Rozerin’in annesi: Hem kızımız katledildi hem de biz suçlandık
- 09:02 7 Ocak 2024
- Güncel
Şehriban Aslan
AMED – Sûr’da 2016 yılında katledilen Rozerin Çukur’un annesi Fahriye Çukur, “Hem kızımız katledildi hem de suçlandık. Bu hak asla hak, hukuk değildir. Kızımın elinde bir kalem bir de defteri vardı. Bu haksızlığı asla kabul etmiyoruz” dedi.
Amed’in Sûr ilçesinde 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağının sürdüğü 8 Ocak 2016 tarihinde Rozerin Çukur (17) başından vurularak katledildi. Cenazesi ailesine 5 ay sonra verilen Rozerin’in katledilmesine ilişkin açılan soruşturmada 2021 yılında “Kovuşturmaya yer yoktur” kararı verildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen kararda, “Rozerin Çukur'un olay tarihinde güvenlik güçleriyle çıkan çatışmada öldüğü ve PKK/KCK terör örgütüne katılımının telsiz görüşmelerinden ve emniyet tutanaklarından anlaşılmakla olay nedeniyle şüpheliler adına kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına (…)” ifadelerine yer verildi.
Rozerin’in katledilişinin 9’uncu yılına girerken annesi Fahriye Çukur, Rozerinsiz 9 yılı anlattı.
‘Rozerin ile hayatı öğrendim’
Rozerinsiz 9’uncu yılına girdiğini söyleyen Fahriye, kızının sürekli aklında olduğunu belirtti. Fahriye, “Rozerin asla unutulacak bir çocuk değil. Değil 8 yıl, 80 yıl geçse dahi kızım kalbimden çıkmayacak ve bana göre Rozerin ölmedi. Rozerinsiz evimin tadı yok. Bir araya geldiğimizde iki lafı bir araya getiremiyoruz. Mutluluğumuz, hayat kaynağımız yok hala yokluğunu da kabullenmiş değiliz. Yediğimiz yemekten, içtiğimiz sudan bir tat alamıyoruz. Çünkü ilk çocuğumdu, ilk göz ağrımdı. Rozerin doğduğunda evime güneş doğdu resmen. Bana Allah tarafından bir hediye gibiydi. Yabancı yerdeydim, kimseyi tanımıyordum ama Rozerin’in doğmasıyla tüm hayatım değişti, bana arkadaş, yoldaş oldu. Onunla hayatı öğrendim. Ben arkadaşımı kaybettim. Benim çocuklarım da hem ablalarını kaybetti hem de öğretmenlerini. Arkadaşları da arkadaşlarını, dostlarını kaybetti” dedi.
‘Roza mina, boza mina beyaza mina’
Rozerin’in Sûr’u ve fotoğraf çekimini çok sevdiğini paylaşan Fahriye, özellikle Sûr’da fotoğraf çekmeyi çok sevdiğini dile getirdi. Fahriye, “Resim çizmeyi çok severdi. Çektiği ve çizdiği tüm eserleri evde duruyor. Rozerin kalp hastasıydı ve eve geldiğinde yukarı çıkmadan önce ilk basamakta ayağını uzatıp oturuyordu. Ben de koşa koşa gidiyordum, çünkü geldiğini biliyordum. Beni görünce, ‘Anne geldiğimi nereden biliyorsun’ deyince hissettiğimi söylüyordum. Bazen merdivenlerden ayak sesleri gelince Rozerin’in geldiğini sanıyorum. Ayrıca ona sürekli ‘Roza mina, boza mina beyaza mina’ diyordum. 8 yıldır aynı şekilde o merdivenlerde oturup bu sözleri söylüyorum” şeklinde konuştu.
‘Hem kızımız katledildi hem de suçlandık’
Rozerin’in yokluğuna dayanamadığına vurgu yapan Fahriye, özellikle ölüm yıldönümü geldiğinde günlerce uyuyamadığını kaydetti. Fahriye, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Evde sürekli oturduğu bir koltuk vardı. O koltuğa dokunmaya kıyamıyorum. Rozerin evime güneş gibi doğdu. 16 yaşında olmasına rağmen çok zeki ve her şeyi biliyordu. Herkesle arası iyiydi, kimseden ona dair tek bir şikâyet duymadım. Hem kızımız katledildi hem de suçlandık. Bu hak asla hak, hukuk değildir. Kızımın elinde bir kalem bir de defteri vardı. Bu haksızlığı asla kabul etmiyoruz. Kızımı katleden kişi ortaya çıkarılsın. Sonuna kadar da davasının takipçisi olacağız.”