Havuz medyadan montaj medyaya hızlı geçiş
- 09:05 28 Mayıs 2023
- Medya Kritik
Melek Avcı
ANKARA - Kamu kanallarının AKP-MHP iktidarı yanlısı yayınlarına her ne kadar aşina olan bir toplum haline gelinmiş olsa da seçim operasyonları yürütmek için teknolojinin kullanılarak havuz medyadan montaj medyaya ani bir geçişin olduğunu söylemek mümkün.
14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci Dönem Milletvekilliği genel seçimlerinin ilk turunda anaakım medyanın diğer adıyla havuz medyanın tüm kaynaklarını AKP-MHP iktidarının seçim propagandasını yürütmek için çalıştığına şahitlik ettik. Türkiye’deki halkların vergileri ile dönen ve “kamuya ait medya” olan TRT ve Anadolu Ajansı’nın Cumhur İttifakı için iş başındayken Millet İttifakı, Emek ve Özgürlük İttifakı’nı ise ne yayınlarına çıkartabildi ne de yeterince alan tanıdı. Havuz medyası bir kenara, halk vergileri ile dönen bu kurumların halkın yüzde 50’sinin siyasi iradesini hiçe sayan tutumu ikinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de sürdü. Lakin bu tur havuz medyanın bir dönüşüm dönemi olmuş ve havuz medya montaj medyaya doğru hızlı ilerleyişini başlatmıştır.
Montaja geçit gerçekliğe ise sansür
İkinci tur seçimleri için Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhur İttifakı Adayı Tayyip Erdoğan arasında propaganda sürecinin başlamasından bu yana Havuz Medya ve “kamuya ait” TRT ve Anadolu Ajansı’nın Tayyip Erdoğan için seçim startını bu kez yalnızca TV programlarıyla değil montaj videoları ile yaptı. Yüzde 50’yi geçememiş olan, yani halkın diğer yarısının bu iktidarın gitmesi için oy kullanmış olmasıyla birlikte aday Tayyip Erdoğan’ın siyasi propagandayı kirli bir savaşa dönüştürmesinde rol aldı. Yüzde 90’ını elinde bulundurduğu medyada ve hatta dijital medyada dolaşıma soktuğu montaj görüntüler, “halkı kin ve düşmanlığa sevk eden, yanıltıcı bilgiyi yayma” suçlamasına dahi çarpmadan tüketildi.
RTÜK uykuda kaldı
Tayyip Erdoğan’ın katıldığı televizyon programında mitinglerinde izlettiği Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik hazırlattığı görüntülerin montaj olduğunu, “Ama montaj ama şu ama bu” sözleriyle itiraf ederken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, katıldığı canlı yayında yapılan montajı kabul etti. Yapılan itiraflara rağmen muhalif basına ceza üstüne ceza kesen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) halkı “kin ve düşmanlığa sevk eden, alenen yanıltıcı yalan bilgiyi yayan” görüntüler karşısında uyuklarken, iktidarın tahtını sarsan haberlere soruşturma üzerine soruşturma açan ve erişim engeli getiren kararlar bu görüntüler için işletilmedi. Tarihi seçim olarak adlandırılan bu seçimde kara propagandaya çanak tutan havuz medyanın bağımsızlığının artık tartışılmaz olması bir kenara, yeni teknolojileri kullanarak halkı gerçeklikten uzaklaştırarak basın etik ve değerlerinin iktidar için yerle bir edildiğini kanıtladı.
Tayyip Erdoğan’a 60 kat daha fazla yer verildi
Montaj görüntülerin yanı sıra cumhurbaşkanı adaylarının propaganda sürecinde eşit oranda halkla buluşturulmadığı da bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ikinci tur seçimlere ilişkin yayınladıkları verilerde Cumhur İttifakı adayı Tayyip Erdoğan’ın medyayı seçime hile karıştırmak için kullandığını söylerken, eşit propagandanın yapılmadığını ise “kamuya ait kanal” ve vergilerimizle çalışan TRT’nin yayınlarında Tayyip Erdoğan’a Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 60 kat daha fazla yer verdiğini belirterek açıklıyor. Demokratik ve eşit koşullarda işletilmeyen bir ilk tura rağmen halkın haber alma özgürlüğünü korumaya çalıştığını ve bir şekilde duvarı delip gerçekliğe ulaştığını yüzde ellilik bir değişim isteği oyuyla ifade edebiliriz.
İtirafları saklama, gerçekleri gizleme çabası
İkinci tur seçim propagandalarında süren eşitsizliğin gölgesinde dolaşıma giren montajlara ses çıkarmayan kurumların iktidar gerçekliğini ve gelecek tehlikesini seçmene gösteren haberlere ve gazetecilere yönelik operasyonları da sürdü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 24 Mayıs’ta seçim sonuçları ile ilgili dijital medyada yalan, yanıltıcı haber ve bilgi paylaştığı iddia edilen 34 hesap hakkında soruşturma başlattı. Gazeteci Ruşen Takva’ya Hakkari MHP İl Başkanının silahlı saldırıya karıştığıyla ilgili haberi nedeniyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla dava açıldı. Hizbullah davası hükümlüsü kişilerin Kızılay’da çalıştığı iddiasına ilişkin Sözcü gazetesinin internet sitesinde yayınlanan haberler, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle, Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 18 Mayıs 2023 tarihli kararıyla erişime engellendi. Tayyip Erdoğan’ın montaj itirafını yaptığı TRT yayına, TRT tarafından telif atılarak görüntülerin dolaşımdan kalkması talep edildi.
Özgür basına sansür ve erişim engelleri değişime engel mi?
AKP-MHP iktidarının seçim propagandası için hem kamu kaynaklarını hem medyayı sonuna kadar sömürmesinin değişimin önünde bir engel teşkil etmeyecek gibi duruyor. Özgür basına yönelik operasyonların boşa çıkması, haberlerin tüm gerçekliğiyle halka ulaşması ve erişim engellerine rağmen duvarda gedik açan toplumun yarısıyla birlikte bugün gerçekleşen ikinci turda değişimin kapıları sonuna kadar açık görünüyor. Seçim manipülasyonlarının havuz medya tarafından tüm gün sürdürüleceğini hatırlatmakla birlikte gerçek sonucun ve mücadelenin bugüne sıkışmayacak kadar derin ve uzun bir yol olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu seçim Türkiye’nin bir evrimi ise şayet buna sabırla eşlik etmek tarihsel süreci etkileyecektir.