Deniz Poyraz katliamında süreç failleri ele veriyor

  • 09:01 14 Haziran 2024
  • Hukuk
 
İZMİR - HDP İzmir İl Örgütü'ne yönelik saldırıda Deniz Poyraz'ın katledilmesiyle ilgili davada yaşananlar, adaletin sağlanmasına yönelik tartışmaları derinleştirirken 1990'lı yıllarda kontrgerilla gibi paramiliter yapıların günümüzde SADAT gibi yapılara dönüştüğünü gösteriyor. Avukatlar, failin bağlantılarını araştırmaya devam ederken, hukuk mücadelesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşınacak.
 
17 Haziran 2021 tarihinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü'ne yönelik  gerçekleşen saldırıda fail Onur Gencer Deniz Poyraz'ı katletti. Bu katliam, münferit bir cinayet olarak görülse de, arkasındaki faillerin rolü karartıldı ve olayın devletle ilişkisi görmezden gelindi. Kobanê Siyasi Kumpas Davası ve HDP kapatma davalarının gündemde olduğu bir dönemde, Konya, Ankara ve Antalya'da Kürtler katledildi, şiddete maruz kaldı ve hedef gösterildi. HDP binalarına düzenlenen saldırılarda azmettiriciler sorgulanmadı. Deniz Poyraz'ın katledildiği süreç ve sonrasındaki gelişmeler bu durumu gözler önüne seriyor. Olay tüm boyutları ile aydınlatılmazken hukuki süreç devam ediyor. 
 
HDP hedef gösteriliyordu
 
Şubat 2020'de Mehmet Laçin isimli bir erkek, kızı Gamze Laçin’in HDP tarafından 'dağa kaçırıldığı' iddiasıyla HDP İzmir İl binası önünde nöbet eylemi gerçekleştirmeye başladı. 2022'de hayatını kaybettiği açıklanan YJA Star komutanı "Amara Ronahi" kod adlı Gamze Laçin ise babasının eylemini kınayarak HDP’nin iftiraya maruz bırakıldığını söyledi. Mehmet Laçin’in eylemi, Amed HDP İl Binası önünde 3 Eylül 2019'da başlatılan 'Diyarbakır Anneleri'nin 'Evlat Nöbeti' adı verilen eylemiyle paralel olarak devam ediyordu. HDP’yi hedef haline getiren bu eylemler sırasında parti binası, yoğun polis kalabalığı eşliğinde adeta abluka altına alındı. İzmir'de, parti yöneticileri binaları önünde kurulan çadırın partilerine yönelik saldırılara zemin oluşturduğunu belirterek İzmir Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğü ile üç kez görüşme gerçekleştirdi. Nöbet başladığından itibaren, Vatan Partisi üyeleri Mehmet Laçin’i ziyaret etti ve farklı tarihlerde 'Evlat Nöbeti' tutan aileler partiye siyah çelenk bıraktı.
 
‘Mafya ve kaos planı’
 
Aynı dönemde mafya lideri Sedat Peker,  dijital medya hesaplarından devlet ve mafya ilişkilerini ifşa eden paylaşımlarda bulunuyordu. Sedat Peker, 30 Mayıs'ta yaptığı bir paylaşımda dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve 1990'lı yıllarda faili meçhul cinayetler ve mafyatik ilişkilerde adı geçen eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ı işaret ederek, Alevi toplumuna yönelik saldırıların yaşanacağını ve bir kaos planının devreye sokulacağını iddia etmişti.
 
HDP’yi kapatma çağrısı yapıldı 
 
Bir yandan Kobanê Siyasi Soykırım Davası devam ederken, MHP Lideri Devlet Bahçeli, HDP’nin kapatılmasına yönelik söylemlerde bulunuyordu. 10 Aralık 2020'de, Dünya İnsan Hakları Günü’nde, dijital medya hesabından "HDP’nin kapısına bir daha açılmamak üzere kilit vurulmalıdır" şeklinde bir paylaşımda bulunmuştu. 23 Şubat 2021'de, HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk ile Wan milletvekilleri Sezai Temelli, Muazzez Orhan Işık, Tayip Temel ve Murat Sarısaç hakkında dijital medyadaki paylaşımları nedeniyle soruşturma başlatıldı.
 
