Pervin Buldan: Süreç birkaç ayda tamamlanacak

  • 15:26 12 Nisan 2025
  • Güncel
Melek Avcı 
 
ANKARA - DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, Roma’da katıldığı konferansta çağrının ortak bir mutabakatla hazırlandığını ifade ederek, Cumhurbaşkanı ile yapılan görüşmeye ilişkin, “Çıkarılacak olan yasaları, atılacak adımları, beklentileri görüştük. Çünkü Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması ve çalışma koşullarının oluşması için yasal hazırlıkların hızla hayata geçmesi gerekiyor” dedi. 
 
İtalya’nın başkenti Roma’da “Abdullah Öcalan’a Özgürlük Konferansı”nda Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan da yer aldı. 
 
Pervin Buldan,  burada yaptığı konuşmada, İmralı sürecini anlattı. Pervin Buldan, “2013 yılında uzun süre Sayın Öcalan ile görüştüm. Sürecin içinde yer alan insanlarız ve bir 10 yıl ara verildi. Bu 10 yıl, heba edilen, bu fırsatı değerlendirmeyi elinden kaçıran bir dönemdi. Çözüm-çatışmasızlık kavramlarını konuşmamıza rağmen ne yazık ki bir başarı elde edilemedi. Ancak sadece siyasi heyetlerin değil, avukatlarının, ailesinin, hiç kimsenin kendisiyle irtibat kuramadığı bir 10 yıl geçti. 10 yıldan sonra, 2025’e girmeden bu temasların başlamasıyla birlikte Sayın Öcalan’la görüşmelerin başladığını herkes biliyor” dedi. 
 
İlk İmralı görüşmesi: Silahlara veda kanaatine vardım
 
Yapılan ilk ziyarette Abdullah Öcalan’ın söylediklerini paylaşan Pervin Buldan şu sözleri kullandı:  “Her üç görüşmede Sayın Öcalan’ın ifade ettiği şey; barış, Türk-Kürt ittifakı ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesi. Bu üç kavram üzerinde oldukça yoğunlaşan ve barışın inşası için çok geniş çözümlemeler ve bununla birlikte yapılması gerekenler konuşuldu. İlk görüşmemizde ‘50 yıl isyanla geçti’ dedi. ‘Kürtlerin isyan tarihi 50 yıl önce başlayan bir şey fakat bunun nedenleri Kürt halkının, kimliğinin inkârı, dilinin yasaklanması; bunlar bizi isyana zorladı’ dedi. ‘Fakat 50 yıldan sonra, son 20-25 yılımı silahla, çatışmayla bu meselenin çözülmeyeceğine dair bir fikir oluştu bende’ dedi. Dolayısıyla bir barış sürecinin başlaması için yeni bir hamleye, yeni bir mücadele sürecine ihtiyaç olduğundan bahsetti.
 
Bunu söylerken Türklerin ve Kürtlerin cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte hareket ettiğinin de altını çizdi. Atatürk’ün Kürtlere nasıl yaklaştığını, İsmet İnönü’yü yanında tutarak nasıl yaklaştığına ilişkin bir değerlendirme yaptı. Ancak şu andaki mevcut durumun, 50 yıl önce İsmet İnönü ve Atatürk birlikteliğini anlamayan bir yerden sürece bakıldığını söyledi. ‘Dolayısıyla Kürtlerin ve Türklerin bir araya gelebilmesi için herkesin geçmişi bir kez daha gözden geçirmesine ihtiyaç var. Bunun için ben çok düşündüm, kararımı verdim. Barışmaktan başka, silahlara veda etmekten başka bir çözümün olmadığı kanaatine vardım. Şimdi sıra silahlara vedada, barışmada’ diyerek daha önce yaptığımız barış ve müzakere sürecini de değerlendirdi.
 
O zaman çok hazırlıklı olmadığımızı, ‘Toplum belki hazırdı ama siyaset buna hazır değildi’ değerlendirmesi önemliydi. Evet, toplum hazırdı ama siyaset hazır değildi çünkü milliyetçi cephe o sürecin karşısındaydı. Fakat özellikle bu dönem, milliyetçi dediğimiz kesimin başı olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çıkışıyla adım atıldı. Elbette bu çıkış sadece ona ait değildir; derin devletin, bütün yapılarıyla birlikte karar aldığı bir meselenin ifade edilmesiyle başlayan ve arkasında devam eden gelişmelere gerekçe oldu.”
 
