Mêrdin’de, ‘Soykırım Kıskacında Kadın Olmak’ paneli

  • 15:36 5 Ağustos 2025
  • Güncel
MÊRDİN - TJA’nın düzenlemiş olduğu, “Soykırım Kıskacında Kadın Olmak” konulu panelde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sunmuş olduğu paradigma ile Şengal’de yeni yaşamın inşa edildiğine vurgu yapıldı.
 
Tevgera Jinên Azad (TJA) Mêrdin’de, “Soykırım Kıskacında Kadın Olmak” konulu panel gerçekleştirdi. Panele, Barış Anneleri, birçok sivil toplum kuruluşunun yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Panel, Mêrdin’de bulunan Artuklu eski belediye binasında gerçekleştirildi. Panelde,  Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Halklar ve İnançlar Komisyonu Eşsözcüsü Yüksel Mutlu, “Ezidi ve Alevi katliamlarında Tarihsel Şiddet ve Ortak Hafıza” başlığıyla,  DEM Parti Mêrdin Milletvekili Beritan Güneş Altın, “Kolektif travmalardan kolektif direnişe; Ezidxan direnişinin kolektif bilişe izdüşümü” başlığıyla,  Onarıcı Adalet ve Alternatif Hukuk alanında çalışma yürüten Akademisyen Yeter Tan ise, “ Toplumsal İyileşme ve Kadın Dayanışması: Ortadoğu’da Yeni Bir Kadın  Hikayesi Mümkün mü?” başlığıyla sunum gerçekleştirdi. Panelin moderatörlüğünü ise Zelal Coşkun gerçekleştirdi.
 
Panel, özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. 
 
Ardından TJA aktivisti Hatice Öncü panelin açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
 
'Her zaman mücadele edeceğimizi vurgulamak istiyoruz’
 
Hatice Öncü ilk olarak panelin amacına dikkat çekerek, 2014 yılında Şengal’de Êzidî halkının yaşadığı soykırıma hatırlatmalarda bulundu. Hatice Öncü,  “Bu panelin amacı sadece bir topluluğun başına gelenleri yeniden dile getirmek değil, aynı zamanda bu karanlık tarihsel süreci anlamaya, anlamlandırmaya ve ona karşı toplumsal bir bellek oluşturmaya katkı sunmaktır. Êzidîlerin yaşadığı bu acı aynı zamanda başka inanç ve kimlik topluluklarının tarihsel olarak karşılaştığı benzer şiddet biçimlerini de hatırlatmaktır. Bizler TJA olarak yalnızca Êzidî kadınların yaşadığı soykırımı gündemde tutmakla kalmak istemeyip, aynı zamanda bu travmatik sürecin ardından kadınların özsavunma, dayanışma ve yeniden inşa pratiklerine de aktif destek almaları  için her zaman mücadele edeceğimizi vurgulamak istiyoruz” dedi.
 
Ardından Êzidî kadınların yaşadıklarını konu alan bir belgesel gösterimi yapıldı.
 
Cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan binlerce Alevi katliamı
 
Belgesel gösteriminin ardından Yüksel Mutlu, “Êzidî ve Alevi Katliamlarında Tarihsel Şiddet ve Ortak Hafıza” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Yüksel Mutlu, ilk olarak Êzidî katliamında yaşananlara değindi. Ardından, Alevilerin de benzer bir katliamı Osmanlı döneminde yaşamaya başladıklarını, Cumhuriyet döneminde ise bu sürecin daha da şiddetlendiğini belirtti. 1937 yılında çıkarılan yasa ile Koçgiri Katliamı’nın gerçekleştiğini, Seyit Rıza ve arkadaşlarının katledildiğini hatırlatan Mutlu, bu mücadelenin hâlâ sürdüğünü vurguladı. Cumhuriyet tarihi boyunca birçok kentte yaşanan Alevi katliamlarını tarihleri ve sonuçlarıyla birlikte aktardı.
Yüksel Mutlu, bu katliamların sorumlularının yargılanmadığını, birçok dosyanın zaman aşımına uğradığını belirtti. Aynı durumun Şengal’de de yaşandığını, burada meydana gelen olayların görmezden gelindiğini ve faillerin yargılanmadığını ifade etti.
 
Yüzleşme komisyonları oluşturulmalı
 
 
Yüksel Mutlu, ulus-devlet zihniyetinin halkları birbirine kışkırtarak ayırdığını; savaş çıktığında ise güçlü olanın yanında durarak diğer halkın katliamına zemin hazırladığını söyledi. Alevilerin katledilmesinin tek sebebinin farklı inançlara sahip olmaları olduğunu vurguladı. Tarih boyunca inançları bahane edilerek katledildiklerini dile getiren Yüksel Mutlu, Suriye’deki Alevi ve Dürzi katliamlarına sessiz kalındığını; bu toplulukların SDG’den yardım istediğini belirtti.  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na dikkat çeken Yüksel Mutlu, bu çağrının birçok bölge için yeni bir hat oluşturduğunu kaydederek şu çağrıda bulundu: “Aleviler, Kürt Aleviler, Dürziler, Suriye’de ve Türkiye’de yaşayanlar, Sayın Öcalan’ın çağrısına sıkı sıkıya sarılmalı ve bunun mücadelesini vermelidir. Sayın Öcalan’ın açtığı kapı kıymetlidir, bu çağrıya sahip çıkmalıyız.”
 