17 Mart 2021'de, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunarak, HDP üyelerinin devletin bütünlüğünü bozmayı hedeflediğini ve terör örgütleriyle hareket ettiğini iddia etti. 18 Mart 2021'de, partisinin 13. Olağan Büyük Kurultayı'nda, MHP Lideri Devlet Bahçeli, "HDP başka bir isimle de açılmamak üzere kapatılmalıdır" şeklinde konuştu. Bu söylemlerin ardından, HDP Cizre İlçe Örgütü binasına saldırı düzenlendi. 7 Haziran 2021'de ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP’nin kapatılması istemiyle yeniden dava açtı ve yaklaşık 500 partili hakkında siyasi yasak ile HDP’nin banka hesaplarına tedbir konulması talep edildi.
 
ABD Başkanı ile görüşme beklentiyi karşılamadı
 
Rusya'dan S-400 füzelerinin alınmasıyla gerilen Türkiye-ABD ilişkileri, 20 Ocak 2021'de Joe Biden'ın ABD Başkanlığına seçilmesiyle daha da gerginleşti. Joe Biden ve yönetimi, seçimlerden sonra yaptığı birçok açıklamada Türkiye'nin hak ihlalleri, ifade özgürlüğü, muhalif siyasetçi ve gazetecilere uygulanan sansür ve baskı politikası, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın tahliye edilmemesini eleştirmişti. Ayrıca, Ermeni Soykırımı'nın ABD tarafından tanınması da ilişkileri daha da zorlaştırdı. Joe Biden, göreve geldikten sonra Cumhurbaşkanı ile görüşmemişti. Nihayet, katliamdan üç gün önce, 14 Haziran'da Brüksel’de gerçekleşen NATO zirvesinde bir araya gelindiğinde bu konuların görüşüleceği tahmin edilse de, görüşme Türkiye’nin beklentilerini karşılayacak nitelikte gelişmediği anlaşıldı.
 
‘Katliam Kobanê davası devam ederken işlendi’
 
HDP Eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile DBP Eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de aralarında bulunduğu 24’ü tutuklu 108 partilinin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası'nın üçüncüsü Ankara’da dördüncü gününde devam ederken, HDP İzmir İl Örgütü'ne yönelik silahlı saldırıda Deniz Poyraz katledildi. Ülkü Ocaklarıyla ilişkili olan Onur Gencer isimli saldırgan, kısa bir süredir hasta olan annesinin yerine partide mutfak işlerine bakan Deniz Poyraz'ı hedef aldı. Fail, daha sonra görülen mahkemelerde amacının toplu katliam yapmak olduğunu açıkladı.
 
‘Fail 24 saat bile dolmadan cezaevine gönderildi’
 
Katliamın hemen öncesinde, partide bulunanlar kısa süreliğine dışarıya çıkmıştı ve tesadüfen partide sadece Deniz Poyraz bulunuyordu. Fail Onur Gencer, Deniz’i katlettikten sonra katliam fotoğraflarını dijital medyasından paylaşmıştı; ancak bu paylaşımların kendisi adına başkası tarafından yapıldığı anlaşıldı. Silah seslerinin duyulmasının ardından gelen polisler, parti binasını abluka altına aldı. Katliamın duyulmasıyla birlikte kısa sürede Deniz’in ailesi, partililer ve yüzlerce yurttaş parti önünde toplandı. Ancak polis, çelik yelek olmadığı gerekçesiyle parti binasına çıkmadı, oysa TEM Çankaya Şube Amirliği binanın sadece birkaç sokak ilerisindeydi ve failin başkalarını da katletme riski devam ediyordu. Fail nihayet dışarı çıktığında, bir polis önce "Çanta nerede" diye sordu, ardından "İsmin ne abicim" diyerek faille sempati gösteren bir dil kullandı. Onur Gencer, sadece 20 saat gözaltında tutulduktan sonra Şakran Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. İlk yaptığı açıklamalar nefret suçu işaret etmesine rağmen, nefret suçu ile suçlanmadı.
 
