Emek sömürüsüne karşı ‘Kadın işçinin Sesi’ perspektifi

  • 09:02 26 Haziran 2024
  • Emek/Ekonomi
 
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - "Kadın İşçinin Sesi" çalışmasını değerlendiren Kadın İşçinin Sesi Sözcüsü Serpil Topal, “Başta kadınların taleplerini görünür hale getirmek üzere işçilerin ve emekçilerin sömürülme pratiğine karşı Kadın İşçinin Sesi perspektifini sunuyoruz” dedi.
 
Türkiye’de yoksulluk bilançosuna her gün yenisi eklenirken, yoksulluğun her boyutunu yaşayanlar başta kadınlar ve işçi emekçiler oluyor. Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu’nun (Birleşik Kamu-İş) Mayıs Ayı 2024 verilerine göre, açlık sınırı 19 bin 926 TL, yoksulluk sınırı ise 59 bin 353 TL olarak belirlendi. En temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan kadınlar, işçiler ve emekçiler çalıştırıldıkları iş yerlerinde her türlü şiddete ve hak ihlaline maruz kalıyor. Ucuz iş gücü olarak görülen ve emekleri sömürülen kadınlar, evde ve çalıştıkları iş yerlerinde emeğinin karşılığını almazken mobbing, taciz ve tecavüze uğruyor. Kadınlar, yaşamın her alanında verdikleri cins ve özgürlük mücadelesini her alanda yükseltmeye devam ediyor. 28 Nisan 2024’te kurulan “Kadın İşçinin Sesi” çalışması, kadın emeğinin sömürüsüne karşı özgürlük mücadelesini yükseltme perspektifini sunuyor. 
 
22-23 Haziran'da Birleşik İşçi Hareketi (BİH), Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiyecilik ve Antrepoculuk İşçileri Sendikası (LİMTER-İŞ) ve Kadın İşçinin Sesi oluşumu tarafından düzenlenen “21’inci Yüzyılda İşçi Sınıfı Hareketi, Deneyimler, Eğilimler Sempozyumu” gerçekleştirildi. İki gün süren sempozyuma çok sayıda emek örgütü yoğun bir ilgiyle katıldı. Bu anlamda Kadın İşçinin Sesi Sözcüsü Serpil Topal, kadınların sınıf, cins ve emeğinin sömürülmesine karşı “Kadın İşçinin Sesi” perspektifini değerlendirerek özgürlük mücadelesini yükselteceklerini paylaştı.
 
Emek sömürüsüne karşı kadın işçinin sesi perspektifi
 
Uzun süredir Kadın İşçinin Sesi çalışmasına dair faaliyetler yürüttüklerini belirten Serpil, şu değerlendirmelerde bulundu: “Uzun bir zamandır fabrikalarda kadın işçilerle birlikte çalışmalarımızı sürdürüyorduk. Çeşitli araç ve yöntemleri kullanarak bugüne kadar geldik ve kendimizi deklare ederek örgütlü bir şekilde bu çalışmayı sürdürdük. Hem sınıf bilinci hem de cins bilinci olarak kadın özgürlük mücadelesinde kadın emeğinin sömürüsüne karşı verilen mücadeleyi birleştirmemiz gerektiğini düşündük. Toplumsal mücadelenin yükseltilerek sınıfın yarısı olan kadınlarla birlikte birleştirilmesiyle buradan bir mücadele aracı oluşturmaya çalışıyoruz. Kadın İşçinin Sesi, aslında genel olarak yapılacak çalışmalarımızın çeşitli kurumsal ivme alması için ortaya çıkardığımız bir çalışma perspektifi” şeklinde ifade etti.
 
‘Güçlü bir örgütlenme çabasındayız’
 
Bir çatı altında çok çeşitli araçlarla kadın işçilere ulaşarak hem kadın özgürlük mücadelesinin gündemini hem de sınıf içerisinde kadının emek sömürüsüne maruz kaldığına dair örgütlenme çalışmalarını sürdürdüklerini paylaşan Serpil, “İşçi sınıfı ve işçi kadınları geliştirerek özgürlük mücadelesini pekiştirme hedefindeyiz” dedi. Kadın İşçinin Sesi perspektifi çerçevesinde işçi emekçilerin sesi olacaklarını dile getiren Serpil, “Kadın işçilerin hem kadın özgürlük mücadelesini hem de sınıfa bakış açısını tartışıyoruz. Kadının sınıf içerisindeki yerini, konumunu ve emeğini tartışan çeşitli başlıkları ele alıyoruz. Kadınların da birer özne olduklarını, söz kurabileceklerini görünür kılma perspektifini hayata geçiriyoruz. Özgürlük mücadelesinin birleşebildiği, kazanıma dönüşebildiği ya da eksik kaldığı yerleri bir bütün olarak tartışmak ve buradan yeni örgütlenme araçları, yeni bakış açıları, yeni anlayışlar ve çeşitli eğilimler ortaya çıkararak güçlü bir örgütlenme çabasındayız” sözlerine yer verdi.
 
‘Kadınların taleplerini görünür hale getirmek istiyoruz’
 
“Yaşam içerisinde hem evde hem de sokakta kadınlar olarak ikinci sınıf bir cins olarak tanımlanıyoruz” diyen Serpil, yaşamın her alanında kadınların yok sayıldığını ve görmezden gelindiğini dile getirdi. Kadınların emeği ve mücadelesinin görünmediğine dikkat çeken Serpil, “Kadınların hem yaşam hakkı hem özgürlük talebi hem de bir insan olarak kendilerini var edebilecekleri birçok şeye ihtiyacı var. Aynı şekilde sınıf içerisinde de kadının yaşam hakkıyla beraber uğradığı taciz, tecavüz, şiddet ve mobbing gibi birçok şeye maruz kaldığını biliyoruz. Bu sorunları ve talepleri görünür hale getirmek için mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadın İşçinin Sesi perspektifini sunuyoruz’
 
Serpil son olarak sözlerini şöyle noktaladı: “Tüm kadınları bir mücadele aracı içerisinde örgütlemek gibi bir perspektifimiz var. Hem işçi sınıfı hem de kadın özgürlük mücadelesi için söylüyorum. Genel olarak özgün bir mücadele yürütmesi bakımından, özellikle sınıf içerisinde kaybolan kadın sömürüsüne karşı mücadele pratiği var. Kadınların burada kendilerini örgütlemelerini, kolektif bir akılla bulundukları her yerde kendi iradeleriyle yer almaları gerektiğini söylüyoruz. Kadın İşçinin Sesi perspektifini sunuyoruz.”