Savaş ve yoksulluğun ağırlığı 10 yaşındaki Melek’in omuzlarında

  • 10:39 9 Mayıs 2020
  • Çocuk
Filiz Zeyrek
 
ADANA - Aileleri Suriye’deki savaş nedeniyle Halep’ten kaçarak Adana’ya gelen Melek ve Hasan kardeşler, küçük bir tezgahta tabak satarak aile ekonomisine katkı sunmak zorunda bırakıldı. Evine dönmek isteyen Melek, “Burada hiç arkadaşım yok” sözleriyle mülteci çocukların durumunu özetliyor. 
 
Koronavirüs salgını nedeniyle işsizlik ve yoksulluk artarken, savaş nedeniyle kendi topraklarını terk etmek zorunda kalan mülteci kadın ve çocuklar en ağır tabloyu yaşayanlar olsa da bu süreçte unutuldu. Salgından önce de savaşın mağduru olan mülteciler, hala işsizlik, ayrımcılık, yoksulluk ve sömürüyle karşı karşıya. 10 yaşındaki Melek ve 9 yaşındaki Hasan’ın ailesi, 5 yıl önce DAİŞ’in Suriye’ye saldırmasıyla Suriye’nin Halep kentinden Adana’ya göç etti. Melek ve Hasan, ailelerinin ekonomisine katkı sunmak adına çalışmak zorunda. Melek ve Hasan, ailelerinin Halep’teki dükkanlarından getirdikleri tabak ve tencereleri Küçükdili Mahallesi’nde açtıkları tezgahta satmaya çalışıyor. 
 
‘Halep’e dönmeyi çok istiyoruz’ 
 
Hiç okula gitmeyen Melek’in tek hayali okuyabilip doktor olmak.  Daha 5 yaşında savaşın ortasında kalan Melek, o günleri hala hatırlıyor. Melek, “Babam eve koşarak hadi ‘kaçıyoruz’ dedi ve annem çok korktu. Bizi kucakladılar ve yanımıza hiç bir şey alamadan kaçtık. Günlerce farklı yerlerde kaldık sonra Adana’ya geldik. Burada olmak çok zor. Sürekli parasızız ve istediğimiz hiçbir şeyi alamıyoruz. Halep’e dönmeyi çok istiyoruz.  Orada evimiz bu tabakları sattığımız bir dükkânımız varmış. Annem oraya gitsem okula gidebileceğimi söyledi” diyor. 
 
‘Hiç arkadaşım yok’ 
 
Ayrımcılığa maruz kalmanın bir çocukta yarattığı travma Melek’te de mevcut. Yaşadıklarına henüz anlam veremese de Melek, maruz bırakıldığı ayrımcılığı şu sözlerle anlatıyor: “Burada çocuklar çok kötü davranıyor bize. Dalga geçiyorlar ve hiç arkadaşım yok kardeşlerim dışında. Onların da arkadaşları yok çünkü kimse bizimle oyun oynamak istemiyor. Hayalim okuyup avukat ya da doktor olmak ama bu asla olmayacak çünkü okula gitme şansım hiç yok. Buradaki okula gitmek istenmiyorum. Hem çalışmak zorundayım hem de bizi sevmiyorlar.” 
 
‘Çabuk büyümek istiyorum…’ 
 
500 TL ev kirası ödediklerini ve evde çalışan kimse olmadığını söyleyen Melek, “Babama iş vermiyorlar.  Tarlaya da hasta olduğu için götürmüyorlar. Annem ancak bize bakıyor. Bu tabakları satmaya çalışıyorum. Alan da pek çıkmıyor çünkü bunlar artık kullanılmıyor. Bazen yaşlı kadınlar var onlar alıyor sevdikleri için. Bazen de tarıma giden işçi kadınlar alıyor kırılmadıkları için. Çok ucuz satıyorum ama yine de alan yok. Evde 3 kardeşim daha var. Ben çabuk büyümek istiyorum aileme bakmak için” diyor.