Devletin yasakladığı kitap: Hûmîtra’nın felsefik mesajı
- 09:02 3 Ocak 2025
- Kültür Sanat
Dilan Babat
HABER MERKEZİ - Kaleme aldığı “Hûmitra” kitabının yasaklanmasını değerlendiren Xece Şen, “Bir kitap sadece yazılmak için değil, tarihsel bir bilinci uyandırmak için vardır” dedi. Xece Şen, kitabının sadece bir felsefeyi değil, kadın özgürlüğünün evrensel mesajını da taşıdığına dikkat çekti.
Kadim Kürt felsefesi ve kadınların aydınlık mücadelesini merkezine alan Hûmîtra kitabı, tarih boyunca karanlığa karşı verilen bir direnişi, semboller ve felsefi birikimle günümüze taşıyor. Xece Şen’in kaleme aldığı bu eser, sadece bir kitap değil; Kürt halkının ve özellikle kadınların kültürel, tarihsel ve toplumsal mücadelesini belgeleyen bir eser. Kitap, tarih sahnesinde kadınların yerini yeniden tanımlarken, Orta Doğu’nun binlerce yıllık felsefik mirasını gün yüzüne çıkarıyor. 15 bin yıl öncesine kadar uzanan bir tarihsel arka planla, Mitra sembollerinin ve felsefesinin nasıl ortaya çıktığını, bu felsefenin nasıl yasaklanmak istendiğini ve modern zamanlarda nasıl yeniden canlandığını ele alıyor. Ayrıca, devlet politikalarının bu kültürel ve felsefi mirası bastırmaya yönelik girişimlerini eleştirel bir gözle değerlendiriyor.
Hûmîtra, yalnızca geçmişi hatırlatmakla kalmıyor; aynı zamanda kadınların toplumsal mücadeledeki öncülüğünü ve direnişini simgeliyor. Zerzevan Kalesi’nden Göbeklitepe’ye kadar, Kürt kadınlarının sahip olduğu tarihi mirası ve felsefeyi koruma çabasını anlatan kitap, okuyuculara yeni bir bakış açısı kazandırmayı hedefledi. Ancak yasaklandı.
Xece Şen, kaleme aldığı Hûmîtra kitabının yasaklanmasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Hûmîtra’nın felsefesi ve Orta Doğu’ya etkisi
Hûmîtra’nın binlerce yıl öncesinden kadınlar tarafından Kürt felsefesinin ortaya çıkarılmasına öncülük ettiğini belirten Xece Şen, bu ismin "kadın" anlamına geldiğini ifade etti. Xece Şen, "Hûmîtra, aydınlığı ve günü temsil eder; aynı zamanda karanlığa karşı verilen mücadelenin bir sembolüdür. 21'inci yüzyılda Mitralar yeniden ortaya çıkmıştır. Bu hareket, Türkiye’de, Kürdistan’da ve Orta Doğu’da yankı buldu. Milattan 15 bin yıl öncesine dayanan bu tarih, günümüzde yeniden canlanmaktadır. Tarih boyunca semboller yaratıldı, bu kitabın içeriğinde de bu semboller, kelimeler, sözlükler ve felsefi bakış açıları yer alıyor. Orta Doğu üzerindeki etkisi, hangi dönemlerde varlığını sürdürdüğü, ne zaman yasaklandığı ve yok edilmek istendiği ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor. Ayrıca, bu felsefenin hangi ülkeler tarafından benimsenmeye çalışıldığı ve Kürdistan’ın dört bir yanında bu alanda yapılan somut çalışmalar da kitapta yer buluyor" dedi.
