İzmir’e farklı yönetim anlayışı istiyorlar

  • 09:04 28 Ocak 2024
  • Ekoloji
 
Melike Aydın 
 
İZMİR - İzmir ve çevresinde ekolojik dengeye zarar veren projelere, yerel yönetimlerin bundaki rolüne ve çözümün nasıl olması gerektiğine dikkat çeken Yaşam Alanları Meclisi’nden Yasemin Sağlam, yerel seçimlere doğru giderken daha fazla demokrasi için farklı yönetim anlayışlarının devreye sokulması gerektiğini belirterek “Çok önemli bir seçim yaklaşıyor. Sadece yerel yöneticileri değil, bir yaşam modelini seçiyoruz genel anlamda” dedi. 
 
Yerel seçimler yaklaşırken yaşam savunucularının da yerel yönetimlerden beklentileri ve talepleri de oluşuyor. Merkezi yönetimin dayattığı Çeşme Turizm Projesi gibi sorunlar şimdilik bertaraf edilse de Basmane Çukuru, Aliağa Gemi söküm tesisleri, enerji santralleri, depreme dair önlemlerin yetersizliği gibi birçok konuda İzmir’in sorunlarının yerel yönetimler bağlantılı olarak devam ettiğini ifade eden Yaşam Alanları Meclisi’nden Yasemin Sağlam, yerel yönetimden temel beklentilerinin daha fazla demokrasi, kamucu belediyecilik olduğunu ifade etti.
 
‘AKP vaatlerinde İzmir’in talanı var’
 
İzmir’in yarımada bölgesini ciddi şekilde tehdit eden Çeşme Turizm Projesi’nin Kasım 2023’te kazanılan dava ile şimdilik engellendiğini dile getiren Yasemin, buna karşılık yaklaşık 5 yıl önce durduğunu düşündükleri Körfez Geçiş Projesi’nin ise cumhurbaşkanı ve AKP’nin İzmir adayı Hamza Dağ tarafından dile getirildiğini söyledi. Yasemin, “Yani unutulmamış projeler. Eğer körfez geçiş projesi Narlıdere’nin İnciraltı’nın talanı, imara açılması, oranın devamında da yarımadayı turizm adı altında ranta açacak olan, parsel pasel satılacak olan proje devreye girerse İzmir diye bir şey kalmayacak. Biz yarım adayı çeyrek ada yapmaya çalışıyorlar demiştik. İstanbul’un ‘Kanal İstanbul’u benzeri proje demiştik. Merkezi hükümet tarafından önümüze dayatılan sorunlardan biri bu” şeklinde konuştu.
 
‘Radyoaktif atık, Basmane Çukuru çözüm üretmeyen yerel yönetim’
 
Gaziemir’de merkezi hükümet uzantılı ne olduğu belli olmayan gemi atığı sorununu hatırlatan Yasemin, “Ne atığı olduğu netleştirilemeyen ama son derece tehlikeli, bir okulun da bitişiğinde, etrafı tellerle örülü -ancak telleri açılan- bir radyasyon problemimiz var. Kentin eski İzmir’i denen merkezde bir tarafta Basmane Çukuru, 300 metre ilerisinde bir türlü toparlanamayan Hilton, 150 metre ilerisinde de Vestel Zorlu Alışveriş Merkezi projesi var. Bunlar ise yerel yönetim merkezli sorunlar. Yerel yönetim Basmane Çukuru’nu, Hilton’u çözebilir. Zorlu AVM ile bağlantılı 84 kat gibi rakamlara karşı açılan davaları da kazandık. Temmuz’da yürütmeyi durdurma kararı alındı ama belediyelerimiz hiçbir önlem almadı; iki çukur bir Hilton çıkıntısı bir üçgen alan gibi duruyor” dedi. 
 
‘Kültürpark için ortak vizyon sözü tutulmadı’
 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın seçildiğinde kentin bir anayasasını kentteki ortak vizyonla belirleyip Kültürpark için doğru bir koruma amaçlı plan yapılacağına dair söz verdiğini ancak hayata geçirilmediğini hatırlatan Yasemin, “Sürekli geri adım atan bir Kültürpark var. Neyse ki Kültür Park Platformu var. En son açılan bal mumu müzesi Kültürpark’ın ihtiyacı değil. Orası İzmir’in merkezindeki bir yaşam alanı bir vahanın yaşaması gerekiyor. Özgürleşmeye ve rahat bırakılmaya ihtiyacı var” ifadelerini kullandı. 
 
Aliağa Gemi Söküm Tesisleri, enerji santralleri
 
Aliağa’daki gemi söküm tesislerine gelecek olan Sao Paulo Gemisi’ni engellediklerini ancak arada gelen bazı zehir yüklü aynı zamanda işçileri de tehdit eden gemileri kaçırabildiklerini kaydeden Yasemin, “Foça’da ekolojik köy devreye sokuyoruz dendi, kat kat villalar yerel yönetimin onayı ile oldu. Orada da Foça Platformu gereken önlemleri alıyor. Foça ve çevresinde taş ocakları, Jeotermal Enerji Santarlleri, Rüzgar Enerji Santralleri, Seferihisar’da jeotermaller var” şeklinde konuştu.
 
‘Kentin silueti değişiyor’
 
Kentin siluetinin de değiştiğini ifade eden Yasemin, “Gökdelenler içleri ne kadar dolu bilmiyoruz ama İzmir’in içinde Manhatten denen bir bölge yaratıldı. Altyapısı, ulaşımı, erişimi sorunlu, ne kadar zamanda çözülür bilmiyorum. Kaldırımlarda bile yürürken düşmemek için önümüze bakmak zorunda kalıyoruz” sözleri ile çarpık yapılaşmaya vurgu yaptı. 
 
