Beth Hartmann: İsrail gibi Türkiye de boykot edilmeli

  • 09:01 20 Haziran 2024
  • Güncel
Melek Avcı
 
ANKARA- PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun siyasi çözümü için başlatılan kampanyanın İskandinavya yürütücülerinden Beth Hartmann, Güney Afrika'da apartheid rejimine karşı verilen mücadelenin tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun çözümü için de verilmesi gerektiğini altını çizerek günümüzde de İsrail’e karşı yürütülen boykotun Türkiye’ye karşı da yapılması gerektiğini vurguladı. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 39 aydan bu yana hiçbir haber alınamıyor. Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için 10 Ekim 2023 tarihinde Avrupa’da ”PKK Lideri Abdullah Öcalan’a Özgürlük Kürt Sorununa Siyasi Çözüm” kampanyası başlatıldı. Avrupa’da startı verilen kampanya bölgeyi aşarak küreselleşti. Bu kapsamda ülkelerde komiteler kuruldu, bir dizi eylem ve etkinlik yapıldı ve hala da yapılıyor. 
 
Kampanyanın İskandinavya’daki yürütücülerinden olan Beth Hartmann, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
Norveç Dışişleri Bakanı ile İmralı tecridi görüşüldü
 
Türkiye’nin sürdürdüğü İmralı tecridine dair kamuoyu oluşturmak için Norveç’te çok sayıda çalışma gerçekleştirdiklerini söyleyen Beth, konuya ilişkin Dışişleri Bakanı’na soru ilettiklerini belirtti. Beth, “Kürdistan ile dayanışma içinde olan Norveç, Sayın Öcalan'ın durumunun Norveçliler arasında daha fazla dikkat çekmesi için çalışıyor ve biz de hükümetten bir tepki almak için çalışıyoruz. Şu anda Kızıl Parti ile birlikte çalışıyoruz ve yakın zamanda Dışişleri Bakanı’na Türkiye'nin İmralı’daki siyasi tutukluların insan haklarına saygı göstermesini sağlamak için hükümetin ne yapacağına ilişkin sorular yönelttiler. Henüz bir yanıt gelmedi ama bu hafta içinde gelmesi bekleniyor. Hükümete ve parlamentoya baskı yaparak Sayın Öcalan ve diğer mahkumlara yönelik insanlık dışı muameleye son verilmesini talep etmek için çalışıyoruz” sözlerini kullandı.
 
‘Temel insan hakları siyasi meseleler uğruna feda ediliyor’
 
Tecrit karşısında üç maymunu oynayan uluslararası kurumlara dair “onay” değerlendirmesi yapan Beth, şöyle dedi: “ABD ve Avrupa ülkelerinin sessizliği, pratikte Sayın Öcalan'ın kaçırılıp Türkiye'ye teslim edilmesinin onaylanması anlamına gelmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının uygulanmaması ve Türk hükümeti ile işbirliğinin sürdürülmesi, temel insan haklarının ve evrensel hukukun göz ardı edildiğini ve başka ve yerel siyasi meseleler uğruna feda edildiğini göstermektedir.” 
 
‘Eleştiriler Avrupa tarafından durduruluyor’
 
Güçlü bir tepki oluşmamasının nedenlerinden biri olarak NATO ve diğer anlaşmaları gösteren Beth, “Bana öyle geliyor ki Avrupa ülkeleri ve ABD, Türkiye'nin Sayın Öcalan'ı ‘terörist’ olarak yaftalamasını ‘satın’ aldı.  Bu nedenle, İsveç'in NATO başvurusu nedeniyle İsveç'teki Kürtlerin maruz kaldığı durum gibi, Sayın Öcalan’ın ve Kürt halkının maruz kaldığı muameleye güçlü bir tepki göstermiyorlar. Türkiye'nin Kürtlere ve Sayın Öcalan’a yönelik muamelesini eleştiren organlar Avrupa ülkelerinin yetkilileri tarafından durduruluyor gibi görünüyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Dünyanın her yerinden insanlar tepki gösteriyor’
 
“Kürdistan ile dayanışma içinde olan Norveç, Türkiye'nin Sayın Öcalan’ın kaçırılmasına yardım ettiğini ve İmralı cezaevinde insanlık dışı muamele ile işkence gördüğünü gayet iyi biliyor” diyen Beth,  “Türkiye, Sayın Öcalan hapsedildikten hemen sonra yasayı bile değiştirdi. Dünyanın her yerinden insanlar siyasi tutukluların tecrit edilmesine ve Sayın Öcalan’ın ne ailesi ne de avukatları tarafından ziyaret edilmemesine tepki gösteriyor” şeklinde konuştu. 
 
Kamuoyu oluşturma ve boykot
 
“Güney Afrika'da apartheid varken nasıl çalışıldıysa aynı şekilde Sayın Öcalan’a yönelik tecrit ve Kürt sorunun barışçıl çözümü için çalışmamız gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullanan Beth, son olarak şunları belirtti: “Kürtlerin durumu hakkında bilgi yayıp kamuoyu oluşturmak için çalışmalıyız. Ayrıca, İsrail'e karşı boykotları oluşturan, yatırımların geri çekilmesini ve ekonomik yaptırımları destekleyen, Filistin liderliğindeki şiddet içermeyen bir hareket olan “Boykot, tasfiye ve yaptırımlar (BDS)”  hareketinin Filistin için yaptığı gibi Türkiye'nin boykot edilmesini sağlamaya çalışmalıyız.”