Eko-kırıma karşı ortak mücadele 2024’te de devam edecek

  • 09:02 22 Aralık 2023
  • Ekoloji
 
Melike Aydın 
 
HABER MERKEZİ - Kurdistan ve Türkiye’de uygulanan savaş ve enerji politikaları eko-kırım suçlarını derinleştirirken, 2023’ten yeni yıla devredilen ortak mücadelenin zorunluluğu oldu.
 
Kurdistan’da devam eden savaş politikaları nedeniyle asker ya da korucu eliyle, batıda ise jandarma korumasında sermaye eliyle ağaç kıyımının gerçekleşmesine sahne olan 2023, bir sonraki yıla ekoloji mücadelesinde ortaklaşma zorunluluğu devrediyor. Savaş gibi büyük eko-kırıma neden olan nükleer santralin yapımına dair adımların atıldığı 2023’te eko-kırımın insanlığa karşı işlenmiş suçlar gibi değerlendirilmesi için eko-kırım yasası mücadelesi başlatıldı. Yaşam savunucuları, bu mücadelenin ve ekoloji adına verilen tüm mücadelelerin 2024’te de devam edeceğini vurguluyor. 
 
2024’e sayılı günler kalırken, doğaya yönelik saldırıların yoğunlukta geçtiği ve doğa için verilen mücadelenin bir yılını Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ekoloji Komisyonu Eşsözcüsü Melis Tantan’dan dinledik. 
 
‘Kürdistan ve Türkiye arasında dayanışma yetersiz’
 
Türkiye’de ve dünyada ekolojik yıkım artarken 2023 yılında Türkiye’de maden ve enerji projelerinin hızlandığını, güvenlik politikalarının giderek daha da arttığını ifade eden Melis, “Kurdistan’da güvenlik politikalarının artırılmasıyla geçen yıl da yaşanan olayların bu yıl daha fazla görülmesi ve çoraklaşan alanların artmasıyla devam etti. Güvenlik bölgeleri yaratıldığında oraya insanlar gidip müdahale de edemiyor. Bunu da sağlıyorlar. Zaten Kurdistan ve Türkiye arasında bir dayanışma azlığı da söz konusu dolayısıyla bunların gündemleşmediği ve eko-kırımın boyutunun daha da arttığı gibi bir sonuçla karşı karşıya kalıyoruz” sözlerine yer verdi. 
 
‘Nükleer Santral, GES, RES mücadelesi gelecek yıla devretti’
 
Batıda enerji ve maden şirketlerinde kapasite artışlarının gerçekleştiğini kaydeden Melis, “Enerji Bakanı ‘bizim lokomotifimiz enerji olacak’ demişti.  Bir zamanlar inşaattı, şimdi enerji oldu. Bu yıl da iklim politikalarıyla, yeşil enerji yatırımlarla, nükleer santraller, Güneş Enerji Sistemleriyle (GES) tarım arazileri yok oldu, kırımlar oldu. Önümüzdeki yıllarda bunlar daha da artacak. Bu yıl önden bunların sesini duyduk” şeklinde dile getirdi.
 
‘Zorunlu göç batıda da devam ediyor’
 
Akbelen Ormanları’ndaki eko-kırıma karşı direnişin binlerce insanı bir araya getirmesi açısından umutsuzluğa karşı olumlu olduğunu dile getiren Melis, “Ekoloji hareketi diğer hareketlere de mücadele ışığı sağladı. Karbon salınımını artırmak için Limak gibi bir şirketin nasıl daha büyüdüğünü gördük. Şimdi köyler yok olacak. Aynısı Akkuyu’da nükleer santral inşaatında devam ediyor. Şırnak’ta AKP’li iş adamının taş ocaklarının tehdit ettiği köyler var. Enerji projelerinin artması yaşam alanlarının gaspıyla zorunlu göç, bu senenin gündemlerinden biri oldu, olmaya devam edecek. İnsanlar özellikle hayvanlar az ötede yaşayın denerek sürülmeye çalışılıyorlar. Bu zorunlu göç, hem Kurdistan’da hem de Türkiye’de enerji politikalarıyla devam ediyor. O yüzden direnmek hem insan hem toplum hem de canlıların, hakkını arayamayanların hakkını aramak için önemli” diye belirtti.
 
