'Gençlere ve kadınlara tarihi sorumluluk düşüyor'

  • 09:07 19 Ağustos 2025
  • Güncel
AMED - Gençlik şölenine katılan kadınlar, “Gençler için alan açsınlar ve sürece sahip çıksınlar. Var olmanın yol ve yöntemi demokratik toplum çağrısındadır” dedi.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısıyla birlikte halklar tarafından, barışın örgütlenmeyle tüm topluma nüfuz edeceğinin altı çiziliyor. Amed’de “Öncüleşen Gençlikle Demokratik Toplum Şölenine” katılan kadınlar bir kez daha barışın kalıcılaşması için gençlerin, kadınların süreci sahiplenerek sorumluluk alması gerektiği mesajı verdi. 
 
‘Ekolojinin yok sayıldığı bir ülkede barış önemli’
 
Halkların bu süreci örgütlenerek, barışı haykırarak, sahiplenmesi gerektiği söyleyen Filiz Bulutekin, “Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısına sahip çıkarak, bu barış sürecinin ne kadar esas olduğu ortaya konulmalıdır. Bir ülkede ekonomi ve ekoloji bir bütünen yok sayıldığında barışın önemi bir kere daha ortaya çıkıyor. Bunun için de örgütlenerek barış sürecinin ne kadar kıymetli oluğunu sisteme ve devlete bir kere daha haykırmak gerekiyor. 50 yıllı aşkın bir süredir bu barışın özlemiyle yanan tutuşan ailelerin kayıplarıyla birlikte barışın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha ortaya koymak gerekir” dedi.
 
'Savaşla birlikte ülkenin ekonomisi heba edildi'
 
Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu felsefeyle birlikte onun özgürleşen sürecinin de ele alınmasına değinen Filiz Bulutekin, barışın önemle örgütlenmesi ve halkların bir bütünlükle buna sahip çıkmasının önemine vurgu yaptı. Filiz Bulutekin, “Açıkçası barışın savaşlardan daha bütünlüklü bir olguya ve daha büyük bir sisteme sahip olduğunu söylemekte fayda var. Barışın getirisiyle birlikte kardeşçe yaşamanın,  birlikte örgütlemenin aslında ne kadar kıymetli olduğunu ortaya koymak lazım. Bir an önce barışın sağlanması için devlet erkânına, sisteme ve meclise buradan çağrı yapılması gerekiyor. Savaşla birlikte ülkenin ekonomisinin heba sayıldığı bir duruma evirildiğini söyleyebiliriz. Bunu söylerken de insanların yaşamla ilgili, gelecekle ilgili bir kaygısının olmaması gerekiyor. Barışın ne kadar elzem ve yakın olması gerektiğini söyleyebiliriz bunun için buradayız ve barışı haykıracağız. Birlikte örgütlenerek barışın sesini duyurmaya çabalayacağız” diye konuştu.
 
‘Süreci hep birlikte yürütmeliyiz’
 
Barışın bütün toplumlar için önemli olduğunu belirten Zeynep Baran da barışın sadece Kürtler açısından değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi. Zeynep Baran, “Türkü, Kürdü, Zazası, Çerkezi bu süreci birlikte yürütelim. Bu süreç sadece bizim için değil gelecek nesiller için önemlidir. Bu süreci birlikte yürütürsek daha güzel ilerletebiliriz. İçimizdeki kini nefreti artık bir kenara bırakmalıyız ve artık başka bir topluma geçerek birlik olmalıyız. Bu birliği çocuklarımız için çocuklarımızın geleceği için yapmalıyız. Kadınlarla hep olduğu gibi birlikte ve güçlü bir şekilde beraber bu süreci yürüteceğiz. Ama bu sadece Kürt kadınlarının değil tüm kadınların öncülüğünde olmalıdır. Bir kadın öldüğü zaman Türkü, Kürdü ayırıyor muyuz? Türkü de Kürdü de tepki gösteriyor. Bu süreci aynı şekilde beraber yürütmeliyiz” şeklinde belirtti.
 