‘Minbic’e sağlık memuru olarak gittiğini iddia etti’
 
Fail, ilk ifadesinde 2020 yılının ilk aylarında “sağlık memuru olarak  bulunan Minbic’e gittiğini, memurluktan 2021 yılı Nisan ayında istifa ettiğini ve bu tarihten sonra fiilen çalışmadığını” beyan etmişti. Katliamı, PKK’ye duyduğu nefret nedeniyle, HDP önündeki nöbetlerden etkilenerek işlediğini söyleyen fail, binada başkaları olsaydı onları da katledeceğini belirtti. Ayrıca katliam için binada keşif yaptığını, Gaziemir İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden geçici silah ruhsatı aldığını da ifade etti. Faili parti binasına getiren taksici ise, bir kamu kuruluşu olan ve yönetim kurulunda dönemin İzmir Valisi ve vali yardımcılarının bulunduğu Balçova Termal Otel’e ve Manisa’daki bazı adreslere sık sık gittiğini beyan etti.
 
Cenazeyi kadınlar omuzladı
 
Deniz’in cenazesi, ertesi gün 1993 yılının Newroz Bayramı’nda Rahşan Demirel’in bedenini ateşe vererek, Kürt halkının üzerindeki kırım politikalarını protesto ettiği Kadifekale’den kaldırıldı. 1993’ten bu yana İzmir’de ilk defa binlerce yurttaş törene katıldı. Deniz’in cenazesi kadınların omuzlarında mezarlığa götürüldü. 
 
‘Devlet Bahçeli katliamı meşrulaştırmaya çalıştı’
 
Aynı günün akşamında AKP Hani İlçe binasına bir saldırı düzenlendi. Saldırıya dair görüntü kayıtlarının incelenmesinin ardından, faillerin AKP ilçe başkanının akrabası olduğu ortaya çıktı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Onur Gencer’in dijital medya hesaplarından Ülkücü işareti yaptığı ve Minbic’te çektirdiği fotoğraflarının ortaya çıkması nedeniyle, katliamdan partisinin ve Ülkücü hareketin sorumlu tutulamayacağını belirtti. 22 Haziran 2021'de, partisinin grup toplantısında, katliamı meşrulaştıracak şekilde Deniz’i hedef gösterdi ve onu 'terörist ve işbirlikçi' olmakla suçladı.
 
SADAT faili kiralık katil olarak tanımladı 
 
Failin SADAT Uluslararası Savunma Şirketi ile ilişkisinin bulunduğu iddialarına SADAT, kendi internet sitesinde fail hakkında “gözü dönmüş kiralık bir katil – terörist” şeklinde bir açıklama yaptı. Ancak fail, katliamı örgütlü değil bireysel kararıyla işlediğini belirtmişti. Buna rağmen SADAT'ın onu kiralık katil olarak tanımlaması, şirketin fail hakkında ve katliamın azmettiricileri konusunda bilgi sahibi olduğu düşüncesini doğurdu.
 
