‘Ya sev! Ya terk et! Olmazsa katlet!’
- 09:05 27 Haziran 2021
- Medya Kritik
Kibriye Evren
HABER MERKEZİ - Patenti MHP’ye ait olan ‘Ya sev ya terk’ söylemine karşı. Sevmemenin ve terk etmemenin karşılığı ya teröristlikle yaftalamak! Ya da Deniz Poyraz, Hrant Dink, Tahir Elçi… Ve adını sayamadığımız binler gibi… Katledilmek mi oluyor diye soramadan edemiyorum…
HDP’li Deniz Poyraz, 17 Haziran’da HDP İzmir İl binasında 6 kurşunla katledildi. Katil binaya girdikten ve Deniz Poyraz’ı katlettikten sonra bina içinde odaları tek tek arıyor, kapıları açmak için kurşun sıkıyor ve bina içerisinde katledecek başka kişiler arıyor…
Yapılan incelemeler gösteriyor ki, "katil bina içinde 35 kurşun" sıkmış. Yani anlayacağınız tam teşekküllü ve korunaklı gitmiş katil!..
Katledilen Deniz’in bedenini WhatsApp'ta paylaşıyor ve altına "leş bir" diye yazacak kadar zamanı bol. Yaptığımız yapacaklarımızın başlangıcı mesajı veriyor…
Katil ifadesinde söylediği gibi HDP’ye "planlı bir katliam amacıyla" gitmiş. Yani psikolojisi bozuk birinin eylemi değil, oldukça planlanmış…
Katil polise verdiği ilk ifadede çok rahat bir şekilde "İçim soğudu beni serbest bırakın" deme rahatlığı içerisinde olan biri…
Katil için Deniz Poyraz ilk değil… Nereden mi biliyoruz?.. Dijital medyadaki Minbiç ve Halep’deki paylaşımlarından…
‘Ya sev! Ya terk et! Olmazsa katlet!’
Peki, bu katilin arkasında kimler var?.. Katil nerede kimler tarafından yetiştirildi!
Katili “sağlıkçı diyerek” kimler topluma yutturmaya çalıştı?
Katile bu kadar teçhizatı bulacak parayı kimler verdi? Veya temin etti?
Peki, 70 yaşındaki birini, twitt attı diye bir genci, kadın katliamları için sokağa çıkanları günlerce gözaltında tutanlar… Neden bu katilin gözaltı süresi 24 saat bile dolmadan, etkin bir soruşturma yapılmadan tutuklandı?
Bu katilin işbirlikçileri kimler? Katliam yaparken yalnız mıydı gerçekten?
Eğitilmiş kaç tane katil daha aramızda dolaşıyor?
Patenti MHP’ye ait olan ‘Ya sev ya terk’ söylemine karşı sevmemenin ve terk etmemenin karşılığı ya teröristlikle yaftalamak! Ya da Deniz Poyraz, Hrant Dink, Tahir Elçi… Ve adını sayamadığımız binler gibi… Katledilmek mi oluyor diye soramadan edemiyorum…
Neden bu düşmanlık… Niye nefret… Kime karşı ayrımcılık… Niçin ötekileştirme… Ne zamana kadar katletme… Ne için Kürtlere, kadınlara ve mücadele edenlere karşı bu düşman hukuku… Peki, ne zamana kadar…
Yukarıdaki soruların aynısını, benzerlerini ve hatta daha fazlasını, medya etiğini kendisine ilke edinmiş, vicdanı cüzdanları arasında sıkışmamış, evrensel habercilik çizgileriyle hareket eden her gazeteci sorar, araştırır, inceler, denetler. Gerçekleri açığa çıkarmak topluma sağlıklı, doğru ve tarafsız haber yapmak için uğraşır.
Kadın katliamlarında, tacize, tecavüze, siyasal soykırım operasyonlarına, doğaya, hayvana karşı yapılan işkencelerde sorduğumuz gibi. Bundan sonra da sormaya devam edeceğiz…
‘Kimin provokasyonu’
Şimdi de ana akım medyanın bu katliamı nasıl gördüğüne bakmakta fayda var…
11 Haziran’da “HDP mafyalaştı” diye manşet atan Yeni Şafak, sanki HDP silahlı bir örgütmüş gibi katliamı “HDP il binasında çatışma” olarak haberleştiriyor.
Katili koruyarak haber yapan Hürriyet internet sitesinde katliamı “HDP il binasına saldırı! Silahla etrafa ateş açtı: Bir kişi hayatını kaybetti” diye okuyucuya servis ediyor. Hâlbuki Deniz’i rehin alarak katlediyor.
Cnntürk’te Hande Fırat’ın sunduğu Gece Görüşü programında “ HDP’ye saldırı neyin provokasyonu” diye soruyor. Şaka gibi değil mi? Aslında herkes biliyor soruyu soranların provokasyonu olduğunu...
DHA’nın internet sitesindeki kolajlanmış fotoğraf ise adeta görenlerin kanını donduruyor. Fotoğrafa katil, Deniz Poyraz’ın kafasına silah tutarken görülüyor. Haber ise “İzmir’de HDP il binasında silahlı saldırı” diye verilmiş.
Ana akım medya yaptığı haberlerle katliamı onaylıyor, katili cesaretlendiriyor, yeni katliamlara, eylemlere, saldırılara zenim hazırlıyor. Her şeyden önce saldırıyı birçok insanın gözünde meşrulaştırma çabasına giriyor.
Ana akımın yalanlarına karnı tok olan halklar artık bu bozacı ve şıracı tayfasına inanmıyorlar, güvenmiyorlar… Ve en önemlisi de yarattıkları algı operasyonlarına gelmiyorlar.
Ana akımın yaratmayı beceremediği algıyı, meşrulaştıramadıkları katliamı, yaratamadıkları provokasyona karşı yeni bir hamle geliştirmek gerekiyordu...
'Katlianım sorumlusu kim'
Ana akımın imdadına bu sefer de haftalık grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yetişiyor. “Deniz Poyraz'ın kim olduğunu ben size söyleyeyim” diyen Devlet, “PKK'nın kırsal katılım sorumlusu, şehirden dağa çıkmak isteyen PKK sempatizanlarını terör kamplarına sevk eden halkanın içinde yer alan milis işbirlikçidir. Milis işbirlikçi, köy, kasaba ve şehirlerde yalnız ve sahipsiz görülen kişileri terör örgütüne devşirmek için çalışan, örgütün hain eylemlerine yardım ve yataklık yapan terörist demektir.”
Devlet, bu konuşmasıyla HDP’ye, Kürtlere, kadınlara ve azınlıklara karşı sindirmeyi, aşağılamayı, korkutmayı, şiddete başvurmayı, tahrik etmeyi, ön yargı oluşturmayı meşrulaştırıyor. Devlet’e göre, Her HDP’li terörist… Onlara oy vermeyenler gibi…
HDP’siz program yapanlar bu katliamın temel sorumlusu olmuyor mu? Bu nefret söylemini her gün televizyonlarda, haber manşetlerinde, köşe yazırlarında yer verenler bu katliamın sorumlusu değil de kim?..