‘PKK barış iradesini gösterdi, şimdi sıra devlette’

  • 09:04 22 Temmuz 2025
  • Güncel

   

Rozerin Gültekin 
 
İSTANBUL – İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Yoleri, PKK’nin barış iradesini dünyaya gösterdiğini belirterek, artık demokratikleşme adımlarının devlet tarafından atılması gerektiğini söyledi. Gülseren Yoleri, “Sorumluluk devri gerçekleşti” dedi.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine, 11 Temmuz’da Barış ve Demokratik Toplum Grubu tarafından Silêmanî kırsalında bulunan Şikefta Casenê bölgesinde silahların imha edildiği bir tören düzenlendi. Törene katılan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Yoleri, gelişen sürece ve törene dair değerlendirmelerde bulundu.
 
Umutların büyüdüğü süreç  
 
Barışa dair umutların büyüdüğü bir süreçten geçildiğini dile getiren Gülseren Yoleri, insan hakları savunucuları olarak, bu sürecin diğer süreçlerden farklı işleyişine kıymet verdiklerini belirtti. Gülseren Yoleri, “Hükümet tarafından tatmin edici adımların atılmadığı yönünde çok fazla tespit var. Bu çok haklı bir tespit. Ama bir yandan da hükümet söylemde geri adım da atmadı. Devlet, süreci ‘terörsüz Türkiye’ olarak isimlendiriyor ama bu sürecin bir şekilde devam ettirileceğine dair politik bir tutumun da net olarak ortaya çıktığı bir dönemden söz ediyoruz.
 
Toplumun önemli bir bölümü bu sürecin garantili bir şekilde ilerlemesini arzu ediyor. Cumhurbaşkanı'nın açıklaması tam olarak bu içerikte değildi ama devletin yükümlülüklerine de işaret eden bir konuşmaydı. Bu da önemli; çünkü bunun en azından kabul edilip kamuoyuna bu şekilde ifade edilmesi, sürecin devamı konusundaki endişeleri bir nebze de olsa geriletebilir. Hem devletin hem de PKK’nin meseleye yaklaşımı açısından, diğer süreçlerden oldukça ayırıcı özelliklerden söz edebiliyoruz” dedi.
 
Komisyonun ilkeleri neler olacak?
 
Meclis’te komisyon kurulmasına yönelik adım atılmasının önemli olduğunu ancak esas üzerinde durulması gereken konunun, kurulacak komisyonun nasıl bir çalışma yürüteceği olduğunu vurgulayan Gülseren Yoleri, “Eğer çalışma yöntemini, yetkilerini, yetki sınırlarını, görevlerini doğru tanımlamazsanız, kurulan komisyon çok da bir iş yapamayabilir. Komisyonun çalışma ilkelerini merak ediyoruz. Buradan ne bekleyeceğimizi de aslında biraz bu belirleyecek. Çünkü komisyon, nihayetinde yetkilendirildiği alanlarda ve yetkilendirildiği ölçüde çalışmalar yürütebilecek.
 
Bu yüzden, komisyonun kurulmasından sonra özellikle bu çerçevenin açıklanması, bu komisyonun demokratikleşme sürecinde kritik bir rol oynayıp oynamayacağını da gösterecek. ‘Formal’ olarak bir komisyonun kurulması şart. Dünyadaki pek çok barış süreci ya da çatışma çözümü sürecinde, meclis bünyesinde resmi bir komisyon kurulması bir ön koşuldur” diye belirtti.
 
‘PKK barış iradesini dünyaya gösterdi’
 
Tarihi silah bırakma törenine katılan Gülseren Yoleri, tören alanına gidişten sürecin sonlandığı ana kadar yaşananların, sürece ne kadar ciddiyet atfedildiğini gösterdiğini söyledi.  Gülseren Yoleri, “PKK’li gerillaların özellikle alana gelişleri, alandaki kalışları ve bu arada yapılan açıklamalar, silah bırakma, bu silahların tutuşturulması ve ardından oradan ayrıldıkları süreç; hepsi neredeyse hiç hataya yer bırakmayacak şekilde büyük bir ciddiyetle ve profesyonellikle hazırlanmıştı.
 
Ciddiyetten kastım şu: gelenlerin belli bir düzen içinde gelmesi, belirli bir düzen içinde dizilmeleri ve törenin bu düzen içinde akması. Sembolik olarak silahlar yakıldı, ama bunun ötesinde örgütün barış iradesini çok net bir biçimde dünyaya gösterdiği bir andı.
 
