Leyla Güven’den Fehime Poyraz’a mektup

  • 09:07 1 Kasım 2019
  • Kadının Kaleminden
 
“Bilmezler ki sen orada bir çalışan değil, oranın gerçek sahibisin. Senin ve bütün acılı annelerin emeğiyle var oldu o mekânlar. Bilmezler ki zavallı olan sen, ben, biz değiliz, onlardır.”
 
Leyla Güven 
 
Senin açık yüreğinden, emekçi ellerinden öpüyorum. Genç bir kor düşürdüler Kürt halkının yüreğine. Bir canımızı daha aldılar. Belli ki, Kürdü öldürmenin pirim yaptığı bugünlerde sırada bekleyen gönüllü tetikçiler var. Anlaşılan bin yıllardır aynı coğrafyada yaşayan Kürt halkını hiç tanımamışlar. Eğer Kürtleri tanımak istiyorlarsa senin ortaya koyduğun duruşa baksınlar. Sen duruşunla, metanetinle onlara en güçlü mesajı verdin. Öfkesini güce dönüştürmüş, anlamlı mesajlar veren ve dimdik ayakta duran bir anne gördü bütün insanlık. 
 
Fedakâr Fehime Anne
 
Gördüğün gibi ilk andan itibaren her zamanki gibi herkes konuşmaya başladı. Çünkü bu kişilerin bir şey bilip bilmemeleri çok da önemli değildir. Eğer Kürtlere “iyi hakaret ediyorlarsa, bütün Kürtleri terörist olarak ifade ediyorlarsa” gerisi teferruattır. Bilmezler ki sen Denizi’ni ne’liklerle büyüttün. Sen doğup büyüdüğün yerini, yurdunu neden terk ettin? Bilmezler ki sen orada bir çalışan değil, oranın gerçek sahibisin. Senin ve bütün acılı annelerin emeğiyle var oldu o mekânlar. Bilmezler ki zavallı olan sen, ben, biz değiliz, onlardır. Çünkü gelinen aşamada gerçekten acınacak durumdalar.
 
Canım annem
 
Kendimize de kızıyorum elbette. Neden bunların sahtekârlıklarını yeterince deşifre edemedik diye. Bir de bütün kavramlar gözümün önünden geçti. Demokratik siyaset dedik, oysa demokratik siyaset 17 bin faili devlet olan cinayetle birlikte gömüldü. Kardeşlik sözünü artık duymak bile istemiyoruz. Çünkü bizim için kardeşlik Roboski ’de 34 Kürt çocuğunun bedeniyle birlikte paramparça oldu. Kardeşlik Silopi’de evinde uyurken içeriye dalan panzerle ezildi, yok oldu. Kardeşlik, Taybet Ana ile birlikte 7 gün 7 gece dışarıda kan revan içinde kaldı. Kardeşlik, Cizre bodrumlarında yanan Kürt gençlerinin bedeniyle birlikte yandı ve külleri “terör söylemleri” eşliğinde bütün Türkiye halklarının üzerine savruldu. Ve nihayetinde kardeşlik bütün vahşetlere sessiz kalan herkes tarafından yok edildi. Biz artık her gün kanal kanal dolaşıp Kürtlere hakaret edenlerle kardeş olmak istemiyoruz. Biz bu ülkede adaleti, yüzyıllardır bedenlerimizi mum gibi eriterek ararken sadece kendileri için “adalet yürüyüşü” yapanların yüzünden kaybettik. Eşitliği “Bir Türk dünyaya bedel” diyen her etnik kimliğe bir kod veren Türk erkek ve Sünni olmayan her kimliğe ötekidir marjinaldir diyen zihniyet tarafından kaybettik. İnsanlığı Hatun Tuğluk annemizin cenazesini mezardan tekrar çıkarmak zorunda kaldığımız gün ve oğlunun cenazesi kargo ile gönderilen Xalise Anne’nin basına yansıyan resmini gördüğümüz gün kaybettik. Hukuk Kürt halkı açısından hep yoktu, onun yerine özel hukuk-düşman hukuku vardı. 
 
Son 22 yıldır da Kürtlerin hakkı-hukuku İmralı adasında Sayın Abdullah Öcalan şahsında ağır bir tecrit altındadır. Demem o ki canım annem bizim için bütün sözler, kavramlar, hamasi nutuklar anlamını yitirmiş ve Deniz hevalin güzel gözlerinin derinliğinde kaybolmuştur. Ne acıdır ki Kürt kadınları için ölüm bir gün demokrasinin kenti olduğu iddia edilen Paris’ten, bir başka gün Ege’nin incisi olduğu söylenen İzmir’den geliyor. Ne fark eder ki onları aramızdan alan tetiği kimin çektiği! Sonuçta önemli olan bu erkek egemen IŞİD zihniyetinin bütün dünyaya yayılmış olmasıdır. Her şeye rağmen sen yüreğini ferah tut güzel annem. Daha Kürt kadınları son sözünü söylemedi. Biz onların hedefinin halkların ortak yaşam arzusu olduğunu biliyoruz. HDP’nin çatısı altında toplanan halkların, inançların, kültürlerin onların korkulu rüyası olduğunu elbette biliyoruz. Bu nedenle HDP’nin de doğru adres olduğu kesindir. Her şeye rağmen acımızı güce dönüştürerek her zeminde hesap sormaya devam edeceğiz. Tıpkı katledilen evlatlarının hesabını sormak için adalet arayışını sürdüren Emine Şenyaşar ve diğer bütün annelerimiz gibi mücadele edecek ve huzuru bu kadim topraklara mutlaka getireceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. 
 
Sevgili Fehime anne
 
Sana ve bütün annelere sözümüzdür; cezaevlerinde ve bütün yaşam alanlarında Deniz yoldaşın ve bütün devrim şehitlerimizin amacını gerçekleştireceğini belirtiyoruz. 
 
Elazığ Cezaevi’ndeki kadın tutsaklar adına senin ve değerli ailenin acısını paylaşıyor, saygılarımızı sunuyoruz.
 
*DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in ajansımız aracılığı ile HDP İzmir il örgütüne yönelik saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz’a yolladığı mektuptur.