Sonsuzluğa uzanan bir kadın: Sêvê Demir

  • 09:01 5 Ocak 2025
  • Portre
HABER MERKEZİ - Tam 9 yıl geçti Sîlopiya’da Sêvê Demir’in iki arkadaşı ile katledilmesinin üzerinden, ardından sonsuz bir mücadele bırakarak… O yalnızca bir insan değil; bir halkın direnişi, bir toprağın inadı, bir kadının özgürlüğe olan inancıydı. Onun hikâyesi, hiç bitmeyecek bir destan gibi, anlatıldıkça güçlenmeye devam edecek.
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir, 5 Ocak 2016 tarihinde Fatma Uyar ve Pakize Nayır’la birlikte Şirnex’in (Şırnak) Sîlopiya (Silopi) ilçesinde katledildi. Açılan davada Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı “yetkisizlik” kararı vererek dosyayı Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Mahkeme 3 kadın siyasetçinin katledilmesinin, “şüphe” üzerine gerçekleştiğini belirterek dosyanın üzerini kapattı.  
 
Peki kimdi Sêvê Demir?  Nasıl anlatılır ya da nasıl anlatmalı?
 
Mêrdîn Stewr’de dağlar, dimdik dururdu gökyüzüne doğru. Her sabah o dağların serin esintisi, köydeki evlerin damlarına dokunur, gündüzle geceyi birbirinden ayırırdı. İşte o dağların eteğindeki Şûtê köyünde dünyaya geldi Sêvê Demîr. O sabah, hayatın onu neye hazırladığına dair bir işaret yoktu. Fakat bir halkın kaderini sırtlayacak kadar güçlü bir yürekle doğmuştu.
 
Çocukluğu dağların gölgesinde başladı. O yıllar, Kürt halkı için zorlu ve mücadele ile dolu yıllardı. Devletin köyleri boşalttığı, evlerin, köylerin ateşe verildiği, insanların köklerinden koparıldığı dönemlerdi. Sêvê Demir, çocuk yaşında zulmün ne olduğunu gördü. 1990’ların o korkunç gecelerinden birinde, ailesiyle birlikte köylerinden göç etmek zorunda kaldılar. Dağları geride bırakırken, toprakla bağını koparmadı; aksine daha sıkı sarıldı ona. Çünkü biliyordu, bir gün geri dönecekti.
 
Mücadelesinin ilk çığlığı
 
Göç yollarında bir aile, yalnızca eşyalarını değil, hayallerini ve umutlarını da taşır. Sêvê Demir’in ailesi, Amed’e yerleştiğinde, bu yeni şehirde de rahat yüzü görmedi. Devletin baskısı, yoksulluk ve yabancılaşma onları hep takip etti. Ama Sêvê Demir farklıydı. O, boyun eğmeyi reddetti. İlk isyanını, çocuk yüreğiyle dile getirdi. Evlerine baskın yapan polislere, "Asıl terörist, evimize çamurlu ayakkabılarla giren sizsiniz!" sözleri onun mücadelesinin ilk çığlığıydı belki de. 
 
Siyasete ilk adımını attı 
 
Gençlik yıllarında ailesi Manisa’ya göç etti. Batıya savrulan her Kürt ailesi gibi, Sêvê Demir de burada yalnızlığın ve kimliksizleştirmeye çalışmanın derin acısını yaşadı. Ancak kimliğinden, dilinden ve halkından asla kopmadı. Manisa’nın sokaklarında büyürken, içindeki adalet ateşi daha da harlandı. Siyasete ilk adımını burada attı. İnsanlara umut olmayı, onları örgütlemeyi öğrendi.
 
Özgürleşme mücadelesinin sembollerinden biri oldu
 
Sêvê Demir, Demokratik Toplum Kongresi’nden Demokratik Bölgeler Partisi’ne, Kongreya Jinên Azad’a kadar birçok yerde çalıştı. Ama onun kalbi her zaman kadın mücadelesindeydi. Erkek egemen toplumun baskısını en iyi kadınlar bilirdi. Sêvê Demir, bu baskıya başkaldıran kadınların arasında bir yıldız gibi parladı. Onun adı, kadınların özgürleşme mücadelesinin sembollerinden biri oldu.
 
Sınırları aştı 
 
Zamanla devletin baskısı onu da hedef aldı. KCK operasyonlarıyla tutuklandığında, cezaevinin soğuk duvarları bile onun mücadeleci ruhunu kıramadı. Tutsak olduğu günlerde de direnişine devam etti. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için başlatılan açlık grevine katıldı. Açlık grevi, bedeninin sınırlarını zorladı ama onun iradesini güçlendirdi. Serbest kaldığında, mücadeleye kaldığı yerden devam etti.
 
'Biz buradayız' dedi
 
2015 yılıydı. Şirnex ve Mêrdîn’de çalışmalar yaparken, bir kez daha halkının yanında olmayı seçti. Silopi’de sokağa çıkma yasağının ilan edildiği o karanlık günlerde, Sêvê Demir halkını yalnız bırakmadı. "Biz buradayız" dedi, "Halkımla omuz omuza."
 
Katledildiler 
 
Ama 5 Ocak 2016’da Silopi’nin sokakları bir kez daha kana bulandı. Zırhlı bir araçtan açılan ateşle, Sêvê Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır ile katledildi. O an, yalnızca bedenleri toprağa düştü; fakat onların mücadelesi, halkın kalbinde bir çığlığa dönüştü. Sêvê Demir’in sesi, binlerce kadının sesinde yankılanmaya devam etti.
 
Toprağın bir parçası oldu 
 
Sêvê Demir, toprağını, halkını ve kadınları asla terk etmedi. Hayatını adadığı bu topraklarda, toprağın bir parçası oldu. Şimdi dağlar, onun ismini fısıldıyor. Rüzgârlar, onun hikâyesini taşıyor. Ve insanlar, onun mücadelesini anlatmaya devam ediyor.
 
Hikayesi hiç bitmeyecek bir destan gibi 
 
Çünkü Sêvê Demir, yalnızca bir insan değil; bir halkın direnişi, bir toprağın inadı, bir kadının özgürlüğe olan inancıydı. Onun hikâyesi, hiç bitmeyecek bir destan gibi, anlatıldıkça güçlenmeye devam edecek.