Küreselleşme ile beraber öznenin yeniden tartışılması

  • 09:04 17 Kasım 2023
  • Jıneolojî Tartışmaları
 
 
“1970’lerden sonra klasik sistem karşıtı hareketler yerine çevrecilik, feminizm, ırkçılık, savaş ve nükleer karşıtı hareketlerin gelişmesi ve etkili olması, yeni küresel düzende politik özne tartışmalarına dayanak olmuştur. Sınıf temelli hareketlerin yerini kültür temelli hareketler, evrensel eşitlik ve özgürlük ideallerinin yerini kimlik politikaları almıştır.”
 
Nagihan Akarsel
 
Sovyet Birliği’nin dağılmasının ardından hızla tarihin ve ideolojilerin sonu geldiği ilan edildi. Bu yeni dünya düzeninde (ABD) imparatorluğu(nu)n her yerde herkes için geliştirdiği politikaların sonuçlarıyla baş etmek yeni siyaset biçimlerini de geliştirdi. İmparatorluk hegemonyası küreselleşirken, sistem karşıtı güçler de küresel çapta mücadelenin yöntem arayışlarına girdiler. Küreselleşme ile birlikte siyasal partilerin kamu politikası belirleme sürecinde etkinliklerinin giderek azaldığı, siyasal partilerin yerine toplumsal hareketler ve baskıcı çıkar gruplarının daha etkili olduğu yönündeki tartışmaların kaynağı bu yeni yöntem arayışları olmuştur. 
 
Alternatif siyasi projeler
 
1970’lerden sonra klasik sistem karşıtı hareketler yerine çevrecilik, feminizm, ırkçılık, savaş ve nükleer karşıtı hareketlerin gelişmesi ve etkili olması, yeni küresel düzende politik özne tartışmalarına dayanak olmuştur. Sınıf temelli hareketlerin yerini kültür temelli hareketler, evrensel eşitlik ve özgürlük ideallerinin yerini kimlik politikaları almıştır. Bu nedenle alternatif yaratacak siyasi projelerin içeriği ve toplumsal öznesi yeniden tartışılmaya başlanmıştır. Tam da 21. yüzyılın başında 2000 yılında IMF yıllık toplantısına karşı yapılan kitlesel gösteriler, küreselleşme ile birlikte yeni siyasal aktörlerin tarih sahnesine çıktığını göstermiştir. Bu yeni aktörler, küresel şirketlerin egemenliğine karşı, ekolojik sorunları, kültürel farklılıkları, insan haklarını ve demokrasiyi vurgulayan aktörlerdir. Her kesimden insanın katıldığı küreselleşme karşıtı hareketler yaygınlaşıp giderek kitleselleşirken bu hareketlerin geleceği, nereye evrileceği de tartışılmaktadır. Gill, bu hareketlere, Machiavelli ve Gramsci’yi takip ederek, “postmodern prens” adını vermektedir. Bu tanımla, “çoğul ve farklılaşmış, evrenselcilikle iç içe geçmiş ve yeni bir küreselleşme formunun kurucusu olan ve elbette hareket halindeki sosyal ve politik güçlerin bütünü” nü kast ettiğini belirtmektedir. Bu hareketlerin birleşmesi gerektiği, aksi taktirde marjinalleşeceklerinin farkında olduğunu belirten Gill, farklılıkları kolektif kimlik ve dayanışma içinde birleştirmenin önemine değinir. Böylece kolektif irade giderek somut bir biçim alacaktır. Bu “postmodern prens” hem bir eğitim kurumu hem de kültürel bir hareket olacaktır. 
 
Kadın partileşmesi 
 
Gill’in işaret ettiği birbirinden farklı örgütlenmelerin giderek belirli bir liderlik yapısı olmayan bir “postmodern uluslar üstü siyasal parti”yi oluşturma arayışı tartışmamız açısından önemli. Postmodern olarak tanımlamak yerine, dönemin ihtiyaçlarını, karakterini gözeterek ihtiyacımız olanı tespit etmek ve adını koymak gerekiyor. Zira Gill’in referans aldığı Gramsci’nin söz ettiği “toplumun karmaşık bütünlüğünü” oluşturmak, kendiliğinden bir şekilde gelişmeyecek (age). Ve kadın özgürlük sorununun kesişimselliği, birçok farklı mücadeleyi kapsayan boyutları, hareketin ulaştığı çok renkli/sesli ve dinamik yapısı, kadın özgürlük mücadelesinin ulus ötesi (transnational) karakter kazanan düzeyi, karşıt gücün (bir diğer deyişle demokratik modernitenin) inşasında bir tutkal/birleştirici olma potansiyelini gösteriyor. Burada anlamsal ve yapısal formunu yani ideoloji, bilim ve örgütsel yapılanmasını oluşturmuş kadın partilerinin çekirdek öncü güç rolünü oynaması mümkün. Çağa damgasını vuracak olan kadın partileşmeleri de doğrultuyu belirleme potansiyelini açığa çıkarmaktadır. 
 
Kadın partilerine neden ihtiyaç var?
 
