Belleklere özgürlük sevdası ve direnişiyle kazındı…

  • 09:03 9 Aralık 2021
  • Portre
İSTANBUL - Belleklere özgürlük sevdası ve direnişiyle kazınan Barış Annesi Sitî Kaya, yaşamı boyunca maruz kaldığı baskılara, mücadelesiyle yanıt verdi. 
 
Barış Anneleri, yaşamları ve mücadeleleri ile tarihe not düşmeye devam ediyor. Kayıplarına rağmen, maruz kaldıkları baskılara rağmen bir an olsun mücadele etmekten vazgeçmeyen anneler, barış talepleri ile hafızalara kazınıyor. Her biri gelecek nesil için bir bellek olan annelerden biri de Sitî Kaya. 
 
Baskı, işbirliği dayatması ve zorunlu göç
 
Sitî, 1953 yılında Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Guveşil (Ekinyolu) köyünde dünyaya gelir. Çocuk yaşta teyzesinin oğlu ile evlendirilen Sitî’nin 6 çocuğu olur. Kürt özgürlük hareketinin bölgede faaliyetlerinin artması sonrası devlet baskısı ile yüz yüze kalan Sitî ve ailesi, işbirlikçiliğe zorlanır. Bunu kabul etmeyen Sitî ve ailesi, köylerinden göç etmek zorunda bırakılır. Daha sonra köy yakılıp yıkılır. Kimsenin kalmadığı köyde karakol inşa edilir.
 
Kürt özgürlük mücadelesine katılım
 
İstanbul’da ailesi ile yeni bir yaşam kuran Sitî, çevresi tarafından hem çok sevilir hem de saygı duyulur. Kürt özgürlük mücadelesi ile tanıştıktan sonra Demokrasi Partisi’ne (DEP) sık sık giden ve etkinliklere katılan Sitî’nin 1992 yılında oğlu Ercan Kaya (Gelhat Gabar) PKK’ye katılır. Oğlunun katılımını destekleyen Sitî, bu süreçte daha çok eylem ve etkinliklere katılmaya başlar. Tek isteği Kürt halkının özgürlüğü olan Sitî, yıllarca Barış Anneleri çatısı altında mücadele yürütür. Oğlu Ercan’ı, Kobanê direnişinde, bir oğlunu da sürgün edildiği Avrupa’da kaybeden Sitî, çocuklarının acısını derinden yaşar, aynı zamanda mücadelesine daha fazla bağlanır.
 
Sitî’nin ilerleyen yaşından dolayı sağlık sorunları baş göstermeye başlar. Bir yandan hastalığı ile uğraşan Sitî, bir yandan da Kürt özgürlük mücadelesi ve barış için direnir.
 
Sitî, tedavi gördüğü Üsküdar’da bulunan Sultan Abdulhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 30 Kasım günü yaşamını yitirir. Mücadele bayrağını ise kızına ve yol arkadaşlarına devreder.  
 
Sitî’yi mücadele arkadaşı Kumri Akgül ve eşi İbrahim Kaya’dan dinliyoruz.
 
‘Mücadelenin en önündeydi’
 
“Sitî anne mücadeleye, özgürlüğe yol veren ve mücadele eden bir anneydi” diye sözlerine başlayan Kumri, Sitî’nin barıştan yana olduğu belirtiyor. Oğlunun PKK’ye katılımından sonra Sitî’nin daha fazla mücadeleye bağlandığını söyleyen Kumri, “Her zaman mücadelenin içindeydi ta ki hastalanan kadar. Newroz mu oluyordu herkesten önce aşağıda bekliyordu. Bir miting mi oluyordu herkesten önce yollardaydı. Ciğeri yanıyordu. Her zaman ‘oğluma layık bir anne olacağım’ derdi ki öyleydi de. Barış Annesi’ydi. Kürt halkının özgürlüğünü isterdi” diyor.
 
‘Hiç pes etmedi’
 
Sitî’nin memleket hasreti yaşadığını dile getiren Kumri, ancak üzüntüsünü hiçbir zaman belli etmediğini sözlerine ekliyor. Kumri, “Bir yandan çocuklarının hasreti ile bir yandan da hastalıklar ile mücadele etti ama hiç pes etmedi. Hep ‘bu mücadele özgürlük ile sonuçlanmadan ölmem’ diyordu. Ama maalesef göremeden öldü. Hayalleri hep yarım kaldı. Sitî anne o acıyla gitti. Bütün Kürt halkına sesleniyorum annelerimizin hayalleri yarım kalmasın” diye ifade ediyor. 
 
‘Partiye ve halkına sadıktı’
 
Eşi İbrahim Kaya ise  Sitî için “Partiye, halkına sadıktı” diyor. İbrahim devamında, “Partiden gelip Sitî abla yarın falanca yerde eylem var dediklerinde ‘tamam oğlum size yetişeceğim’ diyordu. Birçok kere kapıya gelip onu buradan alırlardı. Gelhat’ın haberlerini görünce çok ağlıyordu. Ama bunu bana yansıtmıyordu. Gönlü en çok Mehmet ve Gelhat’taydı. Bunlardan sonra çok çöktü ama yine de çizgisinden dönmedi. Oğlumla başım dik diyordu. Çocuklarını çok seviyordu. Eli açıktı. Eve hep misafir getirirdi” sözleriyle Sitî’yi anlatıyor.  
 
‘Kürt halkının özgürlüğünü istiyordu’
 
Çözüm Süreci’nin başladığı 2013 yılında, Sitî’nin çok sevindiğini hatırlatan İbrahim, “En büyük hayallerinden biriydi. O kimsenin ölmemesini istiyordu.  ‘Her şey kabul ediliyor ama varlığımız kabul edilmiyor. Bir tabelada her dil yazılıyor ama neden Kürtçe yazmıyor neden? Bizler de herkes gibi insanız. Allah bizi Kürt yarattı’ diyordu. Sitî Kürt olup Kürtleri sevmeyen insanlardan nefret ederdi, mesela koruculardan. ‘Her insan gibi dünyada varlığımız bilinsin niye bu zulmü yapıyorlar neden?’ diyordu. En çok istediği şey de Kürdistan'ın özgür olması. Bakur, Başur, Rojava, Rojhilat bölgesinde de olsa bir parça özgürlük olduğunda çok mutlu oluyordu” diyor.
 
 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!