Zeytinlik yasasına karşı açıklamalar: Torba yasa geri çekilsin!
- 18:20 23 Haziran 2025
- Güncel
WAN – Zeytinliklerin madene açılmasını öngören yasa teklifinin komisyondan geçmesine tepki göstermek amacıyla gerçekleştirilen açıklamalarda, yasanın doğa yasası değil, doğa kıyımı yasası olduğu vurgulanarak, "Doğaya karşı işlenen suçlarda sessizlik suça ortaklıktır. Biz susmayacağız! Bu yasa tasarısı geri çekilene kadar her ilde, her köyde, her şehirde mücadeleyi büyütmeliyiz." çağrısı yapıldı.
Van Ekoloji Derneği (Van EKO-DER), zeytinliklerin madene açılmasını öngören yasa teklifinin komisyondan geçmesini protesto etmek amacıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Sanat Sokağında gerçekleştirilen açıklamada, “Doğayı savunmak yaşamı örgütlemektir” yazılı pankart açıldı. Açıklamaya İnsan Hakları Derneği (İHD) Wan Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şubesi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İl Örgütü'nün yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Basın metnini Van EKO-DER Eşsözcüsü Dilek Akdağ okudu.
‘Bu bir doğa kıyımı yasasıdır’
Yasa tasarısının, zeytinlikleri, ormanları, meraları, tarım topraklarını ve su varlıklarını sermayenin önüne sermek istediğini ifade eden Dilek Akdağ, bu yasanın sadece bir mevzuat değişikliği olmadığını, doğaya karşı açılmış çok boyutlu bir savaş olduğunu belirtti. Dilek Akdağ, “Bu yasa geçtiği anda, ekosistemler parçalanacak, biyoçeşitlilik kaybı hızlanacak, köyler boşaltılacak, gıda ya erişim zedelenecek, iklim krizine karşı toplumsal direncimiz çökecek. Bu bir doğa yasası değil, bir doğa kıyımı yasasıdır. Doğaya karşı işlenen suçlarda sessizlik suça ortaklıktır. Biz susmayacağız! Bu yasa tasarısı geri çekilene kadar her ilde, her köyde, her şehirde mücadeleyi büyütmeliyiz. Ekoloji hareketlerini, baroları, sendikaları, kadın örgütlerini, gençlik hareketlerini, köylüleri ve tüm yaşam savunucularını birlikte ses çıkarmaya çağırıyoruz. Yazılı açıklamalar kadar, meydanlarda, kameralarda, Meclis önünde sözümüzü görünür kılmamız gerekiyor. Bu teklifin, sadece zeytinlikleri değil ormanlar, korunan alanlar, sulak alanlar, yaban hayatı geliştirme sahaları dahil önemli doğal alanların madene açılmasını kolaylaştırma projesidir” dedi.
‘Torba yasa geri çekilsin’
Zeytinin yalnızca bir ağaç olamadığını, bereketin, barışın ve dirilişin simgesi olduğunu dile getiren Dilek Akdağ, “Bir zeytin ağacını hunharca kesmek, sadece bir dalı değil; geçmişi, geleceği ve doğanın dengesini baltalamaktır. Nasıl ki bir insanın yaşamı kutsalsa, nasıl ki bir canı sebepsiz yere almak en büyük günahlardan biriyse, zeytin ağacını yok etmek de Doğaya karşı aynı derece büyük bir ihanettir. Çünkü bu ağaç da bir can taşır; susuzluğa direnir, taşın bağrından yeşerir ve hiçbir karşılık beklemeden tüm doğaya hizmet eder. Bilim insanı Hubert Reeves in dediği gibi. Doğa ile savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz. Ekolojik yıkıma geçit yok! Torba yasa geri çekilsin! Yaşamı, doğayı, geleceğimizi birlikte savunacağız” şeklinde konuştu.
Mersin
Mersin'de, Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) öncülüğünde de eylem düzenlendi. Özgür Çocuk Parkı'nda yapılan basın açıklamasına, Hakların Eşitlik DEM Parti İl Örgütü, sivil toplum örgütleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Açıklamada “İhanet Yasasına Hayır, Ormanlarımızı, Topraklarımızı, Suyumuzu ve Zeytinliklerimizi Koruyacağız” pankartı açıldı.
