‘Aile babasından’ ‘tecavüz failine’ medyanın eril kodları

  • 09:04 9 Haziran 2024
  • Medya Kritik
Melek Avcı 
 
HABER MERKEZİ – Televizyon dizilerinin eril kodları ortadayken “gündüz kuşağı” olarak adlandırılan programların toplum üzerinde yarattığı korkunç manipülasyon bir kez daha ortaya döküldü. Bir “aile babası” kavramından jet hızıyla “tecavüz failine” dönüşüm KJ’nin değiştirilmesiyle çözülür mü dersiniz…
 
Eril zihniyet ve toplumun her alanında kullandığı kodları bir virüs gibi televizyon programları üzerinden halka bulaştırılmaya çalışılıyor.  Özellikle “Gündüz Kuşağı” denilen programlar, kadınların ve çocukların evde olduğu saatlerde sıkça televizyonun açık olduğu saatlerde sunularak,  kodlar tekrar tekrar üretilerek bu eril zihniyetin inşası pekiştiriliyor.
 
Baktığımızda çok küçük bir kelimenin yeri, bir virgül ve noktanın yeri veya harflerin yer değiştirmesi dahi koca bir ideolojinin yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, “aile” kavramı. Bugünlerde sıkça önümüze düşen bu kavram ve yapının medyada da yansıtılmaması olmazdı. Özellikle iktidarın dilinden düşürmediği ve kadına yönelik her politikasında karşımıza çıkardığı bu kelime, televizyon dizilerinin kurgularında, programlarda, reklamlarda tam da günümüz mevcut iktidarın tanımlamadığı biçimiyle önümüze düşüyor.
 
Kelimeler ile iktidar politikalarına destek rolü
 
Dört harften oluşan bu kelimenin tarif ettiği şey aslında koca bir eril ideoloji biçimiyle adeta pazarlanıyor. Basitçe bir kelime olarak bakarsak eğer hataya düşeriz kelimelerin gücünü, zihinde canlandırdığı ve sürdürdüğü iktidarı görmekte fayda var; nerede kullanıldığı, hangi kelimenin önünde veya arkasında kullanıldığı ya da hangi politika veya kadının hangi hakkını gasp etmek için kullanıldığını iyi irdelemek gerekiyor. Nitekim iktidar sıra sıra önümüze “aile genelgeleri” koyarken, kadına şiddetin özellikle buralardan yayıldığını görmezden gelen medya organları dahi bu vurgu üzerinden manipülasyonları ve toplumun zihninde “iyi”yi canlandırma savaşında. Oysa gerçekler ortaya çıktığında bu kelimeler yerle bir olup KJ ( altyazı şeridi) üzerinden silinip gidiyor.
Bu aile nereye çıkar?
 
Bir örneği takip edelim; az önce bahsettiğimiz bu gündüz kuşağı programlarındaki dil her zaman incelemeye ve eleştiriye tabi oluyor, çünkü çok tüketilen bu programların toplumu zehirlediğini her zaman gördük. ATV’de yayınlanan Müge Anlı’ya geçtiğimiz hafta bir “baba” geliyor. Selahattin Yalnız adlı şahıs sözde “bakıp büyüttüğü” iki üvey kızı B.D ve F.T.B’yi evli olduğu kadın ve diğer üvey kızıyla birlikte programa aramaya geliyor. İlk gün ağlayıp sızlayan Selahattin için program şöyle bir KJ geçer, “Uyku ilacıyla uyutulan aile babası canlı yayında. Kol kanat gerdiği kızı ve arkadaşını arıyor”, “Aile babasını uyutup kaçan kızlar nerede, birine babalık yaptı diğerine kol kanat gerdi.” Elbette bir erkeği yüceltmek için bunu yeterli görmezler ve dış ses , “Bir yandan kendi kızı gibi büyüttüğü F.B., diğer yandan kol kanat gerdiği B.D…” diye devam ediyor. İyiyi çağrıştıran, mağduriyeti daha çok ortaya koyup, giden kadınları kötü gösteren bu KJ’de yazan “aile babası” bir suç makinası olmakla birlikte bir tecavüz faili çıkar.
Aileden sevgiliye, sevgiliden Selahattin’e
 