‘Hukuk mücadelesi devam edecek’
 
2023 yılının Ocak ayında, “Yurttaş eko-kırım yasasını yapıyor” ismiyle başlayan kampanya ile 128 bin ıslak imzanın, yasa teklifi ile Meclis’e sunulduğunu söyleyen Melis, bu yasa teklifi aracılığıyla yurttaşların temsilcileri aracılığıyla değil doğrudan demokrasi örneğini gerçekleştirmeyi hedeflediklerini belirtti. Yasa teklifinde ise doğaya karşı suçların idari para kesimi ile ‘kirleten öder’ mantığından çıkartıp ceza hukukuna giren suç kapsamına sokulduğuna dikkat çeken Melis, “Meclis’te grubu olan olmayan partilerle görüşüldü. Doğaya karşı işlenen suçların soykırım suçu, savaş suçu, insanlığa karşı işlenen suç gibi büyük bir suç olduğunu bilince çıkarmak durumuyla ilgili. Elbette ki hukukun bu kadar içinin boşaltıldığı bir ülkede ‘bu nasıl olur?’ sorusu hep geliyor. Var olan hak ve adalet mücadelesini yasaların bize verdiği hakları daha fazla genişletmeye çalışarak mücadele vermeye devam ediyoruz. Bu yasalarla gerçekten koruyamıyoruz, mücadeleyle, direnme hakkıyla koruyabiliyoruz. Bir yere ilişkin kamuoyu ayaklanır ve burayı yok etmeyin derse hukuk işleyebiliyor, diğer türlü işleyemiyor. Ama hukukun da işlediği halde dahi yetersiz kaldığımız haldeyiz” ifadelerine yer verdi. 
 
‘Savaş en büyük eko-kırım suçu’
 
Şirket için ormanın yok edildiği Akbelen, güvenlik politikaları gerekçesiyle ağaçların kökten söküldüğü Cudi, Marmara Denizi gibi bölgelerde canlı çeşidinin yok olması, insanların temiz havaya, suya ulaşamamasıyla yaşanan eko-kırım ile suç mahallerini sıralayan Melis, savaşın da en büyük eko-kırım yaratan olaylardan biri olduğunun altını çizdi. Melis, “Kurdistan’da savaş eko-kırım suçudur. Aslında tüm savaş bölgesi, belki Filistin’e kadar uzanan bölgenin eko-kırım suç mahalli olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
 
‘Köy ve kent mücadelesi yükselecek’
 
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile mera ve ormanların imara açılmasına karar verildiği gibi çıkarılan “rezerv yasası” ile depreme karşı hazırlanma bahanesiyle yurttaşların mülklerine el konmaya başlandığına değinen Melis şöyle devam etti: “Dikmece’den Şentepe’ye süren bir hak mücadelesi devam ediyor. Yılladır zeytinlere karşı bir lobi, zeytinleri koruyan zeytin yasasının sürekli içini boşaltmaya ve değiştirmeye çalışırdı. Şimdi bu yasa dururken aynı zamanda by-pas ediliyor ve başka kararnamelerle zeytinlikler yok ediliyor. Vakıf zeytinlikleri, deprem bölgesindeki zeytinlikler, yerleşim yerlerimize sahip çıkmak, imar meselesiyle ilgili yerleşim hakkı ve kent hakkına sahip çıkmak bu yıldan gelecek yıla taşınacak mücadelelerden olacak. Artık herkesin hem ormanına hem suyuna hem de havasına ve denizine sahip çıkarken köylerine kentlerine de sahip çıkacağını düşünüyoruz.”
 
‘Yaşam savunusu siyasetin öznesi olmalı’
 
Ekoloji konferanslarında 100’ü aşkın ekoloji hareketinin, siyasetin öznesi olması üzerinde duran Melis,  “Yaşamın kendisinin siyasetin ana konusu olması gerekiyor. Tüm siyasi partilerin tüm toplumun buna sahip çıkması ve savunması gerekiyor. Çünkü önümüzdeki dönem saldırılar daha da artacak”  diye ekledi. 
 
2023 yılında doğaya yönelik saldırıları ve bu saldırılar karşısında verilen direnişi şu şekilde özetledik: 
 
Ocak 
 
*Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy mevkiinde bulunan Akbelen Ormanları’nda Yeniköy Kemerköy Enerji Santralleri’nin maden arama çalışmalarının yapıldığı bölgenin arkeolojik sit alanı olduğu ortaya çıktı.
 
*Hatay Orman İşletme Müdürlüğü, Amanos Dağları'nın Arsuz mevkiinde bulunan ağaçları kesti. 
 
*Ekolojik Yaşam Dergisi, Çevlîg’in Dara Hênî (Genç) ilçesi ile Amed’in Licê ilçesi arasında bulunan Sarım Havzası’nda yapılmak istenen ikinci Hidroelektrik Santrali’ne (HES) karşı Twitter üzerinden kampanya başlattı.
 
Şubat
 
*Kayyım atanan Van Büyükşehir ve İpekyolu belediyeleri tarafından yüzlerce canlı türüne ev sahipliği yapan Wan Gölü kıyılarındaki sazlık alanda “sahil yolu” ve "çevre yolu” projeleriyle tahrip edildi. 
 
