'AYM tecridi bir kez daha tescillemiştir'

  • 15:42 2 Temmuz 2024
  • Güncel
 
ANKARA - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve tutsak yakınları, İmralı tecridine ilişkin AYM önünden seslenerek, “AYM 60 başvuruya yanıt vermeyerek tecridi bir kez daha tescillemiştir” denildi. 
 
Her çarşamba günü Adalet Bakanlığının önüne gelerek barış ve adalet talep eden ve Kurdistan’da nöbet tutan anneler bu kez Anayasa Mahkemesi önünde. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da burada annelerle birlikte açıklama yaparak İmralı tecridinde AYM’nin işbirliğini vurguladı.
 
 
2016’dan bu yana 11 kez avukat yasağı 22 kez disiplin cezası
 
İmralı’da son telefon ve görüşmeye değinen Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Erol, 2021 yılında AYM’ye mutlak iletişimsizlik haline ilişkin yaptıkları başvurunun olduğunu ve aradan geçen 3 buçuk yıla rağmen bu başvurunun değerlendirme konusu yapmadığını söyleyerek şöyle devam etti: “İmralı’daki tecrit sistemi son 3 yıla özgü bir şey değildir. Kurulduğu günden bu yana tecrit aralıksız uygulanmıştır fakat 2016 yılında ilan edilen OHAL ile birlikte yayınlanan kanun hükmünde kararnamelerle bir dizi yasaklama kararı burada devreye koyuldu. 2016’dan bu yana tam 11 kez avukatlarla görüş yasağı kararı verildi. 2016’dan bu yana 22 kez disiplin cezası uygulandı. Biz bu yasaklama kararları, disiplin cezalarına karşı itiraz etmeye çalışıyoruz fakat bu süreçler avukatlardan gizlenerek yürütülüyor. Burada herhangi bir yargı kararı vardır denilemez çünkü avukatlardan gizli yürütülen bu süreçler Türkiye’ni mevzuatında mevcut herhangi bir yasal uygulama değildir. Daha 2016 yılında bu yasaklama kararlarını da AYM’ye taşıdık. 8 yıldır AYM bu kararlara ilişkin herhangi bir işlem yapmadı, karar kurmadı. 
 
60’tan fazla başvuru: Artık bir karar verin 
 
Esasen tecrit sistemine karşı hukuksal mücadelenin tıkandığı kurumun önündeyiz çünkü bir sessizlik sürdürüldüğünde AYM’de bu tecrit sistemini kurumsallaştıran idari organların yanına geçmiş anlamına gelir. Bugün itibariyle AYM’de 60’tan fazla başvurumuz var ve sonuç alamıyoruz. Bir karar verin, olumlu veya olumsuz. Yasanın ya da adaletin gerektirdiği bu ihlalin, bu insanlık dışı muamelenin kararınızla tespit etmeniz ve ortadan kaldırmanızdır. Fakat söz konusu İmralı olduğunda bu sürüncemede bırakma, bu sessizliği hiçbir kurumun katılmaması gerekir çünkü İmralı tecridi esasen Kürt sorunun siyasi ve hukuki çözümünde seçeneklerin ortadan kaldırılmasını ifade eder. Kürt sorununun barış çabalarının önündeki engelleri ifade eder.” 
 
Anneler tecrit bitsin diye aylardır sokaktalar
 
Ardından söz alan Tülay Hatimoğulları ise şunları söyledi: “Türkiye ve Kürdistan’ın birçok ilinden bugün Ankara’ya gelmiş ve haftalardır sürdürmüş oldukları adalet nöbetinde bütün verdikleri mücadelenin bugün burada AYM’nin önünde bir kez daha sergiliyorlar. Değerli annelerimizin talepleri çok net. Hak, hukuk, adalet. Bütün Türkiye’nin, Kürt halkının, Arapların, Lazların, Çerkezlerin, Türk halkının en çok ihtiyacı olan şey, bütün halkların ve bu ülkede bütün ezilen ve sömürülenlerin ihtiyacı olan şeyi talep ediyorlar.  Hak diyorlar, hukuk diyorlar, adalet diyorlar. Değerli analarımız İmralı’da yılları geçen tecrit bitsin diye günlerdir, haftalardır, aylardır sokaktalar. 
 
AYM 60 başvuruya yanıt vermeyerek tecridi bir kez daha tescillemiştir
 
Değerli analarımızın söyledikleri şey net olarak şudur; İmralı tecridi son bulsun son bulsun, İmralı tecridi haksızdır hukuksuzdur, adaletsizdir. Cezaevlerinde Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ve tecridin ortadan kaldırılması için zaten uzun zamandır devam eden bir direniş var. Onlar içerde analar dışarda bu direnişin başarıyla neticelenmesi için mücadele ediyorlar. Biraz önce hukukçu arkadaşımız hukuki süreci en iyi şekilde özetledi. Bugün tecridin yasalarda yerinin olmadığını, hukuksuz ve keyfi bir şekilde icranın olduğunu AYM 60 başvuruya yanıt vermeyerek bir kez daha tescillemiştir.
 