“Nereden bilsinler” diye soranlar için ise programa gelen F.T.B.’nin ablası şiddetten korunabilmek için giden kadınlara dair ilk gün şu cümleyi kuruyor: “Adama iftira atarız, bizi taciz etti deriz olaydan sıyrılırız dediler…” Elbette ana akım yayıncılığı gereği program sunucusu dahi tek kişi canlı yayında bu cümlenin peşine düşmez. Ta ki sonraki günde kadınlar ellerinde kanıtlarla programa gelerek, Selahattin Yalnız’ın 10 yıl boyunca hem kendilerine hem anneye hem de diğer kadına tecavüz ettiğini söyleyene dek. 14 yaşından beri B.D ve F.T.B.’ye şiddet uygulayan ve istismar eden Selahattin için artık hangi kelimeyi kullanacaklarını şaşıran reji önce aynı şiddetin mağduru olan anne üzerinden saldırarak “annelerinin sevgilisi” sıfatını kullanır, birkaç gün sonra ise bu sıfat failin açık ismi “Selahattin Yalnız”ı yazmaya dönüşür.
 
Polis kanıtlar karşısında sustu
 
Programa gelen iki kadının da aynı görüntüler ile daha önce Muğla’da polise başvurduğu rezaleti ve iktidarın kadına yönelik şiddet ve tecavüz suçlarındaki sessizliği ve cezasızlık politikası da ortaya döküldü.  Kanıtlara rağmen sessizliğini koruyup erkeğe bir soruşturma dahi açmayan emniyet ne hikmetse programın ardından büyük tepki alacağını hissederek harekete geçiyor. Fakat soralım her kadın şiddetten korunmak için kapı kapı dolaşıp programlara mı çıkmalı? İstismara istismar ekler nitelikteki bu anlayışın yanında ilk günlerde erkek için yazılan “aile babası” kavramı kadınlar yayına gelmeseydi silinebilir miydi?
 
 
Devlet’e sığınmak mı dedi biri…
 
Suçu sabit olan tecavüz failinin evli olduğu kadın da dahil dört kadına şiddet, istismar, tecavüz uyguladığı ortaya çıkmışken annenin de tutuklanmasının ardından sunucu “sayın” Müge, KJ’leri hazırlayan ekibi ile uyum içerisinde “birçok şiddet mağduru kadın ve çocuğu var ama onlar baş kaldırıp devlete sığınıyorlar …” cümlesini kurarak yine buradan kadına bir saldırı gerçekleştiriyor. Evet, haklı devlete “sığınan” kadın ve kız çocukları var; peki ne oluyor o kadın ve kız çocuklarına? Çantalarında koruma kararları ile katlediliyor, failleri 3-4 ay cezaevinde kalıp dışarıda geziniyor. Çok uzağa bakmadan tek bir örneğe bakalım; geçtiğimiz Perşembe günü Zonguldak’ta kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan 13 yıl 4 ay hapis cezası alan Uğur A.’nın dosyasını Yargıtay, Anıl C.A.’nın da aynı çocuğa cinsel istismarda bulunduğu dava ile birleştirilmesini isteyerek bozdu.  Zonguldak’ta çocuğa cinsel istismarda bulunan Uğur A., mahkeme tarafından ‘küçük kızlardan uzak dur’ denilerek tahliye edildi. Mahkeme Uğur A.’yı “ikaz ederek” adeta “yapma bir daha canım olur mu” demiş oldu! Devlete sığınmak mı dedi biri… Cezasızlık politikaları karşısında tek gücün öz savunma mekanizması olduğunu söyleyecek eril zihniyetten yoksun bir medya söylemine ihtiyaç zaruridir.