*İstanbul'un Üsküdar ilçesinde “1’inci Derece Sit Alanı” olarak koruma altında tutulan Validebağ Korusunda  “Millet Bahçesi” projesi uygulanmak istendi. Yaşam savunucuları hukuk mücadelesine başladı.
 
*Mereş merkezli 6 Şubatta 11 ilde yüz binlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine neden olan deprem sonrası ortaya çıkan enkazın kaldırılma çalışması esnasında gerekli önlemlerin alınmaması tüm canlıların yaşamını tehdit etti.
 
Mart
 
*Mereş merkezli deprem sonrasında enkazdan çıkarılan molozlar zeytinlik alanlara döküldü.  
 
*Depremlerin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın deprem bölgelerinin yeniden inşası için 126 sayılı Kararname’yi yayınlayarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na olağanüstü yetkiler verdi ve her türlü kamusal denetimi, itirazdan men etti.
 
*Dünyanın tek sodalı gölü olan Wan Gölü’nde kirliliğin ve kuraklığın etkisiyle koku ve çekilmeler meydana geldi. Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) ilçesine bağlı Kawle Gund, Pagenk ve Êlê’de köylülere ait ceviz ve elma ağaçları Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı askerler tarafından kesilerek yakıldı.
 
*Türkiye’ye El Hemze isimli Türkmen çete, Efrîn’de Tilif köyü ile Cindirêsê ilçe merkezi arasındaki arazide 80 zeytin ağacını kesti.
 
Nisan
 
*Muğla’nın Deştin ve Bayır köylerinde yapımına devam edilen çimento fabrikasına kazan taşıyan tırın yolu köylüler tarafından kesildi, eylemler bir hafta sürdü ancak kazan fabrikaya taşındı. İlerleyen günlerde ise projeye verilen Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu raporuna karşı açılan davada bilirkişi ÇED'in uygun olmadığı raporu verdi.
 
*6 Şubat depremi nedeniyle yıkımın olduğu Hatay kent merkezi ve Samandağ ilçesinde bulunan molozlar, zeytinliklerin ve portakal bahçelerinin bulunduğu alanlara dökülmeye devam etti. Yaşam savunucuları eko-kırımı protesto etti.
 
*Akkuyu Nükleer Santrali'ne yakıt tankının getirilmesi nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın online katılımıyla tören düzenlendi.
 
*Şirnex’te Gabar Dağı’nın Bizêna bölgesinde korucular tarafından en az bir hafta ağaç kıyımı yapıldı.
 
*Hollanda’nın Den Hag kentinde çevreci hareket Extinction Rebellion, fosil yakıtlara ayrılan sübvansiyonları protesto etmek için önemli bir yolu bloke etti.
 
Mayıs
 
*Muğla’nın Menteşe İlçesine bağlı Deştin köylülerinin çimento fabrikası inşaatına karşı başlattıkları direniş sürerken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Muğla Çimento Sanayi ve Tic. A.Ş.'ye ait Entegre Çimento Fabrikası ve Hammade Ocakları Projesi’ne verilen ÇED olumlu raporuna karşı açılan davada bilirkişi raporunda ÇED'in uygun olmadığını beyan etti.
 
*Şirnex’in Gabar Dağı’nın Bizêna bölgesinde korucular tarafından ağaç kıyımı yapıldı.
 
Haziran
 
*Burdur’daki Salda Gölü’nü besleyen Eşeler Yaylası’ndaki maden şirketlerine madeninin kapasite artışı için ÇED gerekli değildir kararı verildi. 
 
*Akbelen Ormanları sınırları içinde Yeniköy Kemerköy Enerji Şirketinin kömür madeni çıkarmak için açtığı çukurda Milas Müze Müdürlüğü'nün kazı yaptığına dair duyum üzerine alana giden yaşam savunucuları burada ‘taşınmaz kültür varlıklarına’ rastladı.
 
*Muğla ve İzmir’de orman yangınları gerçekleşti.
 
*Amed ile Mûş arasındaki Şênê Yaylası’nda askeri üs bölgesi için korucular ağaçlık alanda yoğun kesim gerçekleştirdi.
 
Temmuz
 
*Sîlopya’nın Biliga köyünde asker gözetiminde binlerce ağaç kesilirken, kesime karşı çıkan köylüler tehdit edildi. Wan’da bulunan Sixke Gölü kurudu. 
 
*Tarih en büyük katliamlarından birinin yaşandığı Zilan’da yapılması planlanan Hidroelektrik Enerji Santrali (HES) projesine 2’nci kez ÇED olumlu raporu verildi.  
 
*Ordu, Samsun, Giresun ve Tokat’ta sağanak yağış nedeniyle ev ve iş yerlerini su bastı. 
 
