Gabriela Kadın Partisi

  • 09:02 10 Kasım 2023
  • Jıneolojî Tartışmaları
 
“Kadın Özgürlük Partisi ve Gabriela Kadın Partisi’nin ideolojik, bilimsel ve örgütsel deneyimleri, kavram, kuram ve kurum tanımlarının muğlaklaştırıldığı çağımızda kendiliğinden yükselen kadın eylem ve hareketlerinin politik bir irade haline gelmesine önemli bir katkı sunuyor. Bu deneyimlerin açığa çıkardığı iradeyi, bilinci, yöntemi ve mücadele gücünü kadın hareketlerine taşımak, ortak ilkelerde buluşarak kadın kurtuluş programı ve konfederalizmi hazırlamak belirleyici önemde.”
 
Nagihan Akarsel
 
Gabriela Kadın Partisi, Filipinler'de mücadele yürüten bir kadın partisidir. Kadın mücadelesi anlamında uzun bir tarihsel geçmişe dayanan Filipinler’de, 1760’lı yıllarda İspanyol sömürgeciliğine karşı savaşan Gabriela Silang’ tan ismini almaktadır. Gabriela Silang general unvanı alan ilk kadındır, aynı zamanda. Filipinler’de kadın mücadelesi ise Filipinler Feminist Örgütü’nün 1905’te kendini deklare etmesi ile başlıyor. Orta ve üst sınıfa mensup kadınların oluşturdukları bu ilk kadın örgütü daha çok sosyal hak taleplerine odaklı faaliyetler yürütmüştür. Fakat daha o yıllarda ve takip eden dönemde baş gösteren anti-emperyalist direniş odaklarında kırsal bölge kadınları da belirleyici roller almıştır. 
 
1972’de sıkıyönetimin ilanı ile kitle örgütlerinin yasaklanması sonucunda komünist çizgideki Yeni Kadının Özgür Hareketi (Makibaka) yeraltına çekilmiştir. Hemen sonrasında Filipinler Komünist Partisi-Yeni Halk Ordusu önderliğinde kurulan ve Marcos diktatörlüğüne karşı direnişi örgütlemeye başlayan Ulusal Demokratik Cephe’nin (NDFP) de ilk katılımcı örgütlerinden birisi olmuştur. Bu anlamda sayısı binleri bulan bir kadın gerilla gücü bulunmaktadır. Bu kadınlar, NDFP’nin içinde kendi özgün örgütlenmeleriyle yer almaktadırlar.
 
1984 yılında, Marcos diktatörlüğüne karşı direnişin iyice yükseldiği dönemde, adalar ülkesinde hayatın bütün alanlarından kadınlar başkent Manila’da 10 bin kişilik bir yürüyüş gerçekleştirmiştir. Bu büyük yürüyüşün hemen ardından 200 kadın kuruluşu bir araya gelerek ulusal kadın komisyonunu oluşturmuştur. Bu koalisyon sömürgeciliğe karşı yürütülen ayaklanmanın önderi, ülkenin ilk kadın generali Gabriela Silang’ın anısına ve mücadele gücüne atfen Gabriela adını almıştır. Kongre tarzı örgütlenen Gabriela, Ekim 2000’de yine aynı isimle bir parti kurarak seçimlere katılma kararı almıştır. Gabriela Kadın Partisi, Gabriela’nın organik bir parçası olarak kadın mücadelesinin taleplerini daha fazla alanda duyurma, erkeklerin ağırlıkta olduğu parlamentoda arıza bir ses olmak amacıyla kuruluyor. En büyük gücünü ise güçlü bir taban hareketine dayanmasından alıyor. Birçok yerel kadın örgütünden oluşan ve şu an ülkenin en büyük kadın örgütleri ittifakı olan Gabriela'nın arkasında Filipinler’de yüz binlerce kadın yürümektedir.
 
Gabriela Kadın Partisi, dayandığı 200 kadın örgütü ve binlerce üyesi ile Filipinler’de kalıcı barışı ve sosyal adaleti tesis etmek için parlamento dahil olmak üzere yaşamın her alanında yoğun yaşanan kadın sorunlarının çözümünü arayan bir kadın partisi aynı zamanda. Programında bu sorunların çözümüne dair hedefler yer alırken aynı zamanda bilimsel sosyalizme dayanan bir ideolojik eksende hareket ediyor. Sadece kadınlara dönük değil, erkeklere dönük de politikalar geliştiren Gabriela’nın “mor erkekler” gruplarıyla erkeklerin mücadeleyi destekleyeceği, mücadele edecekleri mekanizmalar oluşturduğu da biliniyor. Kadın erkek ilişkilerine gelenekselliğin dışında çözüm araması, toplumsal yaşamın dönüştürülmesindeki rolü, kadınlar arasında geliştirdiği fiziki ve manevi dayanışma ağı ile Gabriela, militan kadın gücüne dayalı kitleselleşmeyi gerçekleştirebilen partilerden.   
 