Tecrit Anayasayı çiğneyen bir uygulamadır
 
Geçmiş dönemde CPT geldi İmralı adasını ziyaret etti. Sayın Öcalan’ın sağlığı ve durumuyla ilgili bilgi paylaşılmış değildir. Kürt halkı endişelidir. Analarımız endişelidir. Bölge halkları endişelidir. Bu konuda bir açıklama beklemektedirler. Hukuki olan bir taleplerini dile getirmektedirler. İnsan haklarına aykırı olan tecridin ortadan kalkması Sayın Öcalan’ın öncelikle avukatları ve ailesiyle görüşmesi talep ediliyor. Bu talep çok büyük bir talep değildir baktığınızda. Bu talep mevcut olan anayasanın uygulanması anlamına gelen bir taleptir. Şu anda mevcut olan uygulama, mevcut yasaları çiğneyen anayasayı çiğneyen bir uygulamadır. Biz biliyoruz ki siyasi mahpusluk demek, Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrar demektir. Kürt halkı yıllardır devam eden savaş ve çatışmalardan bıktı, Kürt halkı bölgeye artık barış gelsin istiyor. Kürt anaları ödedikleri bedellere rağmen her birinin devasa acıları olmasına rağmen, kayıpları olmasına rağmen, çocuklarının cenazeleri PTT Kargoyla gelmesine rağmen barışta ısrarcıyız diyorsa, Türkiye halkları da mevcut iktidar da adalet bakanı da saray da arkamızdaki kurum olan AYM de bunun siyasi ve toplumsal anlamını en iyi şekilde idrak etmek zorundadır artık. 
 
Kürt halkı barış elini uzatıyor
 
Kürt halkı, barış eli uzatıyor. Analar barış diyor. Bunun için de geçmiş dönemde Türkiye’de barış ve diyalog sürecinin bir dönem işlediği vakti kast ediyorum. O dönemde İmralı kapıları açılmıştı, Sayın Öcalan ile bizzat devlet görüşmüştü. Bu görüşmelerin neticesinde Kürt sorununun çözümüyle ilgili, silahsız çözüm yani diyalogla, barışçıl, demokratik zeminde çözümde ısrarcı olduğunu söylemiştir. Bu diyalogun kapıları o günlerde açılmıştır. O günleri Türkiye halkları hatırlayacak. Türk halkı da Kürt halkı da diğer bütün halklar da rahat bir nefes almıştır. Buradan anaların bu eylemleri, bu adalet nöbetleri, bu hak, hukuk adalet talepleri bu sorunun çözümüne de katkı sağlayacaktır. Buradan bütün yetkililere yeniden sesleniyoruz. Adalet Bakanlığına sesleniyoruz öncelikle. Analar sizleri ziyaret etti. Siz ise analara tecrit yok diyerek onları gönderdiniz. Oysa analar tecrit var diyor. Türkiye halkları, Kürt halkı tecrit var diyor ve çözüm talep ediyor.”
 
‘Oğlumun bedenini torbada verdiler hala diyorum ki barış’
 
Tülay’ın ardından barış annelerinden olan Emine söz alarak, barış için dört bir yandan buraya geldiklerini söyledi. Emine, “ Savaş için değil barış için bugün buraya geldik. Biz her ne kadar elimizi barışa uzatmaya çalışsak da bize tam tersiyle geliyorlar. Benim oğlumun cenazesini bana Nisebin’de bir torba içinde verdiler. Ben bu zulme rağmen diyorum ki barış, diyorum ki kardeşlik. Çocuklarımızı cezaevlerinde tecrit etmişler, diyoruz ki barış, diyoruz ki adalet, barış. Derhal bugün bir çözüm bulsunlar. İmralı ile diyalog kursunlar. Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridi derhal kaldırsınlar ve çocuklarımız da bizimle görüşsün. Tek bir annenin ağlamasını artık istemiyoruz. Biz barış ve çözüm elini uzatıyoruz. İmralı kapıları açılmadıkça Türkiye’ye barış gelmeyecek” sözlerini kullandı. 
 
‘Hücreleri Kürt gençleri için yapmışlar’
 
Anne Hanife Gümüş ise şunları söyledi: “Ey Adalet Bakanı, bugün yine sana sesleniyoruz ciğeri yanmış anneler olarak. Bugün kapına geldik, kapını aç ve bizi dinle. Artık bu zulmü durdurun, bu kanı durdurun. Zindanların kapılarını açın. Çocuklarımızın cenazesi çıkmasın. 3 aydır oğlum tek hücrede tutuluyor bu hücreleri Kürtlerin çocukları için yapmışlar. İyi mi değil mi bilmiyorum artık.”