‘Farklı yönetim arayışları devreye sokulmalı’
 
Yerel yönetimlerde kamucu bakış açısının önemli olduğunu ve kentte risk oluşturabilecek başlıkları konuşmak üzere kentin önemli aktörleri olan meslek örgütleri, dernekler, bireylerle ortak bir meclis yapılanması içinde farklı yönetim arayışlarının devreye sokulması gerektiğini kaydeden Yasemin, şöyle dedi: “Birey ya da kamudan kopuk hatta sermayenin bir anlamda maşası olan yönetimlerden uzak durulması gerekiyor. Ne şekilde biçimleneceğini ben de bilmiyorum. Farklı vaatlerle gelinip koltuklarda oturduktan sonra bakış açılarının değiştiğini, önce söylenen vaatlerin yapılacağı bildirilen yönetim biçimlerinin farklı yerlere taşındığını çok görüyoruz. Bunların olmayacağı yönetim biçimleri olması lazım.” 
 
‘Mahalle meclisleri kurulmalı’
 
Kentin kültürel yapısının ve çok kültürlü yapısının korunması gerektiğini dile getiren Yasemin, bu yapının giderek yok olduğunu belirtti. Yasemin, “Göstermelik etkinliklerle değil özünden hissedilerek ve paylaşılarak mahalleden başlayacakk şekilde mahalle meclislerinin oluşturularak bir yönetim yapısının oluşturulmasını istiyoruz. Bu yıllar öncesinde denendi. Kiminle görüşürsek bir mahalle meclisivar ama ‘uygulayalım’ dendiğinde herhangi bir şekilde denemeye bile yanaşmayan yönetim anlayışları rahatsız ediyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Ben bilirim’ anlayışı terk edilmeli’
 
Belediye meclislerinin yeterince aktif olamadığını ya da onlardan beklenenin az olduğunu dile getiren Yasemin, şöyle devam ette: “Haftada bir veya belirli gündemler kapsamında toplanıyorlar. O toplanmalarda da biz Kültürpark Platformu’nda bir Belediye Meclis onayında o kadar önemli kararlar bu kadar değer önem atfedilmeden –Kültürpark’ın koruma amaçlı imar planı, Bornova’nın depremden sonra kaç kat verileceği gibi gerçekten yaşamsal meseleler de var- tartışılmadan konuşulmadan sadece komisyonlarda bir şeyler konuşularak geçiştiriliyor. Kültürpark için komisyona girmek istedik bize giremezsiniz dediler. Sizden daha iyi olabiliyor olabiliriz dedik bilemezsiniz dediler. Yerlerine ‘ben biliyorum’dan çok bilgiye açık ve alttan gelen meclislerden gelen bilgilerin işlenebileceği sadece toplantılarda çıktılar sayfalara hapsedilmeyecek bir yığın bilgi var. Bu bilgilerin kullanılır hale gelmesi lazım. Dirençli kentler diye oluşan külliyatı ne yapıyorlar bilmiyorum. 2021 depreminden bu yana dirençli kentler üzerine çok çalışma yapıldı ama sonuç aynı noktadayız. Yine su bastı İzmir’i. Kolları sıvayıp şov değil gerçekten iş yapacak başkanlar lazım.” 
 
‘Halkının yanında bir yerel yönetim merkezi hükümete direnebilir’
 
Halkı yanına alan, talana karşı mücadele eden odaları yanına alan bir yerel yönetimin merkezi hükümete karşı sonuç almamasının mümkün olmadığını belirten Yasemin, “Çeşme meselesi çıktığında pandemi dönemiydi. 2020’nin Şubat ayında davalar açıldı, dışarıya çıkamıyorduk. Haziran ayının başında yerel yöneticileri ziyaret ettik. Büyükşehir ve Çeşme belediyelerine yan yana durursak sizin sokak ayağınız oluruz dedik. Bir şekilde bu mücadeleyi dışarıya taşımamız ve herkesin farkında olması lazım. Yerel yöneticilerin de bu işin içinde olması lazım. 2 sene sonra yerel yönetimler de ‘biz de itiraz etmemiz lazım’ diye Yarımada Talanını Durdur Koordinasyonu’nun, derneklerin, odaların çağrısına uydular. Oysa ki bunun için beklemeye gerek yoktu. Daha bir kamucu bakan ve meseleyi kavramaya hızlı sonuç odaklı bakmaya hazır olan bir yerel yönetici ve kentlisini yanına alabilecek yerel yönetim biçimi mutlaka sonuç alabilir. Aksi takdirde hiçbir şeyin yapılabileceğine inanmamamız lazım” şeklinde konuştu. 
 
‘Meseleler sokaklarda ve itirazlarla çözülebilir’
 
Meselelerin sokaklarda, itirazlarla çözülebileceğini ve rahat bir dönemin beklemediğini söyleyen Yasemin, yerel seçimlerden sonra tablo ne olursa olsun baskının daha da artacağını dile getirdi. Yasemin, son olarak şunları söyledi: “Genel seçimdeki ‘kaybedişi’ yaşamamamız lazım. Anayasanın net bir şekilde kenara atılmasını hep birlikte engelliyor olmamız lazım. İçerideki tutsaklarımızın en kısa şekilde dışarı çıkarılmasını sağlamamız lazım. Çok önemli bir seçim yaklaşıyor. Sadece yerel yöneticileri değil, bir yaşam modelini seçiyoruz genel anlamda.”