21. yüzyıla girerken yerel ve lokal olarak başlayan birçok hareketin, sonrasında sorunlarının çözümü için küresel çözümlere yöneldiğini gördük. Oluşturulan küresel ağlar, konfederasyonlar, sosyal forumlar ve benzeri deneyimlerinden açığa çıkan dersler, bu formların zayıf ve güçlü yanlarını da gösterdi. Kadın hareketleri açısından da belirgin olan bu durumda, ideolojilerini yani kimliklerini koruyan hem yerel hem evrensel olan bir bağı açığa çıkarmanın gerekliliği açıktır. Bu bağın oluşması için “toplumun karmaşık bütünlüğünü” kurmada birleştirici rol oynayacak rehber ilkelerin, ortak programların varlığına olan ihtiyaç görülüyor. Tek bir partinin küresel aktör olacağı bir durumdan bahsetmiyoruz. Ancak yerelde partileşme sürecinde açığa çıkardıkları deneyimler üzerinden bir ortaklaşma sağlanabilir. Örneğin Kadın Özgürlük Partisi’nin deneyiminden süzülen kadın kurtuluş ideolojisi, sosyal bilim anlayışı jineolojî, yerelden evrensele doğru bir bağ olabilir. Gabriela Kadın Partisi’nin toplumsal sorunlara çözüm yöntemleri bir başka bağ olarak değerlendirilebilir. Yerel deneyimlerden süzülen bilgi, düşünce gücüyle oluşturulacak ve hem yerel hem küresel düzeyde üzerinde ortaklaşılan bir kadın kurtuluş programı, 21. yüzyılın kaderini tayin etmemizde belirleyici olabilecektir. Zira kadınların ortak ilke ve programlar etrafında iradeleşmesini sağlayacak kadın partisi aynı zamanda sosyal, düşünsel ve kültürel devrimin kurucu organları da olacaktır. Çünkü kadının iradeleşmesi, cins eksenli bir yaklaşımı aşan, kadının kendini ve toplumu değiştirme iradesini ifade etmektedir. Kadın partisi, işçi sınıfı için belirtilen kendiliğinden olan hareketin kendisi için olması yönünde önemli bir adımdır.
 
Kadın özgürlüğü
 
Bu adımı atarken ilk yapılması gereken, kadının özgürlük probleminin analiz edilmesi, kadın kurtuluş programının oluşturulması ve “tohumu ekecek, fideyi dikecek” ideolojik kadın kadrolaşmasının oluşturulmasıdır. Kadın özgürlüğü probleminin ideolojik ve bilimsel analizinin yapılması ve bu eksende kadın kurtuluş programının açığa çıkarılması önemlidir. Kadın gerçeğinin esas alınması doğal olandır. Bu gerçek aynı zamanda toplumsal gerçekliği belirleme gücü ve demokrasi kültürünü geliştirecek dinamiktir. Zira demokrasi kültürünü geliştirmek kadın partilerinin öncelikli görevleri arasında gelmektedir. Demokrasi kültürünü geliştirmekle yükümlü olan kadın partilerini Öcalan, “özgür kadın akademisi” olarak ele almaktadır. “Parti örgütlenmesini bir kadın özgürlük akademisi olarak görüyorum. En soylu çabaları ile demokrasi mücadelesi temelinde yer alacaklar ve başarıyı büyük çaba belirleyecektir” derken kadın partisinin klasik siyasal bir partinin ötesinde anlamlar taşıdığına işaret eder. Bu temelde zihniyet mücadelesinin yürütüldüğü kadının özgün ve özerk örgütlenmesi, ideolojik gücü, bilimsel dayanağı kadının özsavunma, meşru savunma sistemidir aynı zamanda.
 
Direnen kadınlarla örgütlenmesi
 
Kadın partisinin bir diğer temel özelliği de ideolojik kadın kadrolaşmasını esas almasıdır. Kadın partisi sistemden ve egemen erkek ilişkilerinden kopuşu sağlamış, cins mücadelesini ve egemenlik biçimlerinin her türüne karşı direnen kadınlarla örgütlenir. Kadın düşünce yapısını ve aklını, özgür düşünme kişiliğini ve duruşunu, nasıl yaşamalı arayışını her alanda gündemleştirecek, kılcallara taşıyacak damarlardır, öncü kadın kadrolar. Toplumsal teori ve programı, uygulama gücüne dönüştüren kadronun varlığıdır. Dinamik bir kolektif güç olma iradesinin bütün kadınlara mal edilmesi amacı kadro ve kitle arasındaki bağı oluşturur. Kitleyi bu doğrultuda örgütleyecek, ideolojik esasları taşıracak olandır kadro. Ancak kadrolara dayanan bir kadın partisi, kitleselleşebildiği yani temsil ettiği değerleri toplumsallaştırabildiği oranda devrimci karakterini sürdürebilir.
 
Neden kadın partilerine ihtiyaç duyduğumuzu öngörüler üzerinden değil, somut deneyimlerin etki ve sonuçlarından yola çıkarak da tartışmaya ihtiyacımız var. Bu anlamda Kadın Özgürlük Partisi ve Gabriela Partisi’ni iki örnek olarak verebiliriz. 
 
*Yazının Devamı “Kadın Özgürlük Partisi” başlığıyla haftaya yayınlanacaktır. 
 
*Bu yazı, Jineolojî Dergisinin “21. Yüzyıl: Kadın Yüzyılı” dosya konulu 17. sayısından kısaltılarak alınmıştır.