‘Emek sömürüsüne son verin’
- 11:23 18 Aralık 2024
- Siyaset
ANKARA - DEM Parti Göçmen ve Mülteci Komisyonu Eş Sözcüleri, göçmen veya mültecilerin karşılaştıkları sorunlara yaptığı açıklamada, “Göçmenler gittikleri ülkelerde sömürü, güvencesizlik, ırkçılık ve ayrımcılıkla yüz yüze bırakılıyor” dedi. Eş Sözcüler, "Emek sömürüsüne son verin" diye çağrıda bulundu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Göçmen ve Mülteci Komisyonu Eş Sözcüleri Özgül Saki ve Murad Mıhçı, mültecilere yönelik ayrımcılığa, saldırılara ve sömürüye ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Göçmenler ayrımcılığa maruz kalıyor
Açıklamada, 1990 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, “Uluslararası Göçmen İşçiler ve Ailelerinin Haklarını Koruma Konvansiyonu”nun imzalanmasının ardından 18 Aralık gününün Uluslararası Göçmenler Günü olarak ilan edildiği hatırlatılarak, “Göçmenlere yönelik hak ihlallerinin ve sömürünün gündemleştirildiği bu tarih, en çok da içerisinde bulunduğumuz coğrafyayı ilgilendirmektedir. Orta Doğu’da bitmek bilmeyen savaş iklimi ve siyasi krizler, milyonlarca insanı yerinden yurdundan etmiştir. Göçmenler gittikleri ülkelerde sömürü, güvencesizlik, ırkçılık ve ayrımcılıkla yüz yüze bırakılmıştır. En çok göçmen nüfusunun bulunduğu Türkiye’deki iktidar ise göçmenleri Avrupa’ya karşı bir siyasi pazarlık kozu olarak görmektedir” denildi.
‘Emek sömürüsüne son verilmeli’
Türkiye’ye gelen göçmen ya da mültecilerin güvencesiz, kayıt dışı ucuz işgücü olarak sömürüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, “Göçmenlerin bir işyerinde çalışırken, ancak işverenin Çalışma Bakanlığı’na başvurusu ve bakanlığın onay vermesiyle kayıtlı-sigortalı çalışan statüsüne geçebildiği koşullarda, göçmen işçi haklarının sendikal örgütlenme yoluyla sağlanması da imkansızlaşmıştır. Göçmen emeği sömürüsüne son vermek için statü ayrımı yapılmaksızın tüm göçmenlerin sendika ve sigorta hakkı tanınmalıdır. Çalışma Bakanlığı ve koruduğu patronlar, kölelik koşullarında çalıştırılan göçmenleri sömürmekten vazgeçmelidir. Göçmenlerin hak arama özgürlükleri de sınır dışı edilme tehditleriyle tamamen ortadan kaldırılmıştır. Sınır dışı edilme tehdidi nedeniyle hak arayamayan göçmen işçiler, uğradıkları erkek şiddetine ve cinsel şiddete ses çıkaramayan göçmen kadınlar, herhangi bir toplumsal eyleme dahi katılamayan göçmenler için yaşamın kendisi bir tedirginliğe dönüşmüştür. Bu öngörülemez ve keyfi sınır dışı etme prosedürü, Türkiye’nin kendi mevzuatına ve tarafı olduğu Cenevre Sözleşmesi’ne de aykırıdır” diye belirtildi.
‘Binlerce kişi yerinden yurdundan edildi’
“Türkiye ve AB ülkelerinin, ‘iltica ve kabul’ aşamalarını durdurmaları, vahşi geri itme politikasıyla sistematik ölümlere yol açmaları ve Türkiye’nin AB ile yaptığı Geri Kabul Anlaşması kabul edilemezdir” ifadelerine yer verilen açıklamada, SMO’nun, Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrol ettiği yerleşim yerlerine saldırması sonucunda binlerce insanın Rojava bölgesindeki başka yerleşim alanlarına geçmek zorunda kaldığı vurgulandı. Açıklamada, “Olumsuz kış koşulları ve sınırlı imkanlar nedeniyle oldukça zor şartlarda yaşamaya çalışmaktadırlar. Bölgedeki göçmenlerin de sesini duyurmak ve onlarla dayanışmak hepimizin sorumluluğudur.
Mücadelemiz sürecek
Uluslararası kamuoyunu ve Türkiye’deki kuruluşları göçmenlerle dayanışmaya, tüm aktörleri ise göç dahil yaşanması muhtemel yeni insanlık dramlarının ve ihlallerin önlenmesi için acil ve somut adımlar atmaya çağırıyoruz. Sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada eşit ve özgür bir yaşam için göçmenlerle birlikte mücadele edeceğiz.”