Kadın partileşmesinde Las Tesis iddiası
 
Kadın Özgürlük Partisi ve Gabriela Kadın Partisi’nin ideolojik, bilimsel ve örgütsel deneyimleri, kavram, kuram ve kurum tanımlarının muğlaklaştırıldığı çağımızda kendiliğinden yükselen kadın eylem ve hareketlerinin politik bir irade haline gelmesine önemli bir katkı sunuyor. Bu deneyimlerin açığa çıkardığı iradeyi, bilinci, yöntemi ve mücadele gücünü kadın hareketlerine taşımak, ortak ilkelerde buluşarak kadın kurtuluş programı ve konfederalizmi hazırlamak belirleyici önemde. İdeolojisizliği ve formsuzluğu savunan liberal ideolojinin tuzaklarına düşmeden alternatif bir sistemin mümkün olduğunu kanıtlamakta. Zira demokratik reformların geliştirilmesini ve devlet başkanının değiştirilmesini talep eden halk hareketlerinin ülkeden ülkeye yayılarak, zaman zaman sönümlenip sonra yeniden başladığı bir dönemden geçiyoruz. Arap Baharı, Gül Devrimi, Turuncu Devrim gibi isimlerle anılan bu ayaklanmalarda kadınların öncülüğü gözle görülür düzeyde. (Gizem Türkaslan, “Kadın Hareketi ve Siyasal Partiler, Türkiye ve Tunus Örnekleri) Kadınların dahil oldukları bütün eylemselliklerden etkilenen bir mücadele dinamiği söz konusu. Bu eylemlerde kadınların öncülüğünün görüldüğü ülkelerden biri olan Şili’de feminist kadın partisi kurulacağı kararı bu nedenle çok anlamlı ve heyecan verici. Konunun güncelliğinin anlaşılması için de ufuk açıcı bir örnek. 
 
Şili örneği
 
Şili 2019 yılında toplu ulaşım hizmetlerine yapılan zamlardan sonra başlayan gösterilerin kısa zamanda kitleselleşmesi ile gündeme geldi. En son Las Tesis Dansı ile yerelden başlayıp küreselleşen eylem örneklerine bir yenisini ekleyen Şilili kadınlar, bir kadın partisi kurma kararı aldıklarını duyurdular.  Kadın hareketinin genel olarak güçlü olduğu, yine sendika ve çevre hareketlerinin de kadın örgütlenmelerinin bulunduğu Şili’de, bütün kadınları bir araya getiren bir çatı örgütü bulunuyor. Ancak kadın hareketi bu örgütlenmeyi yeteri kadar radikal bulmadığını ifade ederek feminist parti kurma kararı aldığını ifade etti. Bu kararın içeriğinde yer alan “radikal” tanımlaması heyecan ve umut yaratmakla beraber partinin dayanacağı ideolojik, bilimsel ve örgütsel hattın doğru belirlenmesi ve bunun kadın öncülüğünde toplumsal sorunlara çözüm üreten bir programa kavuşması hayati önemde. Bahsettiğimiz kadın partileri başta olmak üzere kadın özgürlük deneyimlerinin aktığı, zihniyet ve vicdan devrimini esas alan, sadece sistem karşıtı olmayı değil alternatif bir sistemi yaratma iddiası taşıyan bir oluşturmaya çalışması belirleyici konumda. Bu nedenle makalemizde dile getirmeye çalıştığımız partilerin avantaj ve dezavantaj olabilecek yönlerinin güçlü tartışılması önemli. Zira kadın partisinin misyonu ve rolü, kadın kurtuluş programı, küresel kadın hareketiyle bağını nasıl kuracağı gibi tartışmalar ile netleşecektir. 
 
Sonuç yerine 
 
Sonuç olarak partiler, ideolojik, politik ya da ahlaki olarak ifadeye kavuştukları kimlik ekseninde temsil ettikleri toplumsal kesime yol gösteren, kolektif iradenin ideolojik rotasını koyan organlardır. Kadroları ile “tohum eken, fide diken” oluşumlardır. Öncü bir irade olarak topluma taşırılacak değerlerin açığa çıkarıldığı bir proto-modeldirler. Küresel emperyalist hegemonya içinde erimemek, gelişmek ve kendini savunmak isteyen toplumlar için parti yapılanması belirleyici olmaktadır. 
 
Herhangi bir toplumsal soruna kolektif anlamda geliştirilen iradi müdahalenin en örgütlü formu olarak partiler, bu anlamıyla kadın devriminin örgütleyici kaynağıdır diyebiliriz. İdeolojik bir direniş formudur. Küreselleşen kadın mücadelesinin birleştirici tutkalı, birleştirici öznesi olma özelliğine sahiptir. Bu eksende bütün toplumsal hareketlerin ortak bilincini temsil etme gücüyle bağlantılı anlam ve kimlik kazanacak, kolektif bir evrensel proje içinde tüm kadınların sadece işlevsel değil organik bir şekilde birleşmesinin harcını karacaktır. Gülten Akın’ın dediği gibi, “Ne güzel ne güzel Tanrım/Fesleğen ekiyor, sardunya dikiyorum/Bitiyorum arsızlığına çimenin çiçeğin/ Arsızlık bugünden geri/ Umut ve direnç demektir/ Sokulmak demektir yaşamın koynuna/ Özdeşlik demektir yaşamla. / İnan olsun dostlar, inan olsun/ Dalından kopan sardunya/ Bozulmadı bikez, eğmedi başını/ Açmayı sürdürdü diktiğim toprakta…”
 
*Bu yazı, Jineolojî dergisinin “21. Yüzyıl: Kadın Yüzyılı” dosya konulu 17. sayısından kısaltılarak alınmıştır.