Kadın direnişi ya da varoluşunun yöntemleri

  • 09:03 6 Ekim 2023
  • Jıneolojî Tartışmaları
 
 
 
“Direnişin bireyden topluma, kadından erkeğe, canlıdan cansıza bütün evreni kapsayan anlamlarını bir yazıda vermek mümkün değil. Yaşamın direniş ile olan bağlantısına odaklanan yazımızda amacımız, ‘Yaşamak direnmektir’ sözünün güncellendiği bir coğrafyada kadının direniş yöntemlerinin kadının, varoluş yöntemleri olduğunu vurgulamaktır.”
 
Nagihan Akarsel
 
Kadın direniş yöntemleri aynı zamanda kadının var olma yöntemleridir. Kadın direniş yöntemlerini açığa çıkarma kadın varlığını tanımlamayı da beraberinde getirir. “Kadın gerçeğine dayalı bir araştırma yöntemi” (Abdullah Öcalan) ile “Kadın etrafında geliştirilecek bilimin doğru sosyolojiye ilk adım olduğu” (Abdullah Öcalan)  gerçeğine dayanan ve bir kadın ve yaşam bilimi olan jineolojînin, kadın direniş yöntemlerini açığa çıkarması bir nevi varoluşun tanımını da açığa çıkaracaktır. 
 
Burada kadının saklı hakikatini anlamaya çalışırken bu hakikatin direniş ile var olduğu gerçeği ortaya çıkar. Yaşamanın direnmek ile özdeş olduğu bir coğrafyadan bu yazıyı kaleme alıyor olmak da önemli veriler sunmaktadır. Merkezi hegemonik iktidara, öz gücü ve iradesiyle direnen savaş, yıkım ve göçe rağmen topraklarını, kültürünü bir bakıma varlığını terk etmeyen bir coğrafya. “Yaşamı uğrunda ölecek kadar çok sevenleri ve onların yoldaşları olarak yola çıkanların” direnişleri sürerken bir var olma biçimi olan direnişin coğrafyamızda kuşandığı anlamın, yaşamın ta kendisi olduğu gerçeğini anlatmak bu nedenle çok önemli olduğu kadar çok zor… 
 
Bir oluş halinde olan jineolojînin tanımları bu açıdan önem arz ediyor. Jineolojînin mevcut pozitivist bilim anlayışının karşısında durduğunu da ayrıca vurgulamak önemli. Pozitivist bilim anlayışının yaşam, toplum ve doğa ile zayıflayan bağına, kadın eksenli bir eleştiri geliştiren ve alternatifi oluşturmayı amaçlayan bir bilim jineolojî… Varoluş sorununa çözümler araması ve alternatifler üretmesi de bu bilimin doğası gereği canlı ve dinamik bir süreci kapsamakta… 
 
Bir anlama eylemi olarak anlam bilimin tarih ve sosyoloji ile bağını açığa çıkarmak da bu anlamda önemli. Tarihin sosyolojik bir varlık, sosyolojinin tarihsel bir bütünlük olarak varlığını sürdürdüğüne dair verilere jineolojîk bir bakış açısıyla dokunmak önemli bir yöntem.  Tarih ve sosyolojinin böylesi bir bakış açısı ile yeniden ele alınması, kadın direniş yöntemlerinin aynı zamanda kadının varlığının ve yaşamın temel momentleri olduğunu açığa çıkarmakta. Ve bu momentler kadının taşıdığı ve koruduğu toplumsallığın günümüze ulaşan kodlarını içinde taşımaktadır. 
 
Kadın direnişinin kuramsal dayanaklarına birkaç örnek 
 
Kobanê’de, ataerkil sistemin en karanlık gücü olan DAİŞ’e karşı savaşan kadınlar, Efrîn’de toprağının bilgisini kuşanarak NATO’nun ikinci büyük ordusuna karşı çağın direnişine imza atan kadınlar, kadın direniş çizgisini günümüze kadar koruyan ve kök hücre rolünde olan Şengal’de tecavüze, soykırıma, kadın kırımına karşı kültürü ve savunma gücü ile direnen kadınların deneyimleri, kadının varoluş yöntemlerinin çağımızdaki en önemli örneklerindendir. Kendi kökleri üzerinde yeşeren Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin, birinci kadın devriminin mekânında, ikinci kadın devrimini gerçekleştirmesi de bu diyalektiği ortaya koymaktadır. Kadın direnişinin her şeyden önce kendi köklerini, tarihsel hafızasını ve kültürel canlılığını koruması ve ona dayanması belirleyici olmaktadır. 
 
