Güldem Doğan: Çözüm süreci artık bir istek değil, bir ihtiyaçtır

  • 09:04 9 Ocak 2025
  • Güncel
Elfazi Toral
 
İSTANBUL – Çözüm sürecinin yalnızca bir istek değil, aynı zamanda bir ihtiyaç olduğunu ifade eden TJA aktivisti Güldem Doğan, “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve özgürlüğünün inşası açısından bu süreç önemli bir fırsattır. Yalnızca kadınların değil, tüm Orta Doğu halklarının bu sürece ihtiyacı var” dedi.
 
İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde ağırlaştırılmış tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, yıllar sonra 23 Ekim 2024'de yeğeni Ömer Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirmişti. Daha sonra ise Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, 28 Aralık 2024’te İmralı Adası'na giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştü.  Yapılan görüşmenin ardından ise PKK Lideri 7 maddelik bir mesaj gönderdi. DEM Parti İmralı Heyeti, Abdullah Öcalan ile yaptıkları görüşme sonrası tüm siyasi parti temsilcileri ile temaslarını sürdürüyor. Başta kadınlar olmak üzere tüm Orta Doğu halkları için önem taşıyan bu kritik sürece dair Tevgera Jinen Azad (TJA) aktivisti olan Güldem Doğan değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Demokratik mücadele büyüyor’
 
Orta Doğu’da devam eden yoğun savaşın, tecrit politikalarından bağımsız olmadığını belirten Güldem Doğan, savaşın ve tecrit politikalarının tüm topluma sirayet ettiğini ifade etti.  Güldem Doğan, “Savaşın çok sıcak yaşandığı, sancılı ve ağır bir süreçten geçiyoruz. Kadınlar, çocuklar ve gazeteciler katlediliyor. Yaşamın her alanına sirayet etmeye çalışan bu talancı zihniyete rağmen aynı zamanda daha ısrarlı, daha keskin ve daha umutlu bir şekilde demokratik mücadele de büyüyor. Elbette bu mücadele ruhunu, insanlık suçu olarak gördüğümüz tecride rağmen direnen Sayın Abdullah Öcalan’ın direnişinden, felsefesinden ve düşüncelerinden alıyoruz. AKP-MHP rejimi bir sıkışmışlık yaşıyor ve artık adım atacak bir alanları kalmadı. Tüm kaynakları tükenmek üzere. Demokratik bir çözüm isteyen Orta Doğu halkları tek bir adres gösteriyor; orası da İmralı. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki çözüm Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’dadır. Bunu AKP, MHP, CHP ve diğer tüm partiler de çok iyi biliyor. Bu nedenle TBMM süreci doğru okumalı ve çözümün geliştirilmesi için görevini yerine getirmelidir” dedi.
 
 ‘Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki koşulları sağlanmalı’
 
Tüm Orta Doğu halkları için önemli bir sürece adım atıldığını ifade eden Güldem Doğan, bu adımın kararlı bir mücadeleyle gerçekleştiğini vurguladı. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici ve aciliyet kazanmıştır” sözlerini hatırlatan Güldem Doğan, “Biz kadınlar olarak bu adımları değerli ve önemli buluyoruz. Böylesi bir süreçte tecrit hala devam ediyor. Bu adımın bir sürece dönüşmesi için öncelikle Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Bu süreç, başta Türkiye olmak üzere tüm Orta Doğu halkları için bir fırsattır. 2013-2015 yılları arasındaki çözüm sürecine geri dönülmemesi için tüm siyasi partilerin, aydınların, sanatçıların, kadın örgütlerinin ve gençlik örgütlerinin sürecin yürütücüsü olması gerekiyor. Küçük hesaplara girmeden, taht sevdasına kapılmadan, milliyetçi-ırkçı duygulardan arınıp kalıcı demokratik dönüşüm ve yapıcı bir süreç için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Geçmiş dönemde yaşanan eksikliklerin giderilip o dönemden edinilen tecrübelerle hareket edilmesi gereken bir süreç içindeyiz. Tekrar eden ve oyalamacı politikalara izin verilmemesi gerekiyor çünkü artık Kürt halkının çözümsüz bir ‘çözüm süreci’ yaşayacak sabrı kalmadı” şeklinde konuştu.
 
‘Bu süreci umutla karşılıyoruz’
 
Çözüm sürecine zemin oluşturulması durumunda bunun kadınlar açısından önemli bir adım olacağını ifade eden Güldem Doğan, “Çözüm süreci, kadınlar açısından toplumsal barış, hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi gibi nedenlerle önemlidir. Kadınlar, savaştan ve şiddet ortamından en çok etkilenen kesimdir. Nitekim barış için mücadele veren yine en çok kadınlar oluyor. Kadınların bu direnişi yalnızca kadınların değil, toplumun genel olarak demokratikleşmesine ve güçlenmesine de katkı sağlayacaktır. Çatışma ortamları kadınların sosyal, ekonomik ve siyasal alanlardaki haklarını kısıtlıyor. Çözüm süreci, kadınların bu alanlarda daha aktif rol almasına ve haklarının geliştirilmesine olanak tanıyacaktır. Ayrıca kadınların barış ve güvenlik politikalarına katılımını teşvik edeceğine inanıyorum. Bu süreç, toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlüğünün inşası açısından önemli bir fırsat olarak değerlendirilmeli. Yalnızca kadınların değil, tüm Orta Doğu halklarının bu çözüm sürecine ihtiyacı var. Bu artık bir istekten çok bir ihtiyaçtır. Çözüm süreci, ekonomik sorunların çözümünde, demokratik ulus perspektifinin gelişmesinde, eğitim ve sağlık politikalarının değişim ve dönüşümünde, toplumsal sorunların çözümünde anahtar rolündedir. Bu nedenle sürecin takipçisi ve katılımcısı olduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim. Biz bu önemli süreci umutla karşılıyor ve kazanımlarla taçlandıracağımıza inanıyoruz” sözlerini kullandı. 
 
Mücadele vurgusu!
 
Güldem Doğan, son olarak şu çağrıyı yaptı: “Demokratik bir çözüm isteyen, haktan ve adaletten beklentisi olan, insanlık duygusu taşıyan, kadınların, çocukların, gençlerin hak ve özgürlüklerini savunan, kazanılmış hakların korunması için mücadele eden ve doğanın talanına karşı direnen tüm bireyleri bu sürecin takipçisi ve destekçisi olmaya çağırıyorum. Din, dil, ırk, düşünce ve kimlik ayrımı yapmadan hep birlikte mücadele edersek, bu süreçten başarılı bir şekilde çıkarız. Bu süreç, tüm halkların lehine bir fırsat olacaktır.”