
Hakikate adanan bir ömür: Deniz Fırat
- 09:09 7 Ağustos 2025
- Portre
WAN - “Siz gidin ben kameram ile savaşacağım” dedi ve öyle de yaptı. Karanlığa karşı aydınlığa mercek tutan hakikat savaşçısı Deniz Fırat, katledilişinden 11 yıl sonra da gazetecilere ışık olmayı sürdürüyor.
“Siz gidin ben kameram ile savaşacağım.” Hafızalara kazınan son sözleri oldu bu Deniz Fırat’ın. 11 yıl önce, 8 Ağustos 2014 yılında DAİŞ’in Mexmûr’a saldırısında yıldızlara yoldaş olan Özgür Basın şehidi Deniz Fırat, ardında kalemini ve kamerasını miras bıraktı. Kadrajı, perspektifi ve merceği hakikate odaklı Deniz’in mirasını bugün yüzlerce özgür basın emekçisi taşıyor.
1984 yılında Wan’ın Ebex (Çaldıran) ilçesine bağlı Xecê Xetûn köyünde dünyaya gözlerini açan Deniz Fırat, kimlik ismiyle Leyla Yıldıztan, İbni Haldun’un “Coğrafya kaderdir” sözünü yaşamı ve direnişiyle yaşatan hikayelerden. Kürt sorununun Kürtler üzerindeki etkisini, henüz çocukken yaşamaya başlayan Deniz’i, sıradan bir yaşam beklemez. Onu direniş ve mücadele bekliyordur.
Direnişi kuşanan aile
Yurtsever bir ailede yetişen Deniz’in annesi beşinci çocuğu olan Sarya’yı doğurmasının ardından yaşamını yitirir. Ardından babası yeniden evlenen Deniz’i göç ve direniş yolları bekliyor olacak. Deniz’in ailesi, babasının kaçakçılık yapmasından ötürü 80’lerde Özgürlük Hareketi ile tanışır. Babası, Rohilat’ta Egid (Mahsun Korkmaz) ile tanışarak onunla çalışmaya başlar. 80’li yıllarda evlerinde bulunan gerilla fotoğrafı gerekçe gösterilerek babası hakkında yakalama kararı çıkarılır. Babasına ulaşamayan devletin üniformalı güçleri, babası yerine abisini gözaltına alır ve ardından tutuklar. Babası bir yolunu bulup toprağına, Ebex’e gelir ve Deniz’le birlikte kızkardeşleri ile annesini de yanına alarak Rojhilat’ın Maku kentine göç eder.
İran da aileyi baskılamaya başlar
1991 yılında ablası ve mücadele arkadaşı Binevş (Ayfer Yıldıztan) Kürt Özgürlük Mücadelesine katılır. Bunun üzerine aileye yönelik Türkiye baskısının yanı sıra İran baskısı da başlar. O süre zarfında Deniz’in annesi, babası ve iki kardeşi İran rejimi tarafından tutuklanır. Kısa bir sürenin ardından serbest bırakılan ailenin Urmiye’deki evine iki defa bombalı saldırı düzenlenir. Baskılara daha fazla dayanamayan aile, ikinci defa göç yolunu tutar. Aile bu defa yönünü Rojhilat’tan Başur’un Xakûrkê kentine çevirir. 1991 yılında bölgede başlayan çatışmalar sonucunda aile gerillalar tarafından bölgeden çıkarılır ve Sideka köyüne yerleşir. Ardından ise aile güvenlikli bir bölge olan Mexmûr Kampına yerleşir.
Beritan’ın izinden ilerledi
Deniz ve kardeşi Sarya 1992 yılında Beritan (Gülnaz Karataş) ile tanışır ve uzun süre birlikte kalırlar. Ardından gerillanın geri çekilme süreci ile beraber Deniz ve Sarya, Zelê’ye gelir. Ancak Beritan’ın, işbirlikçi KDP’nin eline esir düşmemek için zılgıt eşliğinde uçurumdan atlayarak şehit düştüğünü öğrenen Deniz ve kardeşi Sarya Özgürlük Hareketi’ne katılma kararı alarak Beritan’ın mücadelesini izler. Deniz 8, Sarya ise 7 yaşında devrimciliğe adım atar. Deniz 14-15 yaşına varınca 1999 yılına kadar Botan’da çalışmaya başlar. 1999 yılına kadar Botan’da kalan Deniz, yaralanması üzerine Xakûrkê’ye gider ve tedavi altına alınır. Tedavisini tamamlayan Deniz, yeniden Botan’a giderek çalışmalarını sürdürür.
İki yıl arayla iki kardeşini iki yoldaşını kaybeder
Türkiye, 70 savaş uçağı ile Zelê’yi bombaladığında Deniz’in ablası Binevş, özgürlük mücadelesinde ilk defa F-16 düşürerek tarih yazar. Kadın ordulaşması açısından önemli bir gelişme olan bu eylemin ardından Binevş, 1997 yılında Zap’ta Kûre Jahro’da Türkiye’nin KDP desteği ile yürüttüğü operasyonda yaşamını yitirir. Birlikte özgürleşmeye adım attığı kardeşi Sarya ise Binevş’ten iki yıl sonra 8 Ağustos 1999 yılında peşmergelerin eline düşmemek için arkadaşıyla birlikte bedenlerinde bomba patlatarak fedai eylem gerçekleştirir. Deniz ise o sıralarda 1999 sonlarında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla Botan’dan Güney’e çekilir. İki kardeşini, iki yol arkadaşını peş peşe kaybeden Deniz acısını direnişe akıtır. Yanı sıra Deniz’in başka bir kardeşi olan Delil ise 1994 yılında yaşadığı sağlık sorunlarından ötürü yaşamını yitirir. Böylece Deniz henüz hayattayken üç kardeşini kaybeder.