‘Kürtlerin mücadelesiyle süreç meydana geldi’
 
Barış sürecinin özellikle Kürtler için çok kıymetli olduğunu belirten Berivan Matyar, “Kürtlerin ontolojik olarak kendini ortaya koyması engelleniyordu. Kürtler direnen mücadele eden devrimci bir halktır. Bunun sonucunda süreç de zorunlu olarak meydana geldi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik toplum’ çağrısı hepimizeydi. Bu çağrı gençlik için daha çok kıymetli. Çünkü son süreçlerde devlet ve sistem gençlerin yönünü farklı bir tarafa çevirmeye çalışıyordu onları dağıtıyordu. Bundan dolayı bu süreç çok önemli. Gençlere cevap oldu durum böyle iken söz sahibi olanlara gençleri bir araya getirme sorumluluğu düşüyor. Aynı zamanda gençlere de bunu takip etmek ve yaygınlaştırmak sorumluluğu düşüyor” diyerek gençlerin rolüne değindi.
 
‘Var olmanın yol ve yöntemi demokratik toplumdur’
 
Berivan Matyar, ardından şu sözlere yer verdi: “Kültürün, dilin ve var olmanın mirasını adım adım yaşatmaları, gençlerin kendini var etmesi için yol yöntem ve koşullar sınırlıydı. Devlet ve sistem buna engel oluyordu. Bu yüzden bu çağrı gençler için çok kıymetli. Şuan Amed’de Kent Meydanındayız ve uzun bir aradan sonra binlerce genç bu meydanda toplanıyor. Hatırlıyorum 10-15 yıl önce bu gençler Newroz alanlarındaydı, bugün de buradalar. Bu da gençlerin çağrıya kıymet verdiği anlamına geliyor. Doğrusu direniş, yurtseverlik ve varlık duygularımız buradaki gençlerde mevcut. Bu yüzden gençler için demokratik toplum çağrısının önemi var. Hem gençlere hem de süreçte söz sahibi olan aktörlere çağrım var. Gençler için alan açsınlar ve sürece sahip çıksınlar. Var olmanın yol ve yöntemi demokratik toplum çağrısındadır.”
 
‘Süreç bizim öncülüğümüzde ilerlemeli’
 
Barış söylemelerinin başladığı bu sürecin kadınlar için önemli olduğunu dile getiren Laleş Öngün, daha önceki süreçlerde süreç bozulduğunda ilk olarak kadınların etkilendiğine dikkat çekti. Laleş Öngün, “Kadın kurumları kapatıldı, bütün kadın oluşumları engellendi. Şiddet gören kadınların başvuracağı bütün merciler kapatıldı. Şiddete ilk uğrayan kadınlar oldu. Bu nedenle bu sürecin kadınlar için ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Türkiye’de bir barış sürecinden bahsedeceksek bu en başta kadınları etkileyecektir. Bu yüzden aslında kadınlara çok fazla görev düşmektedir. Bir yerde bütün sorumluluğu kadınların omzuna yüklemekle değil erkeklerle birlikte yan yana olarak bizim öncülüğümüzde ilerlemesi gerekir. Bizim adımıza erkeklerin karar vermediği şiddete karşı kendi sözümüzü söyleyebilmemiz açısından bu süreç önemlidir” ifadelerini kullandı.
 
‘Bütün kadınlar elini taşın altına koymalı’
 
Kadınların eski pratiklerine bakıldığında çok fazla fark olduğunu söyleyen Laleş Öngün, “Kadınlar gerek devlet eliyle gerek kurumlar eliyle bir şekilde korkutularak evde hapsediliyor. Bu konuda bütün kadınlar elini taşın altına koymalı. Bir cinayet işlendiğinde etrafımızda beş kadın gördüğümüzde çok fazla sesimiz çıkamıyor insanlarda destek vermekte korkuyorlar. Ama biz çok fazla kişiyle orda olduğumuzda gören bir kadının da bize katılması daha da büyük bir ihtimal olacaktır. Bu nedenle ev ev gezip bütün kadınları cesaretlendirip bu meselenin toplumsal bir mesele olduğunu ve onların sesini duyurabilecekleri bir alanın varlığını göstermekle mümkün olur. Bu anlamda bütün kadınlara seslenmek istiyorum sizlerde bizimle olun, forumlarımıza katılın, kadına şiddetle mücadelede yanımızda durun. 25 Kasım’da başlattığımız bir kampanya vardı  ‘Sözümüz bitmedi, şiddeti birlikte durduracağız’ diye barış süreciyle birlikte bu kampanyanın çok daha anlamlı olacağını bütün kadınlarla toplumsal bir mücadeleye dönüşeceğine inanıyoruz” diyerek çağrıda bulundu.