Abdullah Öcalan: Bahçeli değiştiyse herkes değişir
 
Devamında Pervin Buldan şunları söyledi: “Sayın Öcalan şöyle bir söz söylemişti: ‘Eğer bu ülkede Devlet Bahçeli değiştiyse, herkes değişir. Çünkü 10 yıl önce benim idamımı isteyen bir zihniyetin bugün “gelsin parlamentoda konuşsun, özgürlüğüne kavuşsun” demesi bir değişimin ve dönüşümün göstergesidir.’ O yüzden Sayın Öcalan, ilk görüşmede bize bir hazırlık yaptığını söyledi. ‘Bu hazırlık barış ve demokratik toplum çağrısıyla ete kemiğe büründürülecek, toplumsallaştırılacak ve bunun hazırlığını yapmak üzere sizlere bir görev veriyorum’ dedi. Kürt sorununun çözülmesi gereken yerin parlamento olduğu vurgusu yaparak bütün siyasi partileri ziyaret etmemizi söyledi. Yaptığımız her görüşme oldukça pozitif geçmekle birlikte, herkes sürece katkılarını ifade etti. Hiç kimse sürece destek vermeyeceğini söylemedi. Çünkü barış, Türk-Kürt ittifakı kavramları herkesi derinden etkileyen şeyler. Yaptığımız görüşmeleri Sayın Öcalan’a aktarırken bundan oldukça mutlu olduğunu söyleyeyim. Hiç kimsenin barışın karşısında durmayacağını söylediğimiz zaman ‘Evet, işte budur’ dedi. Söylediği bir söz daha var: ‘Kürtler kendilerini sevdiği kadar Türkleri de sevmelidir’ dedi.”
 
‘Çağrı ortak bir mutabakatla yazıldı’
 
İkinci görüşmede de Güney Kürdistan ziyaretleriyle görevlendirildiklerini söyleyen Pervin Buldan, bu ziyaretlerde de herkesin çok pozitif olduğunu, desteklerinin yüzde yüz olduğunu belirttiklerini kaydetti. Bunların Abdullah Öcalan’a iletilmesiyle birlikte yapılacak olan çağrının hızlıca kaleme alınacağı sürecin başladığını belirtti ve şu ifadeleri kullandı: “Devlet yetkililerinin metin hazırlanırken sık sık Sayın Öcalan’ı ziyaret ettiğini biliyoruz. Ortak bir mutabakatla yazıldı. Sayın Öcalan’ın sadece kendisinin yazdığı bir metin değil, ortaktır. Açıklanacağı tarih belli olduğunda daha geniş bir heyetle gidilmemiz istendi.
 
Sayın Öcalan bu çağrının toplumdaki yankılarını ve devletin buna nasıl yaklaştığını merak ediyor. Çünkü bu çağrıdan sonra bir daha gitmedik; ancak çok yakından takip ettiğini biliyoruz. Örneğin Newroz’dan bir mesaj isteğimizde, talebimiz kendisine iletildiğinde devlet yetkilileri Sayın Öcalan’ın şunu söylediğini belirtti: ‘Barış ve demokratik toplum çağrısı tartışılıyorken, yeni bir Newroz mesajı bunun önüne geçer kaygısı taşıdığımız için Newroz mesajı göndermeyeceğim’ dedi. Bu, çağrıya ne kadar önem verdiğinin de göstergesidir.
 
Görüşmede ne konuşuldu?
 
“Erdoğan ile bir görüşme yaptık ve bu önemliydi. Çünkü herkes ‘Erdoğan niçin süreçte değil, bu işin neresinde duruyor?’ gibi birçok soru soran bir durum yaşadı. Ancak yaptığımız görüşmeyle birlikte bu işin merkezinde, başta cumhurbaşkanı olmak üzere bütün partiler ve herkes var. O görüşmede de bütün ziyaretlerin özetini yaptık ve beklentilerimizi de söyledik. Çıkarılacak olan yasaları, atılacak adımları, beklentileri görüştük. Çünkü Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması, çalışma koşullarının oluşması için yasal hazırlıkların hızla hayata geçmesi gerekiyor. Bu koşullar, Sayın Öcalan’ın süreci yönetmesi için uygun koşullar değil. Sağlık, güvenlik, özgürlük koşulları değişmediği sürece Sayın Öcalan’ın verimli şekilde çalışması mümkün değil. O nedenle diyoruz ki: Hızlıca adımlar atılsın, yasalar çıkarılsın, koşulları değişsin ve barışa giden yol örülsün. Bu konuda temaslarımız ve bakanlarla yaptığımız görüşmeler var. Ancak bu yasal düzenlemelerin ne zaman çıkacağına dair net bir şey yok.
 
Tarih verildi
 
Sayın Öcalan’ın başlattığı sürecin başarıya ulaşmasının yolu budur. Hızlıca yasaların çıkarılmasında fayda var diyoruz. Adalet Bakanlığı ile bir görüşmemiz olacak ve muhtemelen Sayın Öcalan ile görüşeceğiz. Bu sürecin birkaç ay içerisinde tamamlanması bekleniliyor. Haziran sonuna kadar sürecin tamamen başarıya ulaşması bekleniliyor. Bu, Sayın Öcalan ve devlet yetkilileri tarafından da böyle.”