‘Yeni bir yaşamın başlangıcı oldu’
Deniz, Sarya’nın şehadetine dair duygularını söze şöyle akıtır: “Benim için yeni bir yaşamın başlangıcı oldu. Heval Binevş ve Sarya şahsında mücadeleye daha fazla nasıl katkı sunabilirim üzerinden yoğunlaşma yaşadım.”
4 kız kardeş özgürlük için savaşır
İki kardeşi ve yoldaşının acısını yeni bir yaşamın başlangıcına akıtan Deniz’in bir başka kardeşi ise ablalarının mücadelesinden etkilenerek 1999 yılında özgürlük mücadelesine katılır ve yaşamını yitiren iki ablasının adını kullanarak, Binevş Sarya adını alır. Böylece ailede dört kız kardeş Özgürlük Hareketi’ne katılmış olur.
Yıllar sonra gördüğü kardeşini tanımaz
Özgürlük Hareketi’ne yeni katılan kardeşi Binevş Sarya’yı 2000’li yılların başında Dola Kokê bölgesinde gören Deniz, kardeşini tanıyamaz. Kardeşini en son 1994 yılında gören ve aradan geçen beş yılda çok değişen Deniz ve kardeşi sohbete koyulur ve o sırada kardeş olduklarını öğrenir. Kardeşi Binevş Sarya, izinden ilerlediği Deniz’i “Benim için Deniz yaşamı öğreten kişiydi, yaşam idolümdü” sözleriyle tanımlar.
Ve Özgür Basında bir devrimci
Deniz 2007 yılında Gurbetelli Ersöz’ün izinden ilerleyerek basın alanında çalışmaya başlar. Uzun süre Tanrıça Zilan Dergisi’nde çalışan Deniz, Denge Welat radyosunda “Rojeva Jin” programını sunar. 2011 yılında Yekitîya Ragihandina Demokratîk (YRD) çatısı altında çalışmalarını sürdüren Deniz, 2013 yılında Basın Konferansı’nda koordinasyon üyesi olarak görev alır. Ardından Mexmur Kampı’nda gazetecilik faaliyetlerini sürdüren Deniz, burada haftalık gazete Rojeva Welat, Stêrk TV, JINHA, ROJNEWS ve ANF için çalışmaya başlar. Kadın basınında ayrı bir renk olan Deniz, kadınların ve direnişin sesi olur. DAİŞ’in Şengal’e yönelik saldırılarını kamuoyuna aktaran Deniz, Êzidî kadınların sesini dünyaya duyuran ilk gazetecilerden biri olur.
DAİŞ saldırısını dünyaya duyurdu
DAİŞ’İN Mexmur’a ve Şengal’e yönelik saldırısını dünya kamuoyuna duyuran ilk isimdi Deniz. İMC TV, Sterk TV başta olmak üzere birçok televizyon kanalına bağlanarak yaşananları tüm dünyaya duyurmaya çalışır.
‘Siz gidin, ben kameram ile savaşacağım’
2007’den şehit düştüğü 2014 yılına kadar özgür basının en önemli aktörlerinden biri olan Deniz, dünyanın en karanlık zihniyeti olan DAİŞ’e karşı tüm dünya kamuoyunu bilgilendirir. DAİŞ’in Mexmûr’a yönelik saldırılarını ilk duyuran gazeteci olan Deniz, sonsuzlaştığı ana kadar kamerasını yanından ayırmaz. DAİŞ’in Mexmur’a yönelik saldırıları üzerine arkadaşlarına "Siz gidin, ben kameram ile savaşacağım" der Deniz. 8 Ağustos 2014 yılında Maxmur’un Karaçox bölgesinde haber takibi esnasında DAİŞ’in saldırısı sonucunda yaralanır. Hastaneye kaldırılan Deniz, yaşam savaşını kaybederek, yüreklerde ve hafızalarda sonsuzlaşır. Kardeşi Sarya ile aynı tarihte yaşamını yitiren Deniz, herkeste derin bir iz bırakır. Geriye yanından bir an bile ayırmadığı kamerasını ve özgür basın direnişini miras bırakan Deniz, genç meslektaşlarına öncü olmayı sürdürüyor.
Yüzlerin katılımıyla sonsuzluğa uğurlanır
Özgür Basın şehitleri kervanına eklenen Deniz için önce Kandil’de, ardından Federe Kürdistan’da kitlesel bir tören düzenlenir. Son olarak memleketi Wan’a getirilen Deniz, burada kitlesel bir törenle sonsuzluğa uğurlanır. Ebex’e bağlı Xecê Xatun köyünde defnedilen Deniz’in mirasını yüzlerce meslektaşının yanı sıra kız kardeşleri Binevş Sarya ve Beritan Medusa sürdürür.
Adına edebiyat yarışması düzenleniyor
“Yaşamı cesur ve istediğin gibi yaşarsan yaşanmaya değerdir” diyen Deniz’in ardından Özgür Öğrenciler Birliği (YXA), 2018 yılında Deniz Fırat adına Hikaye ve Şiir Yarışması düzenlemeye başlar. Deniz Fırat Hikaye ve Şiir Yarışması’nın bu yıl yedincisi düzenlenecek.