‘Gizlilik kararı ile birçok delil gölgede kaldı’
 
Gizlilik kararı verilen soruşturma dosyasını takip etmek üzere, hak örgütü avukatlarının da dahil olduğu 30 kişilik bir ekip kuruldu. Soruşturma kapsamında bir iş yeri yöneticisi, orada bulunan iki avukat, bir taksi şoförü ve saldırganın babasının ifadeleri alındı. Kamera kayıtlarının silindiği belirtilirken, savcılığa pek çok detayın aydınlatılması talebiyle 38 maddelik bir dilekçe sunuldu. Failin telefonuna ait HTS kayıtları, görüştüğü kişilerin IP adresleri ve çevresindeki kişilere ait telefonların HTS kayıtları istendi. Ancak bu taleplere rağmen, failin gittiği oteller, Minbic’e hangi görevle gittiği, burada gerçekten sağlık görevi yapıp yapmadığı ve banka kayıtları gibi detaylar hakkında bilgi alınamadı.
 
Deliller toplanmadan iddianame yazıldı
 
Öncelikle, failin Suriye’deki TSK’ye ait üslere götürülmek üzere İl Sağlık Müdürlüğü tarafından görevlendirilmesi gerekirken, 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürü Tuncay Volkan Bayat tarafından atandığı ve Bayat’ın failin sık sık gittiği Balçova Termal Otel’in yönetiminde yer aldığı ortaya çıktı. Fail gözaltına alınmadan önce konuştuğu kişiler sanık olarak değil, tanık olarak dosyada yer aldı. Fail gözaltındayken Instagram hesabından bazı paylaşımlar silindi. Failin, olaydan bir gün önce İzmir Emniyet Müdürlüğü’nü 27 kez aradığı, ancak görüşmelere dair ses kayıtlarının olmadığı iddia edildi.
 
SADAT, Suriye Ülkü Ocakları ilişkisi 
 
Fail Onur Gencer, parti binasını hem içeriden hem dışarıdan defalarca keşfe gelmiş olmasına rağmen, parti önünde sürekli duran polisler tarafından fark edilmediği öne sürüldü. Çalışmadığını veya memur maaşıyla geçindiğini iddia eden fail, bir yılı aşkın süre taksiyle seyahat etmiş, Kaya Termal Otel'de spa hizmeti almış ve iki özel atış poligonunda ücretli atış eğitimi almıştı. Deliller toplanmadan ve otopsi raporu dahi gelmeden alelacele iddianame yazıldı. İddianamede, failin örgütsel bağı, Ülkü Ocakları, SADAT veya Suriye’deki DAİŞ benzeri örgütlerle ilişkisi araştırılmadı. Ekim ayında kabul edilen iddianamede, faili azmettiren kimsenin bulunmadığı ve hiçbir örgütle ilişkisine dair delil olmadığı belirtildi.
 
Kürt halkına saldırılar tetiklendi
 
Süreç devam ederken Ankara’nın Altındağ ilçesinde 21 Temmuz 2021’de Kürt bir aileye saldırı düzenlendi ve 2’si ağır 4 kişi yaralandı. 30 Temmuz 2021’de ise Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesinin evi basılarak 7 kişi katledildi ve ev ateşe verildi. Faillerin emniyetle ilişkileri gölgede bırakıldı. 28 Temmuz 2021’de Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayan orman yangınının Kürt gençler tarafından çıkarıldığı iddiasıyla yoldan geçen araçların kimlikleri kontrol edilerek şiddet uygulandı. Art arda yaşanan bu saldırı ve provokasyonlar, ‘Kaos Planı’nın devreye sokulmak istendiği şeklinde yorumlandı. İlerleyen süreçlerde HDP Bahçelievler İlçe Binası ve HDP Marmaris İlçe Binası’na yönelik saldırılar da yaşandı. Ancak bu olaylarda da failler ve azmettiriciler gölgede kaldı. 
 
‘Mehmet Laçin HDP Genel Merkezi önünde oturmak istedi’
 
HDP İzmir İl Örgütü binası önünde polis çadırında oturan ve katliam öncesinde gözcülük yaptığı ileri sürülen Mehmet Laçin, 17 Eylül 2021’de Ankara HDP İl Örgütü binası önünde oturma eylemi düzenlemeye çalıştı. Ancak partililer izin vermedi.
 