Son olarak, yaşanan katliamlarla yüzleşilmesi gerektiğini ve bunun için yüzleşme komisyonlarının kurulmasının zorunlu olduğunu vurguladı.
 
‘Kürdistan ateş içerisindeydi’
 
Verilen aranın ardından DEM Parti Mêrdin Milletvekili Beritan Güneş Altın, “Kolektif Travmalardan Kolektif Direnişe: Êzidxan Direnişinin Kolektif Bilişe İzdüşümü” başlıklı sunumunu yaptı. Beritan Güneş Altın, ilk olarak Midyat’a göç eden Êzidî aileleri ziyaret ettiklerini ve bu soykırımı kınamak amacıyla bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini anlattı. O dönemde Şengal’de soykırımın yaşandığını, Suriye’de savaşın sürdüğünü ve Türkiye’de ciddi sorunlar bulunduğunu belirterek durumu şu sözlerle ifade etti: “Kürdistan ateş içerisindeydi.”
 
Êzidî soykırımından kurtulan Xemê’nin hikâyesi
 
Beritan Güneş Altın, henüz psikolog iken Êzidî kadınlara psikolojik destek sağlamak için sahaya çıktığını ve burada tanıştığı Xemê adını verdiği bir kadının hikâyesini paylaştı. Kürtçeye uygulanan baskı nedeniyle görüşmeleri çoğunlukla tercüman aracılığıyla yaptığını belirtti. Xemê’nin beş gün boyunca sürekli “Xewrevin” (uyuyamamak) kelimesini kullandığını aktardı. Xemê’nin, uyuduğunda “DAİŞ’lilerin saldırabileceği korkusunu” taşıdığı için uykusunu inkâr ettiğini söyledi. 13 yaşında evlendirilen Xemê’nin, toplumun tüm baskılarına rağmen ayakta kalabildiğini vurguladı. Ayrıca, Xemê’nin akşamları uyumadan önce iki oğlunu farklı yerlere yerleştirerek olası tehlikelere karşı hazırlık yaptığını kaydetti.
 
Beritan Güneş Altın, Şengal’de 70-80 yaşlarındaki kadınların bile kapılarının önünde silahlarıyla nöbet tuttuğunu anlatırken Xemê’nin kendisine, “Heval ma hatin?” diye sorduğunu, kendisinin de “Evet, YBŞ ve YPJ de orada; ama artık kadınlar da kendilerini koruyorlar.” dediğini aktardı. Bunun üzerine Xemê’nin ağlayarak,“Bizleri hevaler kurtardı.” dediğini belirtti. Xemê’nin, anadilinde bir terapistle iletişim kurabilmesi ve Abdullah Öcalan’ın paradigması ile Şengal’in yeniden inşa edilmiş olmasının iyileşme sürecinde büyük rol oynadığını kaydetti. Ayrıca, bu sürecin kendisine de Kürtçe terapi yapabilmeyi öğrettiğini söyledi.
 
Soykırımların temelinde yatan sömürgecilikler
 
Panelin son konuşmacısı Yeter Tan, “Toplumsal İyileşme ve Kadın Dayanışması: Ortadoğu’da Yeni Bir Kadın Hikâyesi Mümkün mü?” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.
 
Yeter Tan, soykırımların tartışılmasında önce sömürge analizinin yapılması gerektiğini vurguladı. Çoğu soykırımın temelinde sömürgeci amaçlar ve sermaye oluşturma çabası bulunduğunu belirtti. Siyahilerin uğradığı soykırımları ve Gazze’de süren katliamları örnek vererek, bu süreçlerin amacının hiyerarşi kurmak ve şiddeti meşrulaştırmak olduğunu söyledi. Suriye’deki Alevilerin katledilmesine sessiz kalınmasının, Dürzi kadınların da katledilmesine yol açtığını ifade eden Tan, buna sessiz kalınmaya devam edilirse sıradaki hedefin Kürt kadınları olabileceğini vurguladı.
 
Onarıcı adalet mekanizmalarına duyulan ihtiyaç
 
Yeter Tan, savaşlarda kadın bedeninin “savaş ganimeti” olarak hedef alındığını belirtti. Bu tür meselelerin ancak onarıcı adalet ile çözülebileceğini kaydetti. Almanya’daki bir müzede soykırımda katledilen Yahudilerin isimlerinin sergilenmesini örnek vererek, bunun da yeterli olmadığını söyledi. Hiçbir devletin işlediği suçlarla tam anlamıyla yüzleşmediğini belirten Yeter Tan, sadece panellerin yeterli olmayacağını, alternatif eğitimler aracılığıyla hafızanın korunması gerektiğini ifade etti.
 
 
Geniş kapsamlı adalet mekanizması kurulmalı
 
Yeter Tan, Kürt halkının tarih boyunca güçlü adalet mekanizmaları kurduğunu; ancak özel savaş politikaları nedeniyle bu mekanizmaların pratikte yeterince uygulanamadığını söyledi. Bundan sonraki süreçte, sadece Kürtlerin değil, Êzidîlerin ve Alevilerin de geleneklerini ve sorun çözme pratiklerini içeren daha kapsamlı bir adalet mekanizmasının oluşturulması gerektiğini vurguladı. Son olarak, özgürlük hareketinin birçok kazanım sağladığını ve hukuk alanında da öncülük edeceğine inandığını ifade etti.
 
Panel, yapılan soru-cevap bölümüyle sona erdi.