'Toplumdan kaçırılmış bir talan planı devrede'
Meclisten aceleyle geçirilmek istenen yasanın, toplumdan kaçırılmış bir talan planı olduğu vurgulanan açıklamada, “16 Haziran'da kamuoyunda hiçbir gerçek tartışma yapılmadan, alelacele Meclis'e sunulan 'Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi', yalnızca içeriğiyle değil, hazırlanış ve sunuluş biçimiyle de açıkça göstermektedir: Bu yasa, halktan değil; sermayeden yana yazılmıştır. İktidar, Meclis' in işleyişini bile hiçe sayarak bu kapsamlı düzenlemeyi yalnızca 3 gün içinde, 19 Haziran'da komisyon gündemine almıştır. Üstelik komisyon toplantısı, 26 saat boyunca aralıksız sürdürülerek, tasarının kamuoyundan kaçırılması ve jet hızıyla yasalaştırılması için adeta bir dayatma maratonuna dönüştürülmüştür. Bu süreçte, bu yasa tasarısından doğrudan etkilenecek olan köylüler, üreticiler ve emekçiler, komisyon görüşmelerine alınmamış, Meclis'in kapısı halka kapatılmıştır. Ama vazgeçemeyip tam 4 saat süren bir direnişin ardından, bir avuç köylü ve üretici, Meclis komisyonuna girmeyi ve seslerini duyurmayı başardı” ifadeleri kullanıldı.
‘Hukuksuz projelere izin verilecek, denetimsizlik kalıcı gelecektir’
"Yenilenebilir enerji yatırımlarının önünü açmak" adıyla hazırlanıldığı söylenen yasa teklifinin gerçekte doğanın, tarımın ve kırsal yaşamın topyekûn tasfiyesinin hedeflendiği belirtilen açıklamada, tasarının yasalaşmasıyla gelişecek hukuksuzluklar hakkında şunlar kaydedildi: “Zeytinlikler "taşınabilir" sayılarak maden ve enerji projelerine açılmak istenmektedir. Mera alanlarının "kamu yararı" bahanesiyle özel yatırımlara tahsisi kolaylaştırılmaktadır. Kaçak tesislere af getirilmekte, izinsiz yatırımlar yasallaştırılmaktadır. Bu düzenleme yasalaşırsa; Ormanlar, Meralar, Tarım alanları, Yer altı su kaynakları yani bütün doğa kamu yararı adı altında sermayeye devredilecek. Hukuksuz projelere izin verilecek, denetimsizlik kalıcı gelecektir. Zaten hukuksuz ve yasa tanımaz bir şekilde doğanın talanına yol açanlar, ülkemizin doğusunda güvenlik gerekçesi ile ormanları yakanlar, ülkenin batısında maden sahaları genişlesin diye verimli arazileri sahiplerinin elinden hukuksuza alanlar, simdi torba yasa ile bunu meşrulaştırmak istiyor.
Takipsizlik ve denetimsizliğin yasalaştırılması ile sermayedarlar ellerini sıvazlarken, yerel halkın zor durumda kalmasına ve doğanın ekosisteminin bozulmasına göz yumuluyor.”
'Yasa teklifi toplumsal barışa bir tehdittir'
Açıklamada, yasa teklifinin toplumsal barışa bir tehdit olduğu söylenerek, “Yasa teklifi derhal geri çekilmelidir. Yaşam alanları enerji yatırımlarına kapatılmalı, anayasal güvence, güçlendirilmelidir. Enerji politikalar kamusal, demokratik ve doğayla uyumlu şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Fosil yakıt bağımlılığı terk edilmeli, adil ve ekolojik bir enerji geçiş planı oluşturulmalıdır. Enerji, maden, tarım, su ve ekosistem yönetimi gibi alanlarda alınan kararlar; merkezi bilimsel kurulların rehberliğinde, yerel halkın, meslek örgütlerinin ve çevre hareketlerinin katılımıyla şekillenmelidir” denildi.