‘Faille irtibata geçen kişiler araştırılmadı’
 
Davanın ilk duruşması 29 Aralık 2021’de İzmir Adliyesi 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada avukatlar, failin cep telefonuna ilişkin raporda 72 bin 667 fotoğraftan yalnızca 23’ünün yer aldığını ve failin telefonundaki arama listesinde bulunan birçok kişiyle, özellikle Suriyeli olduğu düşünülen kişilerle ilgili bir araştırma yapılmadığını vurguladı. Delillerin yeterince toplanmadığını belirten avukatlar, katliam günü faile samimi yaklaşımlarda bulunan polislerin araştırılmasını talep etti. Ayrıca, kolluğun ifade alım aşamasında sanığı sorularıyla yönlendirdiğini ve faille bağlantılı olabilecek kişi ya da siyasi grupların ortaya çıkarılması konusunda yeterince soru sormadığını dile getirdiler.
 
Failin kontrgerilla faaliyeti olarak katliamı gerçekleştirdiğine dair deliller bulunmasına rağmen, SADAT ile ilişkilerinin, katliam günü faili arayanların ve İzmir Poligon’da eğitim veren kişilerin araştırılmadığına dikkat çekildi. Ayrıca, failin Suriye'deki görevlendirmesi ve iş yeri özlük dosyalarının istenmediğini belirten avukatlar, Oytun Yüksel isimli şahsın fail ile Kaya Termal Otel’e birlikte gittiğini ve aynı isimle HDP İl binasının bulunduğu yerde baz sinyallerinin olduğunu belirterek ilişkilerinin araştırılmasını istedi.
 
Deniz’in ailesine hakaret etti, duruşma ertelendi
 
Soruşturmaya ara verilmesinin ardından, polis salona silahla girdi ve fail duruşmada Deniz’in ailesine hakaret etti. Fail, jandarmaları aşarak Deniz’in ailesine saldırmaya çalıştı. Çıkan arbedenin ardından duruşma 24 Ocak 2022’ye ertelendi. Savcı, kovuşturma sonucuna ilişkin sonradan yayınlanan görüşünde, katliamın terör örgütleriyle bağlantılı olmadığını ve failin kardeşi Nurgül Gencer ile babası Nuri Gencer’in katliamla ilişkilendirilemeyeceğini belirtti.
 
Mahkeme talepleri reddetti
 
24 Ocak'ta gerçekleşen duruşmada salona yalnızca 100 kişi alındı. Failin İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde konforlu bir alanda çekildiği fotoğrafların ortaya çıkması tepkiyle karşılanırken, fail yine salonda provoke edici ifadeler kullandı. Avukatlar, olay yerine dair görüntülerin ham halini, tüm fotoğrafları, olay yerine ne zaman geldiklerine dair bilgileri ve olay günü HDP il binasına giren ilk ekiplerin kim olduğunun araştırılmasını talep etti. Ancak mahkeme heyeti, birçok talebi reddederek duruşmayı 29 Nisan 2022’ye erteledi.
 
Sanık olması gerekenler tanık oldu 
 
Fail Onur Gencer, ilerleyen günlerde davanın İzmir’den Kayseri’ye taşınmasını talep etti, ancak bu talep Adalet Bakanlığı tarafından reddedildi. 29 Nisan’da görülen duruşmada, yetki belgesi ile duruşmaya katılmak isteyen avukatların müdahillik talepleri de reddedildi. Üstelik fail, duruşmaya hazır edilmedi ve tutuklu bulunduğu Şakran Cezaevi'nden SEGBİS ile katıldı. Avukatlar, failin yanında bulunan kişilerden duruşma esnasında talimat aldığını belirtirken, sanık sandalyesinde olması gereken bazı tanıkların farklı illerde talimatla ifadelerinin alınmasını, davanın kendilerinden kaçırılması olarak değerlendirdi. Avukatlar, yüz yüzelik ilkesinin çiğnenmesi nedeniyle mahkeme heyetine reddi hakim talebinde bulundu. Duruşma 18 Temmuz 2022’ye ertelendi. Reddi hakim talebi ise üst mahkeme olan İzmir 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.
 