‘Devletin politikaları boşa çıkarıldı’
Xece Şen, bu çalışmalardan en önemlisinin Jinwar olduğunu belirterek Jinwar’ın erkek egemen akla ve kaleme karşı güçlü bir yanıt olarak ortaya çıktığını söyledi. Xece Şen, "Özellikle devletin Göbeklitepe ve Mitra Tapınağı üzerinde yürüttüğü planlar boşa çıktı. Peki, hangi noktada boşa çıktı? Zerzevan Kalesi gündeme geldiğinde devlet, arkeolojik çalışmalar başlattı. Ancak kadınların erişiminin yasaklandığı Zerzevan Kalesi ve Mitra Tapınağı’nın kapatılması, büyük bir tepkiyle karşılandı. Buna rağmen son 3-4 yılda binlerce kadın Zerzevan Kalesi’ni ve tapınağı ziyaret etti. Devletin öne sürdüğü sahte arkeolojik dosyalarla Kürtlere ait olan değerler Romalıların, Arapların ve Türklerin malı olarak gösterildi ve bu durum uzun süre kabul gördü. Ancak Mitra bu politikayı yenmeyi başardı. Kitabı okuyanlar artık bölgeye farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaya başladı. Özellikle Mitra’nın sembolleri, devletin politikalarını geçersiz kıldı" dedi.
‘Kitap kendini tanıttı’
Göbeklitepe hakkında birçok film ve belgeselin yapıldığını ancak Zerzevan Kalesi üzerine çok az çalışma olduğunu hatırlatan Xece Şen, "Zerzevan’ın ismiyle ilgili sadece bir belgesel yapıldı ancak isminin gerçek anlamı tam olarak anlatılmadı. Altın anlamına geldiği belirtiliyor, fakat Mitra bu konuda tarihsel ve sembolik bir yanıt sundu. Bu kitap, yalnızca kültür ve felsefe alanında değil, aynı zamanda müziğe de perspektif kazandırdı. Şiir, şarkı sözü ve roman yazılırken hangi noktalara odaklanılması gerektiğini Mitra ortaya koydu. Riha’da yaşayan Eda Mado’nun, yaşına rağmen dillendirdiği Dewrêşê Evdê şarkısı topluma büyük bir rol modeli sundu. Yasaklanan sesler ve felsefeler, Mitra sayesinde gün yüzüne çıkarıldı. Kitabın yazarı olarak adım anılmasa da Mitra olarak biliniyor. Kitap kendi kendini tanıttı; benim bir tanıtım yapmam gerekmedi. Yazar olarak, kitabın gölgesinde kaldım. Ancak bu kitabın topluma sunduğu perspektif nedeniyle yasaklanması kaçınılmaz oldu" ifadelerini kullandı.
Yasaklanma gerekçeleri
Xece Şen, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bir TJA aktivisti ve kadın olarak verdiğimiz mücadele, sürekli hedef alınıyor. Kitabın yasaklanmasının birinci nedeni, yıllardır inandırılmaya çalışılan bir felsefenin boşa çıkmasıdır. İkinci neden, bu coğrafyada iktidarın planlarının başarısızlığa uğramasıdır. Üçüncü neden ise kitabın Kürtçe yazılmış olmasıdır. Kürtçe, devlet tarafından yasaklanan ve bilinmeyen bir dil olarak görülüyor, ancak bu kitap, bu yasağa da bir yanıt niteliğindeydi. En önemli nedenlerden biri de PKK propagandası yapıldığı iddiasıdır. Oysa kitap, doğada, eşitlikçi bir yaşamda ve toplumda yaşamın felsefesini öne çıkarıyor. Abdullah Öcalan’ın felsefesiyle paralellik taşıdığı gerekçesiyle hedef alındı. Devlet, bir kitabı ya da bir şeyi yasaklıyorsa, o şeyin değeri oldukça büyüktür. Avrupa’da yapılan birçok çalışma iktidarların hizmetindedir. Ancak halkın hizmetine sunuluyor. Ama bir çalışmayı halkın hizmetine sunan tek kadın benim. Bu kitabı hazırlarken çok emek verdik. Kitabı okuyanlar, yasak nedeniyle ikinci baskıya ulaşılamadığını söylüyorlar. Bu kitabın yeniden basamıyoruz."
Bir resim çizdim…
Xece Şen, Abdullah Öcalan’ın şu sözlerine atıfta bulunarak konuşmasını şöyle tamamladı: Bir resim çizdim hep bakılmasını isterim. Bir ses oldum hep duyulmasını isterim, ülkeme, dünyaya evrene. Bu ses Kürtler içinde de kaybolmuştu, Mitra, bu sesi yeniden ortaya çıkardı."