‘Yerel yönetimler doğa tahribatına yol açan her faaliyeti engellemeli’

  • 09:04 23 Ocak 2024
  • Ekoloji
 
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
İZMİR - İzmir’de yaşanan ekolojik sorunlara dair konuşan EGEÇEP Yürütme Kurulu üyesi Derya Lim, bu konuda yerel yönetimlerin daha fazla duyarlı olması gerektiğini belirterek belediyelerin, doğanın ve yaşam hakkının yanında olmasının önemli olduğunu söyledi.
 
Türkiye ve Kurdistan’da ekolojik sorunlar gün geçtikçe artıyor. İktidar tarafından desteklenen işletmeler eliyle doğa her geçen gün tahrip ediliyor. Türkiye’de bu durumun en somut örneği Akbelen Ormanı oldu. Yerel seçimler yaklaşırken İzmir’in ekolojik sorunları hakkında ajansımıza değerlendirmelerde bulunan Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Yürütme Kurulu üyesi Derya Lim, bu sorunlar karşısında yerel yönetimlerin izleyeceği yolun halkın ve doğanın sağlığından yana olması gerektiğini belirtti. Derya, halka da çağrıda bulunarak doğaya sahip çıkılmasının önemini vurguladı.
 
İzmir yerelinde ekolojik sorunlar
 
İzmir’de diğer büyükşehirlerde olduğu gibi yapılaşma sorunu olduğunu söyleyen Derya, bu yapılaşma sorununun, altyapı sorunlarına da neden olduğunu dile getirerek, “Hava kirleniyor, su kaynakları yetersiz oluyor. Bir de arıtma ve katı atık sorunu var. Mesela çöp sorunu olarak İzmir ilinin Harmandalı çöplüğü var. Burası yeterli olmuyor ve evlere çok yaklaşmış vaziyette. Oranın da bir heyelan sorunu var. Başka bir katı atık tesisinin Menderes’te inşa edilmesi planlanıyor. Fakat burada Bakanlık’tan belediye tam her izni alamıyor, öyle sorunlar var. Geçenlerde gidip belediye ile görüşmüştük. Deprem de İzmir’in gerçeği. Onun için depreme dayanıklı yapıların yapılması ve şu an kötü durumda olan yapıların yenilenmesi söz konusu” dedi.
 
Maden işletmelerine iktidardan tam destek
 
İzmir’in en büyük sorunlarından birinin Aliağa bölgesi olduğunu ifade eden Derya, Aliağa’da yer alan termik santrallerin ve gemi söküm tesislerinin halk sağlığına çok zararlı olduğunu belirtti. Derya, “Bir tane gemiyi engelledik geçen yaz ama gemi söküm işlemleri bitmiyor. Orada hem havayı hem denizi kirletiyorlar. Aslında İzmir’de yaşayan insanların sağlığı tehlikede oluyor. Ayrıca Gaziemir’de nükleer atık var. Bu konuda da şu an tam bir şey yapılamıyor. Efemçukuru'ndaki altın madeni, burası İzmir’in su kaynağına çok yakın. Orada bir baraj inşa edilemedi. Konak’a yirmi kilometre yakınlıkta bir yer. Bu daha önceki belediye yönetimi tarafından engellenmeye çalışılsa da ne yazık ki maden işletmelerine iktidar tarafından izin verildiği için engellenmesi söz konusu olmuyor ülkede” şeklinde konuştu.
 
‘Kapitalizm doğayı sermaye olarak görüyor’
 
İzmir’de ve çevresinde Rüzgâr Enerji Santralleri (RES) ve Jeotermal Enerji Santralleri’nin (JES) çok fazla olduğunu paylaşan Derya, bunlardan bazılarının engellendiğini, dava açıldığında çevre örgütlerinin bazılarını kazandığını ama bu davaların bitmediğini belirtti. Derya, “Ne yazık ki şu an tüm Türkiye’de yaşanan vahşi kapitalizmin doğanın bir sermaye kaynağı olarak görmesi, hiç önemsenmemesinden dolayı her yerde bu maden işletmeleri, RES’ler, JES’ler grupların işletmesine izin veriliyor” diye ifade etti.
 
Doğanın korunmasında yerel yönetimlerin önemi
 
Yerel yönetimlerin doğa tahribatına yol açan her faaliyeti engellemeye çalışması gerektiğine dikkat çeken Derya, işletmelere verilen izinlerin karşısında duran bir yerel yönetimin oluşturulmasının önemini vurguladı. Derya, “Mesela sonradan duyuyoruz ki belediye izin vermiş, mecliste onaylamışlar. Hâlbuki bunlardan hiçbir şekilde taviz verilmemesi gerekiyor. Şu an ki Türkiye yönetiminde engelleyemiyoruz ama belediyelerin halkın, doğanın korunması, yaşam hakkının yanında yüzde yüz yanında olmaları gerekiyor. Herkes kendi bölgesindeki işletmeleri engellemesi gerekiyor. Mesela bu maden işletmeleri su kaynaklarını kullanıyorlar. Hâlbuki sular Büyükşehir Belediyesi’nin idaresi altında. Yani onlar da davaları açabilirler, daha güçlü ses çıkartabilirler. Bu ses büyümedikçe zaten engelleyemeyiz” diye belirtti.
 
‘Yeni seçilecek belediye başkanı daha fazla duyarlı olmalı’
 
Ekolojik sorunların gün geçtikçe arttığını kaydeden Derya, bu konuda herkese iş düştüğünü dile getirerek, yerel yönetimlerin elindeki imkânları kullanmasını istedi. Derya şöyle konuştu: “Seçimde de yeni gelecek belediye başkanından tabi ki bu konuda çok daha fazla duyarlılık ve uygulamalarında bunlara dikkat etmesini arzu ediyoruz. Doğamız çok güzel, İzmir çok güzel. Halkın da sahip çıkması, çevre derneklerine üye olarak gerektiğinde basın açıklamarında veya yürüyüşlerde yanımızda olmasını isteriz.”