*Muğla, Aydın, Manisa  ve İzmir’de onlarca yer yerde yüzlerce hektar ormanlık arazi yandı.
 
*Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Irak'taki bataklıkların (Mezopotamya bataklıkları) son 40 yılın en şiddetli sıcak hava dalgası” ile karşı karşıya olduğunu açıkladı.
 
*Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı’da Yeniköy-Kemerköy Enerji kömür çıkarmak için jandarma ekipleriyle ormana girdi. İş makineleriyle ağaç kesimine başlanmasına karşı eyleme geçen yurttaşlara jandarma yakın mesafeden biber gazı sıktı, plastik mermi kullanıldı, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil-Sol Parti) milletvekillerine saldırıda bulundu.
 
Ağustos
 
*Hatay’da ÇŞİD Bakanlığı tarafından çıkarılan “acele kamulaştırma” kararları ile Arap Alevilerin yoğun yaşadığı ve tarım arazilerinin bulunduğu Dikmece Gülderen, Orhanlı, Toygarlı, Arazi, Karaali mahallelerinde kamulaştırma gerçekleştirdi. Köylüler direnişe başladı.
 
*Rojhilat’ta bağlı Germiyan, Derewan ve Ehsenabad-Meriwan bir haftayı aşkın süre devam eden yangına İran Devlet yetkililerinin müdahale etmedi.
 
*Mêrdîn’de, Colemêrg’de, Şirnex’te, Amed’de, Sêrt’te çıkan yangınların çoğu korucu ve jandarma tarafından yakıldı ve müdahale edilmedi, müdahale etmek isteyen yurttaşlar engellendi. 
 
*Sêrt’te ve Şirnex’te korucular hektarlarca arazide ağacı kesti.
 
*Akbelen Ormanı'nda kesilen ağaçların kaldırılmasına ve toprağın kazınmasına direnen yaşam savunucularının çadırlarına jandarma müdahale etti. 
 
*Çanakkale’de, çıkan yangın nedeniyle 9 köyde bin 251 kişi tedbir amaçlı tahliye edildi.
 
Eylül
 
*İstanbul, Antalya, Kütahya, İzmir, Muğla ve Denizli’de binlerce metrekarelik alanda yangın çıktı. 
 
*Muğla'nın Bodrum ilçesinde faaliyet gösteren taş ocağının “ÇED gerekli değildir” kararının yürütmesinin durdurulması için açılan dava görüldü, ancak karar 15 gün sonra tebliğ edildi. 
 
*Akbelen’de direniş alanına jandarma müdahale ederek ablukaya aldı. Direniş alanı yakına taşındı.
 
Ekim
 
*Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 28 Kasım 2020’de Akbelen Ormanı’nın da linyit madeni açılması için YK Enerjiye tahsisinin iptali ve 2021 yılında biten "Maden İşletme Ruhsatının uzatılması işleminin iptali için açılan davalarda maden işletmesinde kamu yararı bulunduğu kararı çıktı.
 
*Bursa'nın Yenişehir ilçesinde Lübnan sermayeli Mera Mühendislik Proje ve Madencilik şirketi tarafından yapılması planlanan Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme Tesisi için açılan davada ÇED olumlu raporunun uygun olmadığı kararı çıktı.
 
Kasım
 
*Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından acele kamulaştırma ile içinde zeytinliklerin de olduğu Hatay’ın Dikmece köyündeki arazilerdeki çalışmalara ve istimlak kararına karşı açılan davada Yargıtay yürütmeyi durdurma kararı verdi.
 
*Muğla Yatağan ilçesi Eskihisar Mahallesi'nde Ulusal Granit Madencilik isimli firma tarafından işletilen mermer ocağının kapasite artırımı ile ilgili yapılmak istenen ÇED toplantısı bölge halkı ve ekolojistler tarafından yaptırılmadı. 
 
*Çanakkale’de Daven Enerji Yatırımları San ve Tic. A.Ş tarafından yapılmak istenen Dağahmetçe Rüzgar Enerji Santralı (RES) ile ilgili Bayramiç ilçesi Dağahmetçe köyünde halkın katılımı ile gerçekleşen toplantıda yaşam savunucuları ve köy halkı RES istemediğini belirtti.
 
Aralık
 
*Akdeniz ülkelerindeki kadın hareketini destekleyen ve kaynak yaratan Mediterranean Women's Fund (Akdeniz Kadın Vakfı) 3-5 Kasım'da tarihleri arasında Akdeniz’e sınırı olan ülkelerdeki ekoloji ve kadın hareketi içerisinde yer alan feminist kadınları Paris'te buluşturdu. Kadınlar manifesto yayınlayacak. 
 
Yarın: 2023’ün gündemi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlük talebi oldu
 

Etiketler:

Okumadan geçme!