‘Polisler ‘Yıllardır yapıyoruz’ dedi, Bakanlık reddetti’
- 15:02 30 Ekim 2025
- Hukuk
ANKARA – Kadın öğrencilere yönelik çıplak arama dayatmasına dair yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. ÇHD, “Bu karar işkenceyi aklamaktır” diyerek tepki gösterdi. Öğrencilerden Yeşim Biryan, "Polislerin yıllardır yaptıklarını söylediği çıplak aramayı daha sonrasında Adalet Bakanı reddetti" dedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi’nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından 19 Mart’ta başlayan eylemlere katıldıkları gerekçesiyle 22 Mart tarihinde tutuklanan 7 kadın öğrenciye yönelik çıplak arama dayatılmasına ilişkin suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi.
Suç duyurusunun yapıldığı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olaya ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesini protesto eden ÇHD üyeleri, ÇHD Ankara Şube binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. “İşkence suçunda zaman aşımı yoktur” pankartının açıldığı toplantıda açıklamayı ÇHD’li avukat Ümran Hakverdi okudu.
‘İşkencenin en ağır biçimi’
Bu takipsizliğin peşini bırakmayacaklarını vurgulayan Ümran Hakverdi, “Usulüne uygun bir gerekçe dahi bulunmaya çalışılmadan, müştekilerin beyanları alınmadan, şikayetleri sorulmadan, kamera kayıtları toplanmadan; emniyete yazılan bir müzekkere ve emniyetin yalanlayarak verdiği yanıt sonrasında verilen bu karar, işkencenin üstünün örtülmeye çalışıldığının açık kanıtıdır. Kadın öğrencilere uygulanan çıplak arama, bu esnada gerçekleştirilen darp, hakaret ve tehditler işkencenin en ağır biçimlerinden biridir.
Savcılık, takipsizlik kararında ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesine dayanmıştır. Oysa bu ilkenin uygulanma yeri hüküm aşamasıdır. Soruşturma aşamasında savcılığın görevi, şüpheyi gidermek için delil toplamaktır” sözlerini kullandı.
‘Bu karar işkenceyi aklamaktır’
İktidar ve savcılığın birlikte çalışarak çıplak aramanın üstünü örttüğünü belirten Ümran Hakverdi, şunları söyledi: “Takipsizlik kararının bir diğer gerekçesinde; aynı işkenceyi yaşayan kadınların beyanlarının birbirine benzer olmasının, hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilerek şüpheliler lehine değerlendirilmiştir. Oysa olağan olan; aynı odada, aynı polisler tarafından, aynı yöntemlerle yapılan işkencenin birbirine benzer şekilde anlatılmasıdır.
Olağan olmayan; devletin işkenceyi soruşturmak yerine işkencecileri korumasıdır. İktidar, yıllardır çıplak aramayı bir işkence politikası olarak uygularken; savcılık bu politikayı örtmek için hukukun tüm ilkelerini ters yüz etmektedir. Bu karar, yalnızca hukuksuzluk değil; işkenceyi aklama, suçluyu koruma ve delilleri karartma iradesidir. İşkenceyi aklayan her karar, yeni işkencelerin davetiyesidir.”
‘Polisler yıllardır yapıyoruz dedi, Bakanlık reddetti’
Açıklamadan söz alan, işkence gören öğrencilerden Yeşim Biryan, “Gözaltındayken bağıra bağıra defalarca çıplak arama yapamayacaklarını ve bunun bir suç olduğunu ifade ettik. Polisler ise bize bunu yıllardır yaptıklarını söyledi.
Polislerin yıllardır yaptıklarını söylediği çıplak aramayı daha sonrasında Adalet Bakanı reddetti. Yargı ise takipsizlik kararını açıkladı. Gözaltından sonra hastaneye götürülmedik; gözaltı süreci bittikten sonra raporları kendimiz aldık.
Ayrıca Ankara Barosu’nun İnsan Hakları Merkezi’ne verdiğimiz ifadelerde de onlarca uyuşan yer var. Ama devletin yıllardır sürdürdüğü sistematik işkence politikasını inkârla üzerini kapatmaya çalışıyorlar. Çıplak arama işkencedir” dedi.







