‘Yeni müfredat iktidarın parti propagandası’

  • 09:05 28 Haziran 2024
  • Güncel
 
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - Eğitim Sen Amed Şubesi’nin yıl sonu raporunu ve iktidarın yeni müfredatını değerlendiren Eğitim Sen Amed 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Duygu Özbay, “Müfredattaki o süslü cümleleri çıkardığımızda da aslında bugünkü siyasal iktidarın parti propagandası olduğunu çok net görebiliyoruz” dedi.
 
Her yıl yeni uygulamalarla ve yeni müfredatla karşı karşıya bırakılan çocuklar, bu kez de Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yüz yüze. 2024-2025 eğitim-öğretim yılı içinde yürürlüğe konacak olan yeni müfredat başta eğitim emekçileri ve veliler olmak üzere birçok kesimin tepkisini çekti. Buna karşı ayrıca Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) da Danıştay’a yürütmenin durdurulması talebiyle dava açtı.
 
Diğer yandan 2023-2024 eğitim-öğretim yılı sona ererken, Eğitim Sen Amed Şubeleri, geçtiğimiz günlerde yılsonu eğitim raporunu paylaştı. Raporda birçok konu başlığı yer alırken, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in de onayladığı yeni müfredatın yarattığı tehditler ve çalışma esnasında şiddete uğrayan emekçilerin oranları dikkat çekti.
 
Hazırladıkları rapora göre sorunların giderek büyüdüğünü belirten Eğitim Sen Amed 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Duygu Özbay, raporlarında paylaştıkları verilere dair konuştu.
 
‘İktidarın parti propagandası’
 
Son dönemde yayınlanan yeni müfredatın sorunları çözen bir yerden yaklaşmadığını belirten Duygu, “Maalesef ki bugün anadili Türkçe olmayan çocukların yaşadığı mağduriyeti giderecek çok dilliliği, çok kültürlülüğü esas alan bir müfredat değil. Köklerden geleceğe doğru, geriye dönük bir eğitim modeli tasarlayarak eğitim sisteminin bileşeni olan 19 milyon öğrenciyi, yaklaşık bir buçuk milyon eğitim emekçisini ve bir bütünen toplumu yüzyıl geriye götürmeyi hedefliyorlar. Müfredatı incelediğimizde çok süslü cümlelerden oluştuğunu görüyoruz. O süslü cümleleri çıkardığımızda da aslında bugünkü siyasal iktidarın parti propagandası olduğunu çok net görebiliyoruz” sözlerine yer verdi.
 
Tek tipçi eğitim modeli
 
Duygu, tek tipçi bir eğitim modelinin farklılıkların derdine çözüm olamayacağına dikkat çekerken, tek dilli eğitim politikalarının da sorunlara neden olduğunu dile getirdi. Okulları “farklı inançtan, farklı etnik kimlikten, yaştan, cinsiyetten kişilerin bir araya geldiği eğitim kurumları” olarak tanımlayan Duygu, “Dolayısıyla orada tek dilli bir eğitim programı uygulamak ya da milliyetçi eğitim, cinsiyetçi eğitim programları uygularken, bugün egemen ulus içerisine dahil olmayan diğer çocuklar kendilerini nasıl hissedecekler? Elbette ki ötekine öfke duyarak büyüyecekler. Dolayısıyla ötekine duyulan öfkede artık bir zaman sonra fiziksel ve psikolojik şiddete ve ötekileştirmeye dönüşüyor” ifadelerini kullandı. “Bizler aslında çocuklara eğitim sistemi aracıyla baş edemeyecekleri ve çok kabul edemeyecekleri derecede cinsiyetçi ve milliyetçi kodlar yüklüyoruz” diyen Duygu, bu kodların çocuğun duygu dünyasına, yetişkinse yetişkin olma biçimine ve aileye zarar verdiğini ekledi.
 
Emekçiler çalışma esnasında mobbinge uğruyor
 
Hazırlanan rapora işaret ederken, kamusal alan içerisinde mobbinge uğrayan kesimin çokluğunu vurgulayan Duygu, “Çalışanların 5’te 1’i mobbinge uğradığını ifade etmişti. Biz de Diyarbakır'da bunun üzerine bir anket çalışması gerçekleştirdik. Bu anket çalışmasına katılan kadın kamu emekçilerinin yüzde 34’ü iş yaşamı içerisinde mobbinge uğradığını ifade ederken, erkek katılımcıların yüzde 7'si mobbinge uğradığını ifade etmişti. Dolayısıyla mobbing ve cinsiyet arasındaki bu ilişki bir kez daha Diyarbakır üzerinde yeniden kurulmuş durumda” şeklinde konuştu.