Kadının yaşadığı yabancılaşmayı, en çok da hemcinsiyle ortak iradeleşerek aşması gerekmektedir. Kopuş teorisi ve onunla bağlantılı kadının kendi doğasının bilincine varması, hemcinsini sevmesi ve hemcinsinin gerilikleriyle savaşması da önemli bir yöntem olmaktadır. Bu yöntem Kürdistan Kadın Özgürlük Mücadelesi’nde ordulaşma, partileşme ve konfederasyonlaşma şeklinde tanımlayabileceğimiz bir örgütlenmenin de kaynağı olmuştur. 
 
Varlığın bir yönünün kadın, bir yanının erkek olduğu gerçeğinden hareketle erkeğin değişim dönüşümünü esas alan bir yerden mücadele etmek de önemli olmaktadır. Erkeğin değişim ve dönüşüm projesi, kadının özgürlüğünün toplumun özgürlüğü olduğu yönündeki teze de gerçeklik kazandıran bir yerde durmaktadır. Erkeği değiştirme dönüştürme projesinden özgür eş yaşam kuramına uzanan bu zorlu yolda, kadınların tanımları ve mücadele yöntemleri belirleyici önemdedir. “Özel olan politiktir” belirlemesini esas alarak kamusalın özel, özelin kamusal kılınması, en mahrem ilişki olarak tanımlanan kadın erkek ilişkisinin evrenselliği ve toplumsal bağları temelinde çözümlenmesi önemlidir. Bu yöntem sosyolojik bilginin dayanaklarını doğru bir şekilde oluşturmanın da yöntemi olmaktadır. 
 
“Nasıl yaşamalı” sorusuna yanıtlar arayan kadınların tapınaklardan bilinç yükseltme odalarına, ocaklardan eğitim platformlarına kadar uzanan bir yelpazede paylaştıkları deneyimin bilgisi hayati bir öneme sahiptir. Deneyimin bilgisine dayanan jineolojînin, kadın varoluşunun dinamikleri olan bu yöntemleri açığa çıkarması en öncelikli görevlerinden biri olmaktadır. Bu bilginin paylaşımı sırasında uygulanan analiz etme, empati kurma ve hissetme, diyalog geliştirme, eleştiri ve özeleştiri gibi yöntemlerde ayrıca ele alınması gereken konular olmaktadır. 
 
Sonuç
 
Direnişin bireyden topluma, kadından erkeğe, canlıdan cansıza bütün evreni kapsayan anlamlarını bir yazıda vermek mümkün değil. Yaşamın direniş ile olan bağlantısına odaklanan yazımızda amacımız, “Yaşamak direnmektir” sözünün güncellendiği bir coğrafyada kadının direniş yöntemlerinin kadının, varoluş yöntemleri olduğunu vurgulamaktır. Kadını bir cins olmanın ötesinde sosyolojinin özü olarak tanımlayan demokratik, ekolojik, kadın özgürlüğüne dayalı paradigmanın dayandığı direniş ile mekanik paradigmanın dayandığı iktidar arasındaki ilişkiye bir giriş yapmaktır. Kadın direnişinin, kadının en çok yabancılaştığı doğa, toplum ve yaşam ile bağını güçlü kurması ile olacağının bilgisinin önemine işaret etmektir. İçinde bulunduğumuz zaman ve mekânda, bu anlamda direnişin canlı ve dinamik örnekleri yaşanmaktadır. Özgürlüğe canları pahasına bağlı olanların güzelliğini esas alarak bu güzelliği dünyaya anlatan kavram, kuram ve kurumları oluşturmaktır. 
 
Tarihin bütün direnişçilerinin emeğine dayanan, onların direniş bilgisini kuşanan ve alternatif bir yaşam perspektifini içinde taşıyan Demokratik Modernite sistemi ve onun demokratik ekolojik ve kadın özgürlüğüne dayanan paradigmasının temel varoluş yöntemlerinden olan direnişin felsefesini, kuramını, örgütünü daha güçlü oluşturarak “berxwedan jîyane” şiarını “serkeftin jîyane” olarak yaşamsallaştırmanın çağındayız artık.   
 
Bu yazı, Jineolojî dergisinin “Jineolojî Seçki?” dosya konulu 12. sayısından kısaltılarak alınmıştır.