Barış iradesinde ne kadar güçlü bir şekilde ısrar ettiklerinin ve kararlı olduklarının işaretiydi. Evlatları gerillada olan ya da yaşamını yitirmiş olan anneler de vardı aramızda. Herkesin çok büyük bir endişesi vardı doğal olarak. Yani ‘bu süreç nasıl ilerleyecek?’ sorusuna dair kaygılar vardı.
 
PKK tarafı, ‘bu konuda çok ısrarlı ve kararlı’ cümlesini bize çok net bir şekilde kurdurttu. Belki de silahlı bir örgüt olarak en değerli şeyini ortaya koyarak bu tavrını göstermiş oldu. Silahlı mücadelenin, artık demokratik mücadeleye evrilmesi gerektiği iradesi ortaya konmuş oldu.
 
‘PKK bu konuya nasıl yaklaşıyor?’ sorusu sorulurken, artık bir tereddütten söz etmek mümkün değil diye düşünüyorum” sözlerini kullandı. 
 
Bese Hozat’ın öncülüğünün kadınlara hissettirdikleri
 
Yıllardır barış ve insan hakları mücadelesi yürüten kesim olarak kadınların akıllara geldiğini söyleyen Gülseren Yoleri, törene Besê Hozat’ın öncülük etmesinin bu gerçeği yeniden ortaya koyduğunu ifade etti. Gülseren Yoleri, “Kadın olarak, erkek egemen sisteme karşı duran bir figür olarak, hepimizi kadınları çok onore etti. Hepimizi derinden etkiledi.
 
Çünkü yani başta Besê Hozat yürüyordu ve açıklamayı yaptı. Bu, kadın iradesinin ve kadın gücünün bu süreçte oldukça etkin olacağını bize gösteren bir şeydi. Barışa dair umutlarımızı oldukça güçlendiren önemli bir göstergeydi” dedi.
 
 ‘Sorumluluk devri’
 
Gülseren Yoleri, son olarak şu ifadeleri aktardı: “Artık devletin birtakım adımlar atması gerekiyor. Çünkü devlet sürekli, ‘silahlı bir örgüt var, ondan dolayı savaş’ diyerek çatışmalı süreci devam ettirdi. Şimdi ise bunun olanaklarının ortadan kaldırıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. O yüzden de devletin daha cesaretle demokratikleşme ve barış yönünde adım atmasının koşulları ortaya çıkmış oldu. Bunu söylerken, devlet bunu kendiliğinden yapar demiyorum. Biz her kazanımı büyük bedeller ödeyerek kazandık. Bu yüzden de bu süreçte de oturup bekleyerek barışın bize gelmeyeceğini biliyoruz.
 
Töreni izleyen sivil toplum örgütü temsilcileri olarak, her silah bırakılışından sonra omuzlarımızdaki yükün daha da ağırlaştığını hissettik. Çünkü artık PKK’nin yapacağı bir şey yok. PKK silahlı bir örgüt ve diyor ki: ‘Ben silahlı mücadeleyi sonlandırdım. Demokratik mücadele alanı açıldı.’ İşte bundan sonrası demokratik alanın sorumluluğunda. PKK’nin bugün demokratik alanda mücadele etmesinin koşulları yok. Çünkü bunun için bir hukuki düzenlemeye ihtiyaç var. İstesek de istemesek de, sorumlulukla yüklendiğimiz bir tarihi andan söz ediyoruz. Orada aslında bir sorumluluk devri oldu, bir anlamda.
 
‘Savsaklanacak bir süreçte değiliz’
 
Süreç oldukça kritik. Savsaklanacak bir süreçte değiliz. Mesela o gün orada açıklama yapan 30 gerillanın hukuki durumları ne olacak? Bu sorunun bile hâlihazırda bir cevabı yok. Birbirimize top atmadan bir şeyler yapmaya ihtiyacımız var. Bunun altını özenle çiziyorum; çünkü herkes birbirinden bir şey bekliyor, zaman zaman buna çok tanık olduk. Barış talebi, tüm toplumun ortak ihtiyacı ve talebidir. Hepimizin esas mücadele alanlarından biri olarak kabul edilmesi ve hızlı bir şekilde bu alanda örgütlenilmesine ihtiyacımız var.”