Yeşim Oruç

 

HABER MERKEZİ - Kürt toplumu ağır bir tecrit altında tutulurken Kürt basını da yoğun bir baskı ve tutuklama operasyonu kıskacında. Gazeteciler son bir yılda toplu şekilde gözaltına alınırken havuz medya ise gazetecileri hem hedef gösteriyor hem de suçlu ilan ediyor.

 

Türkiye’de gündem her an her saniye değişebiliyor.  Türkiye için hızlı değişen gündem Kurdistan için o kadar hızlı değişmiyor. Zira değişen her gündemin faturası bir şekilde Kürtlere kesiliyor. Kürt halkı da Kürt basını da ağır bir baskı ve imha politikası kıskacında. Toplum ağır bir tecrit altında tutulurken Kürt basınına yönelik baskı ve operasyonlarla toplumun iyiden iyiye sesinin kesilmesi isteniyor. Son 1 sene içinde Kürt basınına yönelik toplu şekilde birçok gözaltı ve tutuklama operasyonu gerçekleşti. Gazeteciler çeşitli zaman dilimleri arasında evleri basılarak gözaltı ve tutuklanmalar başta olmak üzere çeşitli hak ihlallerine maruz kaldı.

 

Gazeteciler yargı çemberinde

 

Geçtiğimiz yıl 8 Haziran’da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı iki ayrı soruşturma kapsamında JINNEWS, Mezopotamya Ajansı (MA) ve Xwebûn gazetesinde çalışan gazeteciler ile Kürt gazetecilerin kurduğu Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı’nın da aralarında bulunduğu 20 gazeteci, biri basın çalışanı ve biri de sokak röportajlarında gazetecilere görüş veren yurttaş olmak üzere 22 kişi gözaltına alındı.

 

Ana akım medya ve bazı muhalif basında tek bir dosya kapsamında operasyonun yapıldığı ifade edilse de ajansımızın müdürü Safiye Alağaş’ın soruşturması ayrı, diğer 21 kişinin ise ayrı esasa kayıtlıydı.  Operasyonlar kapsamında gazetecilerin evlerine, Pel Yapım, Piya Yapım ve Ari Yapım isimli yapım şirketlerine baskın yapıldı. Polis, prodüksiyon şirketlerinde 3 gün boyunca yaptığı aramalarda kameralara, bilgisayarlara, haber ekipmanlarına, arşivlere ve geri kalan tüm belgelere el koydu. Baskının yapıldığı bir diğer yer ajansımız olurken saatlerce süren aramalarda birçok belge ve ekipmana el konuldu. Dosyalara gizlilik kararı getirildi, avukatlara bilgi verilmedi.

 

Gazetecileri hedef alma manşetleri

 

DHA, “Diyarbakır'da, Belçika ve İngiltere'den yayın yapan televizyon kanallarına program hazırladıkları, terör örgütü propagandası yaparak, örgütün üst yönetiminin talimatlarını aktardıkları ve kentteki hava hareketliliğini örgüt üyelerine duyurmak amacıyla haber yaptıkları tespit edilen ajanslara yönelik operasyonda 19 şüpheli gözaltına alındı. Yapılan araştırmada, bu ajansların bazı Avrupa ülkeleri tarafından finanse edildiği tespit edildi” spotu ile Akşam ve Yeni Şafak gazeteleri ise “PKK'nın 'Basın Komitesi' yapılanmasına operasyon! Operasyon için havalanan F-16'ları örgüte bildirmişler” başlığı ve “Terör örgütü PKK'nın 'Basın Komitesi' yapılanmasına operasyonunda gözaltına alınan 22 şüpheliden 16'sı tutuklandı. Şüphelilerin, operasyon için havalanan F-16'larla ilgili haber yaparak örgütü uyardığı belirlendi” spotu ile operasyon haberlerini adete emniyet bülteni şeklinde servis edildi. İktidarın bu yayın organları, gazetecileri hem hedef gösterdi hem de suçlu ilan etti.

 

‘Sözde gazeteci’

 

Gözaltı süresi uzatıldıkça uzatılan gazeteciler en nihayetinde tutuklandı. Havuz medya haberi, “Sözde gazeteciler tutuklandı” diye duyurdu.

 

‘Özgür basın susturulamaz’

 

Tutuklu gazeteciler için dayanışma da yine muhalif ve özgür basın emekçilerinden geldi. Kürt gazeteciler isimleri ana akım basında sadece gözaltına alındıkları ve tutuklandıklarında hedef göstermek için yer bulabildi.

 

Öte yandan tutuklanan 15 gazetecinin ilk duruşmaları tam 13 ay sonra 11 Temmuz’da Amed’de görüldü. Gazeteciler ve avukatlarının iki gün boyunca gazeteciliği savunduğu duruşmada, 15 gazeteci hakkında tahliye kararı verildi.

 

Bakalım bu gazetecilerin tahliye haberi, haklarında kara propaganda yapan basın kuruluşlarında yer bulabilmiş mi? Tabii ki bulamamış.

 

Özgür basın gözaltı ve tutuklama operasyonları ile susturulmak istense de özgür basın emekçisi gazeteciler operasyonlar karşı ,“Özgür basın susturulamaz” diyor.