine görev edinmiş “muhalif” medya kuruluşları da en az ana akım medya kadar iktidarın ekmeğine yağ sürüyor. İşkence kayıtlara asla bir “iddia” olarak geçmemeli, üstelik somut belgelerle açığa çıkarılmışken. Buradan da işkencenin “iddia” olarak servis edilmesini eleştirmiş bulunayım. Ana akım medyanın bizi görmezden gelmesi ve iktidarı besleyecek haberler peşinden koşması, hakikati görmemesi mücadelemizdeki haklılığımızı bir kez daha gözler önüne seriyor. Tahliye edilen arkadaşımız Şehriban’ın tutsaklığın ardından kullandığı ilk cümlelerinde dediği gibi, “Gerçekleri yansıtmaya devam edeceğiz. Hiçbir güç bizi hakikatin yolundan ayırmayacak.”
 
Hoş geldiniz
 
Ana akım medyanın bizim karşımızda gözlerini kapaması, halkın gözündeki gerçekliğimizi değiştirmiyor, bilakis güçlendiriyor. Cuma akşamı arkadaşlarımızın tahliyesinden önce olduğu gibi tahliyesinin ardından da sosyal medyada yapılan binlerce sevinç paylaşımı bu durumu somutlamış oluyor.
 
Arkadaşlarımıza bir kez daha “Hoş geldiniz” diyor ve kalemlerinde başarılar diliyorum, acı ve işkence dolu haberler yerine sevinçli haberler yapılmasını ekleyerek.