‘MHP’yi içeren sorulara mahkeme başkanı müdahale etti’
 
18 Temmuz'da görülen duruşmada fail, birçok soruya cevap vermedi. Deniz’in aile avukatlarının "Türkiye’nin birlikte hareket ettiği silahlı milislerle tanıştınız mı?" sorusuna "evet" cevabını veren fail, milislerin isimlerini açıklamadı. Ayrıca duruşmada adı geçen Osman Tanrıverdi, Gamze Açar, İbrahim Akıl, Besam El Muhammed, Görkem Ömer Aslan, Doğukan Çetin ve Hande Eriş hakkında bilgi vermeyen faile mahkeme heyeti başka bir soru yöneltmedi. Fail, gözaltına alındığı esnada sosyal medya hesaplarından silinen bazı görüntü ve paylaşımları kimin sildiğine ilişkin de bilgi vermedi. Saldırı talimatının MHP Genel Merkezi'nden geldiğine dair WhatsApp görüşmelerinin olduğu iddialarına dair sorulara ise mahkeme başkanı itiraz etti. Duruşmada avukatların dijital materyaller ve kamera kayıtlarına yönelik talepleri reddedilirken, duruşma 12 Ekim 2022 tarihine ertelendi.
 
Dava Şakran Cezaevi'ne taşındı’
 
12 Ekim'de görülen davada mahkeme heyeti değişti. Duruşma, Deniz’in kardeşine ve katılımcılara yönelik polis saldırısıyla başladı. Failin can güvenliği gerekçe gösterilerek, mahkeme heyeti bir sonraki duruşmanın Şakran Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülmesine karar verdi ve duruşma 14 Ekim'e ertelendi. 
 
Dava hızla sonuca vardırıldı
 
14 Ekim'de, Şakran Cezaevi duruşma salonunda görülen davaya vekaletli avukatlar alınmadı. Dava avukatları, hem bu duruma hem de avukatların duruşmada bulunmadığı sırada bir tanığın dinlenmesine karşı reddi hakim talebinde bulundu. Bu esnada, içeriye alınmayan vekaletli avukatların üzerine biber gazı sıkıldı. Duruşmada, iddianamede adı geçen Fisun Güreli, Toygar Yavuzcan, Özge Yavuzcan, Gülay Şengül ve Hande İriş tanık olarak dinlendi. Savcı mütalaasında, Onur Gencer'in "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "iş yeri dokunulmazlığını ihlal etme", "siyasi partiler veya meslek kuruluşlarının kullanımında olan bina, tesis veya eşyaya zarar verme" suçlarından 7 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. 
 
Avukatsız duruşma görüldü
 
27 Aralık 2022'de Şakran Cezaevi Mahkeme Salonu'nda görülen karar duruşmasına yine yetkili avukatlar alınmadı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve dava avukatlarının cihazlarına el kondu ve üzerleri arandı. Bu duruma tepki gösteren avukatlar salonu terk etti. Avukatsız devam eden duruşmada, faile ağırlaştırılmış müebbet ve 9 yıl hapis cezası verildi.
 
Süleyman Soylu hakkında suç duyurusu
 
Dava avukatları, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında davaya ilişkin suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Avukatlar, istinaf yoluna giderken dosya, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi tarafından geçen hafta usul eksiklikleri nedeniyle bozuldu. Ancak mahkeme, işleyişi yeterli görerek tarafların istinaf başvurularını reddetti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da tebliğnamesinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi’nin istinaf taleplerini esastan reddetme talebini yerinde buldu. 
 
Dava avukatları, hukuki süreci Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) kadar götüreceklerini belirtti.