CFWIJ Direktörü: Kürt gazeteciler susturuluyor, BM sessiz!

  • 09:04 10 Ocak 2025
  • Güncel
  
Melike Aydın
 
İZMİR –CFWIJ Direktörü Kiran Nazish, Türkiye’nin gazetecilerin güvenliğine dair yasal korumaları ciddiye almadığını belirtti. Nazish, Birleşmiş Milletler’in (BM) gazetecilerin korunması için daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiğine dair beklentilerini dile getirdi.
 
Güney Kürdistan’da 23 Ağustos 2024’te Kürt kadın gazeteciler Hêro Bahaddin ve Gülistan Tara katledildi. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nde önce Rojava Radyo ve Televizyon verici istasyonları hedef alındı, ardından 19 Aralık 2024’te gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan SİHA saldırılarıyla yaşamlarını yitirdi. Hêro Bahaddin ve Gülistan Tara’nın katledilmesine ilişkin Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ), Birleşmiş Milletler’e (BM) mektup göndermesine rağmen henüz etkin bir çalışma yürütülmedi.
Kiran Nazish, BM’nin gazetecilerin korunması konusunda daha aktif bir rol alması gerektiğini vurgulayarak, basın özgürlüğüne yönelik bu tür saldırıların, uluslararası dayanışmaya duyulan ihtiyacı açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
 
‘Saldırılar Kürtlerin sesini susturma amacı taşıyor’
 
Rojava Radyo ve Televizyon verici istasyonuna yapılan son saldırıların ve savaş muhabirlerinin katledilmesinin basın özgürlüğüne ağır bir darbe olduğunu ifade eden Kiran Nazish, CFWIJ’nin bu olayları Kürt seslerine yönelik hedefli bir susturma girişimi olarak değerlendirdiğini belirtti. Kiran Nazish,“CFWIJ ve Kadın Basın Özgürlüğü açısından bu olaylar, baskıcı rejimlerin çatışma bölgelerindeki anlatıyı kontrol etmek için ne kadar ileri gidebileceğinin altını çiziyor. Örneğin, sansürsüz bilgilerin yayılması için hayati bir araç olan verici istasyonlarının imha edilmesi, bağımsız medyayı sakatlamaya ve dezenformasyonu yaymaya yönelik kasıtlı bir stratejidir. Saldırganlar, hakikati yayma platformlarını ortadan kaldırarak kamuoyu algısını manipüle etmeye ve muhalif sesleri bastırmaya çalışıyor” dedi. 
 
‘Halkların zor durumunu kayıt altına alan kişilerdi’
 
Kürt gazetecilere yönelik saldırıların, özerklik ve kültürel koruma mücadelesi veren bir topluluğu hedef aldığını belirten Kiran Nazish, şu değerlendirmede bulundu: “Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın katledilmesi yalnızca bireylerin hedef alınması değil, aynı zamanda kolektif Kürt basın topluluğuna yönelik bir saldırıdır. Bu gazeteciler, halklarının zor durumlarını kayıt altına alan kişilerdi. Onları susturmak, baskıya meydan okuyan anlatıları silmeyi amaçlıyor.”
 
‘Kadın sesine yönelik açık bir saldırı’
 
Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde 31 Aralık günü, Jin TV’nin yayınlarını yapan RJAK'ın Türkiye’nin baskısıyla kapatılmasını da değerlendiren Kiran Nazish, bunu kadın sesine açık bir saldırı olarak nitelendirdi. Kiran Nazish, “Yalnızca kadınlara yönelik yayın yapan bir kurumu hedef almak, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan ve kadınların anlatılarını güçlendiren platformları bastırma amacını yansıtmaktadır. Bu eylem, bağımsız, kadın odaklı medyadan duyulan korkunun ve ataerkil normlara ya da otoriter kontrole meydan okuyan söylemleri tolere etme isteksizliğinin bir göstergesidir” sözlerini kullandı.  
 
‘Kadınların kamusal varlığına saldırının sinyali’
 
Jin TV’nin kapatılmasının, yalnızca kadınların temsiline ve savunuculuğuna erişimi kısıtlamakla kalmadığını belirten Kiran Nazish, aynı zamanda kadınların kamusal söyleme katılımını marjinalleştirmeye yönelik bir gündemin sinyalini verdiğini ifade ederek, “Kadınların hikayelerini, mücadelelerini ve başarılarını savunan platformları silmek, cinsiyet eşitliğine yönelik ilerlemeyi baltalamaktır” ifadelerini kullandı.  
 
‘Acil küresel dayanışma gerekli’
 
Bu tür eylemlerin tehlikeli bir emsal oluşturduğunu belirten Kiran Nazish, kadın gazetecilerin korunması için uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiğini vurguladı: Kiran Nazish, “Uluslararası toplum, Jin TV’nin yeniden faaliyete geçmesi çağrısında bulunmalı ve kadınların seslerini hedef alan eylemler için hesap sorulmasını talep etmelidir. Kadın medyasını güçlendirmek, demokrasinin ve eşitliğin korunması açısından şarttır” şeklinde konuştu.  
 
‘Uluslararası hukukun ihlali’
 
23 Ağustos 2024’te Güney Kürdistan’da Hêro Bahaddin ve Gülistan Tara’nın SİHA saldırısıyla hedef alınmasını uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak nitelendiren Kiran Nazish, şunları söyledi:“Her iki gazeteci de medya mensubu olarak açıkça tanımlanmıştı. Buna rağmen kasıtlı bir şekilde hedef alındılar. Bu durum, gazetecilere uluslararası insancıl hukuk kapsamında tanınan korumalara yönelik tehlikeli bir kayıtsızlığı gözler önüne sermektedir.” 
 
‘BM’nin daha aktif rol alması bekleniyor’
 
Bu kapsamda BM’ye mektup gönderdiklerini belirten Kiran Nazish, beklentilerini şu şekilde sıraladı:
 
“*Bağımsız ve Şeffaf Soruşturma: BM, bu olaylara ilişkin bağımsız ve şeffaf bir soruşturma başlatarak sorumluları tespit etmelidir.
 
*Küresel Kınama Platformu: BM, bu cinayetleri kınayan bir Genel Kurul kararı almalıdır.
 
*2222 Sayılı Karar’ın Uygulanması: Gazetecilerin korunmasını vurgulayan BM Güvenlik Konseyi’nin 2222 sayılı kararının uygulanması sağlanmalıdır.
 
*Bu saldırılar, baskıya karşı gerçeği ortaya çıkaran sesleri susturmaya yönelik daha geniş bir stratejinin parçasıdır. BM, gazetecilerin mirasını onurlandırmalı ve basın özgürlüğünü kararlılıkla savunmalıdır.”