Zorlu yaşamında, yolu kadın dayanışması ile kesişti

  • 09:01 28 Kasım 2023
  • Yaşam
 
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - Ekonomik sebeplerden dolayı eğitim hayatını yarıda bırakarak çocuk yaşta çalışmaya başlayan Xezal Heyv, yaşamın zorlukları karşısında şimdi kadın dayanışmasının hakim olduğu bir alanda çalışıyor.
 
Kadını eve hapsetmeye odaklı politikalara karşı kadınların en önemli itiraz aracı belki de çalışma yaşamında yer almak. Verdikleri mücadeleye ilk olarak kendilerine dayatılan geleneksel kimliklere karşı çıkarak başlayan kadınlar, örgütlenerek ve dayanışmayı büyüterek, kendi kimliklerini oluşturuyor. 34 yaşındaki Xezal Heyv de zorlu bir yaşamda emek mücadelesi veren ve kadın dayanışmasından güç alan kadınlardan.
 
‘Maddi sıkıntılardan dolayı okulu bıraktım’
 
Maddi sıkıntılardan dolayı 13-14 yaşlarında çalışmaya başlayan Xezal, ailenin 5 çocuktan en büyüğü. Çocuk yaşta bir yandan okuyan bir yandan da çalışan Xezal, babasını kaybettikten sonra okulu tamamen bırakmak zorunda kaldı. Çocuk yaşta tekstile işe giren Xezal, “Yaklaşık 20 yıl boyunca tekstil sektöründe çalışmak zorunda kaldım. Arada tabi okula gitme hayalim aklıma geliyordu. Hep ‘Durumumuz iyi olsun da okula tekrar başlıyayım’ diye hayal ederdim. Ne yazık ki bu hayalim tam anlamıyla gerçekleşmedi ama uzunca bir süreden sonra açık öğretime kaydoldum ve açıktan liseye kadar devam ettim. Hem çalıştım hem okudum” ifadelerini kullandı.
 
‘Dünyanın her yerinde kadın şiddete maruz kalıyor’
 
Özellikle bir kadın olarak çalışma hayatında çok kez cinsiyet eşitsizliğine uğradığını kaydeden Xezal, “Kadın olduğum için işyerinde hep bir ayrımcılığa uğradım. Kadın-erkek eşit çalıştığımız zamanlarda bile erkekler bizden daha fazla maaş alıyordu. Sürekli maaşım erkek maaşından bir adım geride geliyordu. Çalışma saatlerimiz çok fazlaydı. Hatta 2-3 haftada bir izin yapabiliyorduk. Çok fazla emek vermemize rağmen erkekler daha üstün tutuluyordu” sözlerine yer verdi. Sistem içerisinde kadınların çok fazla şiddete uğradığını ve bu şiddetin sadece fiziki olmadığını ekleyen Xezal, kadına yönelik şiddetin dünyanın her yerinde olduğuna değindi.
 
‘Ayrımcılığın olmadığı bir kooperatif kurduk’
 
 
20 yıl tekstilde çalıştıktan sonra 3 yıl da İstanbul’da modelistlik eğitimi aldığını kaydeden Xezal, eğitimden sonra Amed’e geldi. Xezal, kız kardeşiyle bir işyeri açma hayali olduğunu paylaşarak, “Amed’deyken bu hayalimiz için çalışmalar yaparken bir kadın arkadaşla tanıştım. Ben de biraz ona hayalimden bahsettim. O da bana bir iş teklifiyle geldi. Aslında onun bu iş teklifi benim hayallerimin karşılığıydı. Beraber birlik olup kadın kooperatifi kurmak istediğini dile getirdi. Ben de buna sevindim. Kız kardeşim ve birkaç kadınla birlik olup emeklerimizin görünür kılındığı, ayrımcılığın olmadığı, kendi ifadelerimizi rahatça dile getirebileceğimiz bir kadın kooperatifi kurduk” dedi.
 
Özgün ürünler
 
“Kadın dayanışmasının olduğu bir alanımız var” diyen Xezal, “Kadınlarla birlikte kurduğumuz iş yerimizde her anlamda hep bir kadın dayanışması ön planda. Hepimiz birbirimizin fikrine saygı duyuyoruz, birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Biri kendi gücünü diğeri üzerinde denemiyor, güç eşitliği sağlanıyor. Birbirimizi anlayarak iş yaptığımızdan ortaya da güzel bir emek çıkıyor. Kendimiz üretiyoruz, bu yüzden ortaya da daha özgün şeyler çıkıyor” şeklinde konuştu.
 
‘Çocuk işçi olmam değil kadın olmam sorundu’
 
Kooperatifi kurduktan sonra da kendilerine yönelen cinsiyetçi yaklaşımlar gördüklerini söyleyen Xezal, “Çevremiz bizi ziyarete geldiğinde, özellikle erkekler kadını güçsüz gördüklerinden dolayı bize hemen bir akıl verme girişiminde bulunuyorlar. Ayrıca çalışmaya başladığım zamanlarda aslında bir çocuk işçiydim ama kimse benim çocuk işçi tarafıma bakmıyordu. Kadın olduğum için çalışmam engellenmeye çalışılıyordu. ‘Kadınlar çalışamaz, kendi ayakları üstünde duramaz’ gibi sözlere maruz kalıyordum” dedi.
 
‘Kadınlar çalışarak toplumun yarattığı baskıyı kırdı’
 
Xezal, kendisini sözlerle baskılamaya çalışan insanların gün geçtikçe kendisini artık kabul ettiğini belirtirken, şunları kaydetti: “Ben çalışmaya devam ettikçe çevrem tarafından biraz da olsa bu durum kabul edilir hale geldi. Zamanla gördüler ki kadın çalışabiliyormuş, çocuk da bakabiliyormuş, kendi ayakları üstünde durabiliyormuş. Biz kadınların çalışarak toplumun yarattığı ve bizi baskıladığı o algıları kırdığımızı düşünüyorum.”