
Komisyon, Meclis başkanlarını dinliyor: İnkardan vazgeçilmelidir
- 13:43 28 Ağustos 2025
- Güncel
ANKARA - Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bugünkü 7’nci toplantısında üyeler, eski Meclis başkanlarını dinliyor. Meclis başkanları, red inkar politikalarının bir kenara bırakılması gerektiğini ifade ederek “umut hakının” dikkat çekti.
Kürt sorununun çözümü noktasında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bu haftaki ikinci toplantısı başladı. Toplantıda eski Meclis başkanları bugün dinleniliyor. İlk oturumda Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin söz aldı.
‘PKK üyeleri hemen affedilmeli’
Komisyon toplantısında söz alan ilk isim Meclis 20'nci dönem başkanı Hikmet Çetin oldu. Hikmet Çetin bir eylemi olmayan PKK üyelerinin hemen affedilmeleri gerektiğini söyleyerek dönüş yollarının açılması gerektiğini belirtti. Silah bırakan PKK gerillalarına ilişkin ise Hikmet Çetin, "Silah kullanmış insanları bu aşamada affetmek zor. Çok sorunlu bir konu. Dağdaki belki de 15-20 kişiyi yurt dışına göndermek lazım. İsveç, Norveç, Danimarka, Güney Afrika olabilir. Zamanı geldiğinde bu isimlerin de affedilebileceklerini bilmesi gerekir. Şu aşamada zor. Çaresiz yargılanacaklar ama onların da zamanı geldiğinde affedileceklerini bilmesi gerekir" dedi.
‘Anayasa değişikliği gerekiyorsa yapılacaktır’
Ardından söz alan 21'inci dönem Meclis Başkan Ömer İzgi , “Suç işleyen herkes mutlaka karşılığı olan cezasını çekecektir. Ancak Anayasa Mahkemesinin adli alandaki eşitliği sağlanmasına yönelik vermiş olduğu kararlara göre de yapılacak düzenlemeler varsa onlar yapılacaktır. Bu çerçevede yapılacak düzenlemeler için yasa çıkarmak gerekiyorsa yasa çıkarılacak. Anayasa değişiklikleri yapmak gerekiyorsa o da yapılacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yapamayacağı bir şey yoktur. Ancak Anayasa'nın ilk üç maddesi ve "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyen altıncı maddesi değiştirilemez. Odak noktamız, fesih ve buna bağlı düzenlemeler olmakla birlikte, gerekiyorsa Anayasa değişikliği de yapılacaktır” sözlerini kullandı.
‘66. Madde değişebilir’
Fakat, Anayasa'daki "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür" denilen 66'ncı maddesinin değiştirilebileceğin belirten Ömer İzgi, 1924 Anayasası’na atıf yaptı. Ömer İzgi, “1924 Anayasasının 88. maddesinde koydurduğu ‘Türkiye ahalisine din ve ırk ayrımı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk denir’ ifadesi bulunuyor. Bu anlatım tarzı o gün için, bugün için hatta ebediyen geçerliliğini kaybedecek olan bir anlayış zenginliğini taşırken yeni yeni arayışlar için nefes tüketilmesine gerek yoktur. Aslında aynı ifade tarzı ceza 1876 Anayasamızın 8. maddesinde de olan bir anlayış tarzı. Anayasamızın 126. maddesinin 3. fıkrasıyla getirilmiş olan birden fazla ilim birleştirilmesi, düzenlenmesi mutlaka kanunla yapılır hale getirilmelidir. Yine Anayasamızın 127. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesi. Örneğin, bir belediye başkanının görevden uzaklaştırılması görevleriyle ve Anayasanın 14. maddesindeki durumlarla ilgili bir suç iddiasının varlığında olmalı ve görevden alınan başkanın yerine kayyum değil belediye meclis üyeleri arasından seçilenin getirilmesi şeklinde değiştirilmesi gerekir” diye belirtti.
‘Red, inkar ve asimilasyondan vazgeçmeliyiz’
Söz alan Bülent Arınç ise şunu belirtti: “Hem Kürtlerle birlikte siyaset yaptım. Hem de Türkiye'nin en batısında. Bunun getirmiş olduğu sıkıntıları da yaşamış bir insanım. Fakat siyasi söylem itibariyle durum öyle bir noktaya geldi ki Kürtçe siyaset yapanlar bırakın 'Kardeşim, önce siz bizi bir eşit vatandaş olarak kabul edin' demeye başladılar. Hatta içerilerinde siyaset o noktaya geldi ki, 'Kardeşim, milletvekili seçiyorum da içeri atıyorsunuz. Belediye başkanı seçiyorum görevden alıyorsunuz, yerine kayyum mı atıyorsunuz? Biz nerede siyaset yapacağız?' demeye başladılar. Bunların hepsine verilecek cevaplarımız olmalı. Buna karşılık kuru hamasetle yola çıkılmaz. Geldiğimiz nokta hamasetin bırakılması gerek.1.000 yıldan beri gelen kardeşliği yok farz etmek hatta bu zamanların moda tabiriyle red, inkar ve asimilasyon politikalarının bir şekilde gerçekleştirilmiş olması bizim için büyük bir ayıptır. Biz bunlardan artık vazgeçmeliyiz. Geldiğimiz nokta denizin bittiği, geminin karaya vurduğu bir noktadır. O yüzden bu fırsatı yani elimizdeki bu iyi fırsatı çok iyi değerlendirmeliyiz.
‘Umut hakkı mutlaka uygulanmalı’
Anayasa'yı değiştirebiliriz. Zaten 3'te 2'sinden fazlası değişti. Ama çağdaş, daha az maddeli bir anayasa, özgürlükçü bir anayasaya her zaman ihtiyacımız var. Ama bu komisyonun görevi yeni bir anayasa hazırlamak değil. AİHM ve AYM kararlarının uygulanması bizler için bir gerekliliktir. 'İmzaladığımız Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Kararlarını tanımıyoruz' diyemeyiz. Kararları dikkate almak uygulamak zorundayız. 90. Madde 145'inci madde orada duruyor. Yani bunları açıklamak istiyordum ama Ve estağfurullah devam edelim. Başkanımın için olmak istemem. Umut hakkı konusu Bahçeli’nin konuşmasıyla gündeme gelmişti. Mutlaka uygulanmalıdır. Yerine gelmelidir. Kimin istifade edeceğini düşünmeyelim. AİHM'in kararının üzerinden 10 sene geçti.”
Komisyon konuşmaların tamamlanmasının ardından ara verdi.